Türk doktorun büyük başarısı: Nakilsiz yüz!

Gaziantep'te, bebekken yüzü yanan ve doktorların tedavisinin mümkün olmadığını söylediği için evden dışarı çıkmayan Asiye Engiz, 41 yaşında başvurduğu Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Pro

Gaziantep'te, bebekken yüzü yanan ve doktorların tedavisinin mümkün olmadığını söylediği için evden dışarı çıkmayan Asiye Engiz, 41 yaşında başvurduğu Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Mutaf'ın yaptığı ameliyatlarla yeni yüzüne kavuştu. Nakil yapılmadan tamamen hastanın kendi dokuları kullanılarak yapılan ameliyatın ardından yeni yüzüne kavuşan Asiye Engiz mutlu olurken, Prof. Dr. Mehmet Mutaf ise dünyada ilk olarak tanımladığı yöntemin yüz nakillerindeki gibi risk taşımadığını ve sorunsuz olduğunu söyledi.

Gaziantep'te yoksul ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Asiye Engiz, bebekken tamamen yanan yüzünün görüntüsü nedeniyle okula gidemedi ve doktorların tedavisinin mümkün olmadığını söyleyince hayatını evin içinde geçirmeye başladı. Toplumdan izole bir yaşam süren ve bu nedenle evlenemeyen Asiye Engiz, yaklaşık 2 yıl önce Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı'na başvurdu. Plastik cerrahi alanında geliştirdiği yöntemlerle tanınan Prof. Dr. Mehmet Mutaf, kendisine başvuran kadının nakil yapılmadan kendi dokularıyla yeni bir yüze kavuşması için çalışma başlattı.

"NAKİLSİZ MUCİZE"

Birbiri ardına yapılan ameliyatlar ile Asiye Engiz'in yüzüne kavuşmasının ardından basın toplantısı düzenleyen Prof.Dr. Mehmet Mutaf, ortaya çıkan tabloyu 'nakilsiz mucize' olarak yorumladı. Bebeklik çağında yanan Asiye Engiz'in, burnu dahil alın ve yüz bölgesindeki bütün yumuşak dokuyu kaybetmiş şekilde kendilerine geldiğini anlatan Prof.Dr. Mutaf, "Hastayı daha ilk gördüğümüzde mevcut yöntemlerin ötesinde bir çözüme muhtaç olduğumuz aşikardı. Zira, burun yapılabilmesi için kullanılabilecek alın bölgesi dahil tüm yüz yanıktan etkilenmişti ve yüzün tamamı için yeni bir deri örtüsü gerekiyordu. Klasik yöntemlerin yeterli olmadığı bu vakada, yıllar içinde oluşmuş bilimsel birikim ve tecrübelerimizin ışığında geliştirmiş olduğum yeni bir cerrahi yaklaşımın uygulanmasına karar verdik. Hastamız bu yeni tekniğin kullanıldığı ilk 2 vakadan birisidir. Ancak yöntem hali hazırda başka hastalarımızda da uygulanmaya başlanmış durumda. Dünyada bir ilk olma özelliği taşıyan ve bir çok hasta için yüz nakli ihtiyacını ortada kaldıracak bir alternatif olabileceğine inandığımız bu yöntemde hastanın kendi kıkırdak ve kemiği ile yapılan 3 boyutlu bir iskelet çatı, ön koldan damarları ile birlikte alınarak, mikro cerrahi tekniğiyle yüz bölgesine taşınan zarımsı bir yapı ile örtüldükten sonra boyunda doku genişletme yöntemi ile elde edilen tam kalınlıklı bir deri örtüsü ile kaplandı. Bu şekilde normal yüz derisi gibi yumuşak, pürüzsüz, ince ve iyi kanlanan bir örtü elde edildi. Ayrıca oluşturulan bu yeni deri örtüsü altına karın bölgesinden alınan yağ dokusunun yerleştirilmesi ile yüze normale yakın bir form ve dolgunluk sağlanmaktadır. Yöntem yeni bir yüz yapmaya izin verirken, doku alınan boyun ve önkol bölgelerinde çizgisel izlerden başka bir hasar bırakmamaktadır. Hastanın yüzüne normal bir ifade kazandırmak için saçlı deriden alınan kıl kökleriyle kaş nakli de yapıldı."

RENK VE DERİ ÖRTÜSÜ NEDENİYLE BOYUN TERCİH EDİLDİ

Operasyonda yüzde oluşan kayıp doku ve yapıların yeniden yapımı noktasında hasarlanmış dokunun benzer bir doku ile yerine konulmasını öngördükleri anlatan Prof.Dr. Mutaf, "Boyundan elde edilen deri örtüsü renk, esneklik ve diğer dokusal özellikler itibarıyla yüz ile mükemmel bir uyum sağlamaktadır. Estetik ve fonksiyon açıdan üstün sonuçların bir sebebi de budur. Ancak bu hastamız gibi yüz yumuşak dokularını tamamen kaybetmiş hastalarda boyun derisi tam kat olarak uygulansa bile yüz için yeterli etki sağlayamayacağı için bu deri mikrocerrahi ile taşınan önkol fasyası ve yağ greftleri ile kombine edilerek uygulanmıştır. Bu şekilde normal yüz deri örtüsü vasfına yakın bir kalınlık ve elastikiyet kazandırılmıştır" dedi.

