Ülkemizde her yıl yıldırım çarpması nedeniyle başta çobanlar, çiftçiler ve askerler olmak üzere pek çok vatandaşımızın hayatını kaybettiği veya yaralandığı, yüzlerce koyun ve inek gibi hayvanın ise telef olduğu belirtildi.
Son günlerde yıldırım çarpması sonucu ölümlerin arttığına dikkat çeken Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, “Araştırma maksatlı veya öğrenci uygulamaları kapsamında sürekli arazide olmamız münasebetiyle, karşılaşabileceğimiz en büyük tehlikelerle ilgili olarak bizlere en çok Ayı, Kurt gibi yırtıcı hayvanlarla ilgili sorular sorulmaktadır. Bu sorulara cevaben, biz zaten yırtıcı hayvanları arıyoruz. Arazide en tedirgin olduğumuz tehlikeler; yıldırım, çığ, sel, kaya yuvarlanması, taş düşmesi ve heyelan gibi doğa olaylarıdır” dedi.
“YILDIRIM ALANDAKİ EN YÜKSEK CİSME ÇARPACAĞI İÇİN ARAZİNİN TEPE NOKTALARINDA BULUNMAMALIYIZ”
"Çoban, asker, çiftçi, balıkçı, tarım veya orman işçisi gibi açık alanda bulunma ihtimali yüksek bir kişi olmamız halinde dikkat etmemiz gereken bazı temel kurallar vardır" diyen Başkaya, “Açık alan ve tepelerde bulunmamalıyız. Yıldırım alandaki en yüksek cisme çarpacağı için çıplak alanlarda veya arazinin tepe noktalarında bulunmamalıyız. Ağaç altı, direk altı ve metal çitlerden uzak durmalıyız. Çıplak bir alanda bulunan ağaç altında veya yakınında durmamalıyız. Eğer birçok ağaçla kaplı büyük bir ormandaysak en azından ağaç gövdelerinden uzakta olmalıyız. Şemsiye, etraftaki en yüksek cisme ise riski daha da artıracaktır. Özellikle bu havalarda metal şemsiyeler kullanmamalıyız. Her türlü metal çitler veya boru hatları gibi metal nesnelerden uzak durmalıyız” diye konuştu.
"ÜZERİMİZDEKİ TÜM METAL EŞYALARDAN KURTULMALIYIZ"
Yıldırımdan korunmak için doğa severlere de tavsiyelerde bulunan Başkaya, ”Çadır kurarken çıplak bir alandaki ağaç altında veya yakınında, en uzun boylu ağacın altında, metal çitlerin yakınında veya arazinin tepe noktalarında çadır kurmamalıyız. Yıldırımlı bir hava tam üzerimizden geçerken veya ciddi bir fırtınalı havaya açıkta yakalanmışsak öncelikle üzerimizdeki radyo, telefon ve telsiz gibi cihazlarımızı derhal kapatmalıyız ve hızlı bir şekilde bu metal eşyalardan kurtulmalıyız. Silah, mermi, bıçak, cep telefonu, radyo, telsiz, dürbün, metal tokalı kemer gibi eşyaları hızla çıkartarak en az 30 metre kadar uzakta bir yere bırakmalıyız. Artık zamanımız kalmamış ise daha güvenli diyerek bir yerlere koşmamalı, hatta yürümemeliyiz. Ayrıca, ağaçlardan, buz tutmuş su yüzeylerinden ve etraftaki tepeciklerden uzakta, hedef küçültecek şekilde ayaklarımızı birleştirerek, yerle teması azaltacak şekilde, yere oturmadan çömelmeliyiz. Bu durumlarda kısmen veya boylu boyunca yere yatılmamalıdır” şeklinde konuştu.
Askeri birlik, yürüyüşçü, dağcı veya kampçı gibi kalabalık gruplarda kişilerin en az 30 metre arayla yürümeleri gerektiğini söyleyen Şağdan Başkaya, “Kayık veya botta bulunanlar, balıkçılar, su sporu yapan kişilerin kayık veya botlarını terk ederek su yüzeyinden uzaklaşma ve karaya çıkma şansları yok ise oldukları yerde demir atarak durmalı ve hedef küçülterek fırtınanın geçmesini beklemelidirler. Her şeyden önemlisi, son yıldırımın üzerinden en az yarım saat geçmeden her şey normale dönmüş gibi faaliyetlerimize geri dönmemeliyiz ve en az yarım saat beklemeliyiz” şeklinde konuştu.