Trabzon, Muğla ve Eskişehir; iş yapmak ve yaşamak için en iyi kentler seçildi (Forbes Dergisi). İtiraf edelim, Trabzon’da yaşayanlar olarak çoğumuz şaşırdık, öyle değil mi?
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu bir tık daha ileri giderek şöyle dedi:
2023'e Kadar Dünyanın İlk 10 Kentinden Biri Trabzon Olacak!
Siyaset iddia işi elbette ama bu da biraz fazla iddialı olmadı mı başkan, diye içinizden geçirmediniz mi?
Bu yazının konusu tam da bu. Dünyada ilk ona girmiş, başarı hikayesi yazmış, ‘iyi örneklerden’ biri olan Viyana’yı, Ankara Ticaret Odası (ATO) incelemiş ve raporunu da yayınlamış.
Raporun yol gösteren önsözü şöyle:
“Bugün dünyanın hemen her önemli şehri; daha yaşanabilir, daha rekabet edebilir ve daha iyi yönetilen bir şehir olmak için stratejiler geliştirmeye ve cazibe merkezi haline gelmeye çalışıyor. Geliştirilen bu stratejiler ile kentler, küresel rekabet güçlerini ve ekonomik ağırlıklarını artırıyor ve bunun sonucunda da “Küresel Markalar” olarak karşımıza çıkıyor.”
Raporda Viyana şehri; “küresel fonksiyonlar” ve “marka fonksiyonları” açısından iki ana başlık altında ele alınarak değerlendirilmiş. Laf kalabalığı anlatmıyor rapor, somut adımları ve çıktıları anlatıyor.
Mesela Viyana markalaşma sürecinden örnek alınacak ilk adım, Belediye tarafından 1999 yılında Viyana Pazarlama Acentesi kurularak atılmış. Bu acente yılda 50 etkinlik ve 200 festival düzenliyor. Festivaller şehrin markalaşmasına önemli düzeyde katkıda bulunuyor. Viyana mutfağının ve müziğin katkılarını da saymakta yarar var.
Marka stratejisinin etkileri en çok; Viyana’ya gelen turist sayısı, turistlerden elde edilen gelir, kentin dünya çapındaki tanınırlığı ve imajı üzerinde hissedilmiş. (Gecelik ortalama konaklama sayısı 10.8 milyon olarak gerçekleşmiş)
Raporun son bölümünde ise, Viyana şehrinin hikâyesinden yola çıkılarak Ankara için öneriler geliştirilmeye çalışılmış.
Kendi türkümüze dönersek:
Rekabetin artık her alanda yoğun bir şekilde yaşandığı günümüzde, marka kentler orta ve geri teknolojili üretim yapanlar değil; bilgi üretim kentleri olmaktadır. Sadece tüketim açısından bakarak pasif faaliyetler toplamı olmaktan kurtulmak zorundayız. Bunun için bir plana ihtiyacımız var.
TİAB ve BNU’nun “Marka Şehir Trabzon Çalıştayı Raporu” Trabzon’un markalaşma sürecinde önemli bir boşluğunu; gelecek tasavvurunu dolduracak nitelikte.
Her üç sektöre de (Kamu, Özel ve Sivil Sektöre) hem Marka Şehir Trabzon Çalıştayı Raporunu hem de ATO’nun Viyana raporunu okumalarını şiddetle tavsiye ederim. Birileri en azından çabalıyor.
Ayının kırk türküsü var, kırkı da armut üstüne derler ya, bizimki de o hesap. Dünya örneklerinin, yerel çalışmalarla birleştirilmesi ve ortaya bütüncül bir plan çıkarılması gerekiyor. Bu plana sadık kalarak üretilecek projeler ise işin son aşaması. Bunlar için yetişmiş insan gücü, bilim, kaynak, demokratik katılım, şehirlilik bilinci, vb. bir çok enstrüman gerekli.
Şimdi, 2023'e Kadar Dünyanın İlk 10 Kentinden Biri Trabzon Olacak iddiasına yönelik “ne yapıyoruz” sorusunu tekrar soralım, cevabı sizler verin.