Trabzon basın camiası bir yiğit kalemi daha son yolculuğuna uğurladı.
Gazeteci-yazar değerli abim Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu için bu saatten sonra ne yazsak-ne söylesek hepsi boş
Artık geri gelmeyecek.
Artık o şen gülüşleri ve derin sohbetleri olmayacak
Son nefesinde yanında olmak nasip oldu
O hali beni derinden üzerken yaşadıklarımız gözümün önünden film karesi gibi geçti.
Aklım almadı..
İnsanın inanası gelmiyor.
Çünkü onun daha çok hizmeti olacak daha çok yazacak ve yarınlara ışık olacak uzun bir ömrü vardı.
Mekanı cennet olsun.. Başta ailesine-sevenlerine ve dostlarına başsağlığı diliyorum.
Böyle yazıları kaleme almak kolay olmuyor..
Ahmet abinin bende çok hatırası var.
Özellikle de Hrant Dink cinayeti sonrası bana verdiği desteği hiç unutmamam.
O karanlık dönemde Karadeniz Gazetesinde çalışırken “Dink’i F tipi yapılanma öldürdü” diye yazdığımda başıma gelmedik kalmamıştı.
Eli kalem tutan onursuz-kahpeler hakkımızda neler yazmadı ki?
Neler söylemedi ki?
Dönemin “F Tipi-cemaat” bugünkü adı ile FETÖ yalakası gazetecileri Adem Yavuz Arslan ve Emre Uslu hakkımızda kitap yazarken yerelden de bazı tetikçiler onlara destek veriyordu.
Dünün anlı-şanlı FETÖ’cü gazetecileri bugün vatansever oldu ona yanarım..
Meydan şimdi onların..
Yedikleriniz-içtikleriniz haram-zıkkım olsun.
2007 yılından beri FETÖ hainlerine karşı verdiğim hukuk mücadelesine (hala devam ediyor) en büyük desteği Ahmet abi verdi.
Hem mahkemelerde yanımda oldu şahitlik yaptı hem de kaynak ve bilgi akışı ile mücadele etmeme kolaylık sağladı.
Ergenekon şemasında adımız yazıldığında çıktı aslanlar gibi itiraz etti.
Hem TGC başkanı olarak hem de yazar ve gazeteci kimliği ile sağ-olsun beni destekledi.
Dönemin sahte demokratları-aydınları-yazarları bile korkarken o asla susmadı-geri adım atmadı.
İster solcu olsun..
İster sağcı..
İster muhafakazar..
İster liberal..
İnsan olup insan gibi yaşamadıktan sonra sonra ne olsanız hepsi boş..
Hangi ara bu kadar duyarsız ve ikiyüzlü olduk acaba
Yaşarken sevdiğimizi yada sevmediğimizi söyleyemiyoruz..
Ölünce arkasından övgüler dizip timsah gözyaşları döküyoruz.
Ahmet Şefik abimiz için de aynı şeyler geçerli.
O kadar haksızlığa maruz kaldı, düşüncesinden ve görüşlerinden dolayı acımasız bir şekilde eleştirildi yerin dibine sokuldu.
Zaman geldi işsiz kaldı.
Zaman geldi bir ekmek parası bile bulamadı.
Zaman geldi yalnız kaldı.
Çaresizliğin pençesinde yaşam mücadelesi verirken bile üç-beş gerçek dostu hariç hepimiz kafalarımız kuma gömdük.
Hep öyle olmadı mı?
Rahmetli Turgut Özdemir hocamızın birinci ölüm yıldönümünde mezarı başında beş gazeteci vardık.
Pasta keserken, yemek yerken, kutlama yaparken yüzlerce kişi olan bizler iş maneviyata-sahip çıkmaya-hatırlamaya ve vefaya gelince kaçacak delik arıyoruz.
Sosyal medyada bakıyorum da..
Ahmet Şefik abimizin ne kadar çok seveni varmış..
Klavye başından yazmak kolay..
Acaba hangimiz Ahmet abi hastalığı ile mücadele ederken aradık-sorduk.
Kaçımız ne ihtiyacı var diye dertlendik.
Dostları ona moral gecesi yaptı..
Hatırlayan var mı o geceyi?
Kaç gazeteci katıldı?
Kaç kişi o geceye katkı sağladı?
Dedim ya ne yazsak-ne söylesek boş..
İkiyüzlü olamaya devam edeceğiz.
Hasetlerimizden-fesatlığımızdan ve kinimizden asla taviz vermeyeceğiz..
Oturup onun-bunun hakkında dedikodu yapacağız.
Arkadan konuşmaya devam edeceğiz.
Ah-ah..
Sövsen olmuyor..
İsyan etsen olmuyor..
Üç-kuruşluk insanların diline düşmek onların pis dünyasına alet olmak adama koyuyor..
Gücü kime yetiyorsa ona horozlanan alçaklardan insan olur mu?
Başkasının ekmeğinde gözü olan şerefsizlerden insan olur mu?
Oluyor işte..
Ahmet abi sen gittin kurtardın..
Biz bakalım ne yapacağız?
Nasıl mücadele edeceğiz.
Gücümüz yetmiyor abi..
İnan hepsi işini öyle güzel yapıyor öyle güzel film çeviriyorlar ki..
Hangi birine nasıl katlanalım-dayanalım..
Olsun abi biz ülkemizi-vatanımızı-bayrağımızı sevmeye devam edeceğiz.
Biz demokrasiden ve insan haklarından yana olacağız.
Biz önce sevgi önce kardeşlik önce dostluk diyeceğiz..
Kim nasıl puştluk yaparsa yapsın kim ne kadar hain olursa olsun doğru bildiklerimizden asla ama asla taviz vermeyeceğiz.