YÜZ NAKLİ OLANLAR KANSER RİSKİ TAŞIYOR

Kendi dokuları ile yeni yüze kavuşan hastaya yüz naklini uygun görmediklerini, yüz nakli olan kişilerin ilaca bağlı olarak yaşadığını ve yüzde 51'inin nakilden sonraki 5 yıl içerisinde kanser olduğunu anlatan Prof. Dr. Mutaf şunları söyledi:

"Yüz nakli ameliyatı sonrası doku reddini önlemek için vücudun bağışıklık sistemini baskılayacak ilaçların kullanılması gerekmektedir. Hastanın ömür boyu kullanması gereken bu ilaçların bilinen yan etkileri ise kanser gelişimine yol açıyor. Benzeri ilaçları daha düşük dozlarda kullanan böbrek nakli hastalarında bile ilk 5 yılda yüzde 51 oranında kanser gelişebildiğine dair yayınlar mevcuttur. Ayrıca diabet, fırsatçı enfeksiyonlardan ölüm riski ve kesinlikle anlamlı olarak azalmış bir ömür sürecidir. Ayrıca, kimlik bunalımı yani nakledilen yüze aynada bakıp, 'bu ben miyim?' sorusuyla yüzleşmek çok ağır bir psikolojik süreçtir. Bizim tekniğimiz ile kendi dokularının kullanıldığı hasta 1-2 hafta içinde iyileşmekte, ömrü boyu da herhangi bir ilaç almadan, doktor kontrolüne gerek kalmadan normal bir yaşam sürmektedir. Dolayısıyla yüz nakli en son seçenek olarak saklanmalıdır."

Yüz nakli konusunda toplumun yeterli derecede aydınlatılmadığını da savunan Prof.Dr. Mutaf, şöyle devam etti:

"Yüz nakli, normale yakın bir yüz sağlamak için hastanın genel sağlığını ciddi olarak bozan ve hastayı yaşam boyu ciddi risk altında bırakan ağır bir girişimdir. Hasta olarak da, hekim olarak da yüz nakline karar verme noktasında çok iyi düşünmek gerekir. Kesinlikle estetik amaçlı bir ameliyat olarak görülmemelidir. Kesinlikle toplumda anlaşıldığı gibi masum bir deri değişim ameliyatı değildir. Ancak maalesef, toplumda böyle bir algı oluşmuş durumda. Ülkemizde gerçekleştirilen yüz nakli ameliyatları sonrasında basında yer alan ve yüz nakli bekledikleri ifade edilen kişilerin resimlerine baktığımda mesleğim ve o insanlar adına gerçekten tedirgin olduğumu söyleyebilirim. Zira şu anda yüz nakli risklerinin yeterince anlatılmadığı, anlaşılamadığı toplumumuzda gerçekçi olmayan bir beklenti ortamı oluşmuştur. Yüzünde birazcık izi olan insanların yüz nakli beklentisi içinde olması ya da yüz nakli adayı olarak değerlendirilmeleri gerçekten ürkütücüdür. Bu hastada uyguladığımız yeni yöntemin bilimsel camia yanı sıra kamuoyu ile paylaşılmasındaki temel amacımız da; insanlara yüz nakli dışında kendi dokularının kullanımı ile normale yakın bir yüz yapılmasının mümkün olduğunu göstermek ve bu yolla yüz nakillerinde hasta seçimi kriterlerinin yeniden düşünülmesini sağlamaktır."

ASİYE HER GENÇ KIZIN HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İSTİYOR

Prof.Dr. Mutaf açıklamalarının ardından serviste tedavisi süren Asiye Engiz'i ziyaret etti. Engiz ile sohbet eden Prof. Dr. Mutaf, amaçlarının benzer durumda olan kişilerin kendi dokularıyla yeni bir yüze kavuşabileceklerini göstermek olduğunu ve yüz nakli operasyonlarının son çare olarak düşünülmesi gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Mutaf, gazetecilere konuşmak istemeyen Engiz'in ameliyatının ardından en çok ne yapmak istediği yönündeki bir soruyu; "Asiye aynada yüzüne bakıp mutlu oldu. İlk kez mekyaj yaptı. Asiye, her genç kızın yapmak istediği hayallerini gerçeğe dönüştürmek istiyor" diye yanıtladı.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri