Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Devlet Konservatuarı Müzikoloji Bölüm Başkanı ve Karadeniz Müzik Arşiv Proje Yöneticisi Doç. Dr. Abdullah Akat, 2011 yılında başlattıkları proje kapsamında Türkiye’nin en eski ses kayıtlarına ulaştıklarını söyledi.
Akat, amaçlarının 4 yıldır sürdürdükleri proje kapsamında bölgenin geçmişten gelen yerel ve kültürel malzemesini sağlıklı bir zeminde geleceğe aktarmak olduğunu ifade ederek Türkiye’ye ilişkin dünyadaki en eski ses kayıtlarına ulaştıklarını kaydetti. Akat, “2011 yılında başlattığımız proje kapsamında amacımız, bölgemizin geçmişten gelen yerel kültürel malzemesini öğeleriyle günümüze taşıyarak bununla birlikte iyi ve sağlıklı bir zeminde geleceğe aktarmaktı.
Öncelikle bu kapsamda çalışmalarımızı yerli ve yabancı bölgede yapılmış bütün araştırmaları tarayarak eksikleri bularak adeta tek tek cımbızla seçerek kayıtları bir araya getirerek oluşturmaya çalıştık. Yurt içinde ve dışında bir çok kurumla işbirliği yaptık. Bunlardan en önemlisi TÜBİTAK desteği ile 9 ay boyunca Berlin program arşivindeki çalışmamızdı. Bu arşiv bizim için çok önemli oldu. Dünyanın en eski ses arşivlerinden bir tanesi. Bu arşivden aldığımız dokümanlarla birlikte böylece Türkiye’nin en eski ses kayıtlarına sahip olmuş olduk. KTÜ Karma Projesi, Türkiye’nin alanda en eski arşivlerinden biridir. Arşivimizde şuanda 30 bin civarında kayıt var. Türkiye’nin ilk bölgesel müzik arşivi olma özelliği taşıyor. Bununla birlikte dijitalleştirilmiş bir arşiv. Bu da ülkemizin ilk dijital arşivlerinden bir tanesidir” dedi.
İLK KAYIT 1902 YILINA AİT
Arşivlerindeki ilk ses kaydının 1902 yılına ait olduğunu dile getiren Akat, şunları söyledi:
“1902 kayıtları Adana-Osmaniye bölgesinde başlıyor. 1930’dan sonraki kayıtlar Kafkasya bölgesinin kayıtlarıdır. Yine bu dönemde eski kayıtlara bakacak olursak Karadeniz ve Karadeniz’e kıyısı olan bölgelerin kayıtlara arşivimizde mevcut. 1906 Romanya kayıtları, 1915-16 Kırım kayıtları ve bununla birlikte bölgemizin eski kayıtları, Karadeniz bölgesi olarak düşünrsek yoğunlaşmış 50-60’lı yıllarda olduğun görüyoruz. Bu da bizim açımızdan oldukça önemli. Çünkü bu yıllar, Karadeniz müziğinin bir anlamda artık yavaş yavaş değişime uğradığı ve daha çok popüler kültüre maruz kaldığı yıllar. Başlangıçta müziğimiz ciddi anlamda değişime başladı. Dolayısıyla bugün ki müziğimizin geçmişteki varyantlarını görmek ya da daha eski halini görmek ve bunları analiz etmek bilim insanları için önemli bir avantaj sağlıyor. Bununla birlikte mübadele de göç etmiş Yunanistan bölgesinde yerleşmiş olan mübadillere ait kayıtlarda elimizde çokça mevcut. Bir çok usta kemençecinin kayıtlarını da sahibiz.”