Burası okul gibi
"Cezaevinde olmak demek suçlu olmak demek değil" diyen Özay, "Burası benim için okul gibi. Bu sınavı geçip tekrar hayata dönmeyi diliyorum. Burada olmak çok zor. Sorunlu insanlarız çünkü, sevdiklerimizden uzaktayız. Birçok farklı insanla ortak alanda yaşamak zorundayız. Burada da dışarıdaki gibi doğru insanı arıyoruz. Annemi ve sevdiklerimi çok özlüyorum. Fiziksel anlamda özgürlüğüm kısıtlansa da ruhsal anlamda alabildiğine özgürüm" diye konuştu.
'Cezaevindekiler dışlanmasın'
Toplumun cezaevinde yatan kişiyi dışlamaması gerektiğini anlatan Özay şöyle devam konuştu: "Dışarı çıktığımda sevenlerimin benim yanımda olacağına inanıyorum, eğer beni yürekten sevmişlerse. 'Oh olsun' diyen de olmuştur, üzülüp kahrolan da. Dışarı güçlü bir şeklide çıkmak istiyorum. Herkesin başına böyle bir olay gelebilir. İçeride yazıyor okuyor ve çiziyorum. Dünyanın en zengin en güçlü insanları 4 duvar arasına girebilir.
Bir kitap yazıyorum. Adı, "Kim Suçlu"
Kitapta kimseyi yargılamanın doğru olmadığını iftiraya bağlı kader mahkûmu da olunabileceğini yazıyorum. Ben bu olaydan bir gün önce festivalde hayranlarıma imza dağıtıyordum. Bir gün sonra bunları yaşayacağımı hayal bile edemezdim. Zaman içinde her şeyin yoluna gireceğine inanıyorum. Yalanın gücü varsa, gerçek öcünü alacaktır."
Koğuş mümessili seçildi
Koğuşunda 37 kadın ve 2 bebek bulunduğunu ve kendisinin koğuş mümessili seçildiğini ifade eden Özay, "İçeride herkesin iyiliği için kurallar var ve bunların uygulanması için arkadaşlara yardımcı oluyorum.En zor anları anne ve babam ya da aile üyelerim ziyarete geldiğinde yaşıyorum. Onlara dokunamamak çok zor. Bazen kimse görmesin diye bir duvar dibinde ağlayabiliyorsun" dedi.