MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN MANEVİ DÜNYASI
Atatürk’ün aile ve manevi hayatıyla ilgili araştırmalarda bulunan Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Ali Güler, “Mustafa Kemal Atatürk’ün Manevi Dünyası” başlıklı yeni bir çalışmaya imza atmaya hazırlanıyor.
ATATÜRK DİNE KARŞI DEĞİLDİ
Milliyet'ten Mert İnan'ın haberine göre, Güler’in binlerce anı ve belgeyi tarayarak kaleme aldığı çalışmasında, Atatürk’ün dine bakışı ve manevi hayatıyla ilgili bugüne kadar bilinmeyen detaylar yer alıyor. Güler, çalışma için “İnsan Atatürk’ü, halkımıza doğru şekilde anlatmak, büyük kurtarıcının milletin değerleriyle barışık olduğunu, manevi dünyasında bazı kesimlerin iddia ettiği gibi dine karşı bir tutum içinde olmadığını ortaya koymak istedim” diyor.
ATATÜRK'Ü DİNSİZ GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR
Yakında yayınlanacak çalışmanın detaylarını paylaşan Güler; bazı çevrelerin Atatürk’ü dinsiz göstermeye çalıştığını belirterek; “Atatürk’e ait 19-14 Fihrist Numaralı Not Defteri’nde ‘10 Mart’ta Hafıza Kur’an okuttum, 15 Mart’ta Hafıza okuttuk, 20 Mart’ta Hafız Kur’an okudu’ ifadeleri yer almaktadır” dedi. İşte Güler’in çalışmasında Ata’nın manevi hayatı hakkında öne çıkan konular...
HEP YASİN SURESİ'Nİ OKURUM
Yrd. Doç. Güler’in çalışmasında Atatürk’ün dikkatini en fazla çeken surelerin başında, Yasin Suresi geldiği, 22 Mayıs 1926’da Bursa Türk Ocağı’nı ziyaret eden Atatürk’ün ağzından şöyle aktarılıyor: Kur’an’da çok büyük hikmetler ve düsturlar vardır. Hele Yasin Suresi ne şahane yazılmıştır. Ben Kur’an okumak istediğimde çok defa Yasin Suresi’ni okurum.
EZAN OKUNURKEN AĞLADI
Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı’nda manevi kızlarından Nebile’ye Sabah ezanı okutması Mithat Cemal Kuntay’ın anılarından şöyle aktarılıyor: Güneş doğarken çok müstesna bir hadise oldu. Gazi’nin manevi kızlarından Nebile Hanım, Gazi’nin işaretiyle sandalyenin üstüne çıktı. Sabah ezanı okumaya başladı. Bir aralık baktım Nebile Hanım’ın ses damlalarına yaş damlaları karışıyordu. Gazi ağlıyordu! O’nun İslâm geleneğinin aksine, bir kadına ezan okutması, bu konuda cinsiyet ayırımı yapmaması, Atatürk’ün alışılmışın dışında bir din yorumuna sahip olduğunun tipik işaretlerinden biriydi...
KURAN DİNLEMEYİ ÇOK SEVERDİ
Florya Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde yaşanan ve Mahmut Baler’in ilginç anılardan biri ise şöyle: “Atatürk, güzel sesle okunan Kur’an dinlemeyi çok severdi. Hafız’dan Uşak makamında Kur’an okumasını istedi. Hafız Yaşar: ‘Hangi sureyi emredersiniz?’ diye sordu. ‘Ne istersen onu oku’ dedi. Hafız okumaya başladı. Atatürk, ‘Dur, Hicaz makamına geç’ dedi. Hafız birden bire hicaz makamına geçemedi. ‘Hıı...hıı’ diye makamı biraz aradıktan sonra buldu ve okumaya devam etti. Sonra Atatürk bana: ‘Kur’an okur musun? diye sordu. Okurum dedim. ‘Buyurun, okuyun.’ Hafızamda olan bir sureyi okumaya başladım. Biraz sonra bana da: ‘Hicaz makamına geçin’ dedi. Musikiye olan alâkama dayanarak hiç duraklamadan hicaz makamına geçtim. Atatürk Hafıza dönerek: ‘Bak buraya! İşte zeka ile aptallığın mukayesesi! Sana Kur’an oku dedim. Hangi sureyi istersiniz, diye sordun. Bu şarkı değil
ki, beğendiğimizi okuyalım; Allah’ın kelamı...dedi.”
KADİR GECESİ ORUÇ TUTARDI
Atatürk’ün Ramazan ayına verdiği önem ise kız kardeşi Makbule Hanım’ın şu şekilde anlatılıyor: “...Her Ramazanın bir günü ve ekseriyetle Kadir Gecesi bana iftara gelirdi. O gün imkan bulabilirse, oruç tutardı. İftar sofrasını eski tarzda isterdi. Oruçlu olduğu zaman iftara başlarken dua ederdi. Kur’an dinlemeyi sever, Kur’an yüksek sesle ancak makama aşina olanlar ve güzel sesliler okumalı derdi. Annemin ölümünden sonra ruhuna hatim okutmak istemiştim. Bu arzumu kendisine söylediğim zaman ‘bana, çok iyi edersin. Benim için de okut’ demişti.
RAMAZAN GELİNCE SAZ SUSARDI
Dikkat çeken konulardan biri de Hafız Yaşar Okur’un Atatürk’ün Ramazan aylarındaki davranışlarıyla ilgili anıları:
“..Ramazanların Atam için çok büyük bir önemi vardı. Ramazan gelir gelmez, ince saz heyeti Çankaya Köşkü’ne giremezdi. Kandil Geceleri saz çaldırmazdı. Sadece beni huzuruna çağırır, Kur’an-ı Kerim’den bazı sureler okuturdu.
MEVLANA HAYRANIYDI
Yrd. Doç Ali Güler’e göre Atatürk’ün ailesinde önemli sayılabilecek düzeyde bir “Mevlevilik” geleneği vardı. Nitekim Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu çıktığı zaman Atatürk ‘Mevlâna Dergâhı’nın müze yapılması fikrini ortaya atmıştı. Milli eğitim Bakanı Vasıf Çınar, halkın buraya akın edeceği endişesini dile getirince Atatürk, ‘İyi ya! Ben de onu istiyorum. Mevlâna’yı her ziyaret edeni irticanın kucağından kurtarır, inkılâba ve vicdan hürriyetinin safına kazanırız’ demiştir.
Atatürk, Çankaya’da dil çalışmalarına katılan Konya Mevlevi Dergâhı eski postnişinlerinden Veled Çelebi İzbudak’a ‘Araplar Mevlana’yı kendi bünyelerine göre anlamış ve tatbik etmişlerdir. Mevlevilik tamamen Türk geleneklerinin Müslümanlığa nüfuz örneğidir. Dönerek Allah’a yaklaşma fikri, Türk dehasının en tabii ifadesidir’ demiştir.”
CEBİNDE MERCEKLİ KURAN TAŞIRDI
Yrd. Doç Güler, Atatürk’ün cebinde taşıdığı mercekli Kur’an-ı Kerim’in detayları hakkında şu bilgileri veriyor: Atatürk’ün üzerinde, göğsünün üzerindeki cebinde küçük bir Kur’anı Kerim taşıdığını biliyoruz. Daha sonra Manevi Kızı Rukiye Erkin’e hediye ettiği bu Kur’anı Kerim; 1980 yılında Rukiye Erkin tarafından Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ne bağışlanmıştır. Ön tarafında bir mercek bulunan gümüş mahfaza içindeki Küçük Kur’anı Kerim, 3.5 cm. uzunluğunda, 2.8 cm. genişliğinde, 1 cm. yüksekliğindedir. Kur’an’ın kapağı yaldız süslüdür. Gümüşten yapılmış mahfazası üzerinde bezemeler vardır. Gümüş kutunun içindeyken bile hangi sayfası açıksa gümüş kapaktaki mercek yardımıyla rahatlıkla okunabilmektedir.
KURAN OKUNURKEN AĞLARDI
Prof. Dr.Ethem Atnur (Tarihçi)
“Hafız Yaşar’ın özel el yazımı anılarında Atatürk’ün Kur’an okunurken birçok kereler ağladığı yazılıdır. Gazi, her yıl Çanakkale Savaşları’nın yıldönümünde hafızlarını şehitliğe göndererek Kur’an okutuyordu. Annesi Zübeyde Hanım, koyu denecek kadar dindar bir kadın ve aynı zamanda hafızdı. Böyle bir aile içinde Yasin okumayı öğrendi. Mustafa Kemal Paşa, İslam coğrafyasındaki en önemli Kur’an tefsirini Elmalılı’ya yaptıran kişidir. Fahrettin Altay Paşa, Atatürk’ün ölüm anında Kelime-i Şehadet getirdiğini söylüyor. Şunu çok net biliyoruz ki; Atatürk, bazı kesimlerin iddia ettiği gibi dinsiz değildi. Laikliği savunması, içki içmesi, çağdaşlığı rehber edinmesi onu dinsiz kılmaz. Gazi için hilafet yanlısı veya 5 vakit namazında olan dindar biri de diyemeyiz. Allah inancını içinde yaşayan, Reklam yapmayan bir liderdi.”
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ İÇİN ÖZEL MEVLİT
Sinan Meydan (Tarihçi-Atatürk Araştırmacısı)
“Atatürk’ün Yasin okuduğu, Çanakkale Şehitleri için özel olarak her yıl mevlit okuttuğu, özellikle hafızlara Ramazan aylarında dualar okuttuğu tarihi vesikalarda yer almaktadır. 60-70 yıldır maalesef bunun tersine propaganda yapılmaya çalışılmış bazı kesimler tarafından Atatürk dinsiz, din düşmanı gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Atatürk’ün not defterlerinde ve hafızının notlarında bunlar yazılıdır. Manevi kızlarından Nebile Hanım’ın Ata’ya özel olarak ezan okuduğu da tarihi kaynaklarda mevcuttur. Ancak sofu, dindar değildir. Allah inancı ve Müslüman olduğu açıktır.”