İnsan hayatının en değerli öznesi akıl sağlığıdır. Doğumundan ölümüne akıl sağlığını korumak ve aklını etkin kılmak insanın varlık nedenidir. Allah'ın insana bahşettiği en değerli varlık olan aklı korumak aynı zamanda dini ve ahlaki görevdir.
Akıl sağlığını korumak sadece kişinin görevi değildir. Onu korumak; aynı zamanda yaşanan çevrenin, toplumun, diyanetin ve devletin yükümlülüğüdür.. Kişinin tek başına koruyacağı bir şey olmayan akıl sağlığı cemiyet ve devlet uygulamaları ile güvence altına alınarak korunmalıdır..
İnsan, kendine bahşedilen aklı sağlığını doğal sebeplerle hastalanarak kaybedebilir ancak farklı faktörlerle akıl sağlığını kaybediyorsa orada büyük sorun var demektir.
Öyle bir yıl geçirdik ki; insan normal sağlık koşulları ile değil daha çok yaşadığı şartların ve ortamın etkisi ile akıl sağlığını korumakta zorlanır hale geldik.
Bir taraftan ağır salgın koşulları bir taraftan gün geçtikçe ağırlaşan ekonomik sıkıntılar bir taraftan kriz içindeki toplumsal ve sosyal yaşam bir taraftan gittikçe derinleşen ahlaki ve etik çöküş.
Bir tarafta yaşanan haksız hukuksuz işler, bir taraftan yoksulluk ve yolsuzlukta yaşanan ağır çöküntüler.
Giderek artan açlar, yoksulluk karşısında olduğu yerde zenginliğine zenginlik katanlar. Oluşan uçurumu kapatacak yerde daha da derinleştiren uygulamalar.
Hepsi bir tarafa insanların gözüne gözüne sokarcasına yaşanan dalga geçer, kafa bulur gibi davranışlar, vurdumduymazlıklar, aymazlıklar.... Gel de akıl sağlığını koru. Mümkün mü ?
Her alanda ve konuda yaşanan düzensizlik, disiplinsizlik, hiçbir şey yokmuş gibi davranmalar, dibi çıkmış bir düzen, herşeyi kendi haline bırakma, tavandan tabana bozulmuş sistem...
Herşeye maddi pencereden bakan anlayış, umutsuzluklar, gelecekten beklentisi yok olanlar, kaybolan hayaller, günü kurtarma manevraları... İnsan aklını zorlayan bin türlü haller..
Dijital, sanal dünyanın kucağına bırakılan insanlar. Kurtuluşu, mutluluğu orada arayan insanlar. Çocuklara varıncaya kadar para, maddiyat konuşturulan diller, Çareyi sanal ekonomik alemde, metavörs gibi alanlarda aramaya itilen özellikle gençlik. Kendinden başka hiçbir şeyi dikkate almayan, önemsemeyen, bencil, egoist, ihtiraslı muhterisler. Daha neler neler.. Sen, sen ol aklına mukayet ol ! Mümkün mü ?
Akıl almaz çocuk ve kadın cinayetleri, bunları yapanlardaki ahlâkî çöküntü. Hırsızlık, yalan dolan, kırk yıl düşünsen akla gelmeyecek hileler, oyunlar, sahtekârlıklar, şark kurnazlıkları, hokkabazlıklar.
İnsanların aklı ile alay geçenler İnsanların gözüne baka baka yalan söyleyenler. Akıl, izan ve vicdanı yaralayan eylem ve söylemler.
Sevgisizlik, saygısızlık, adapsızlık, ahlâk ve dini değerleri yerle bir etme, tahammülsüzlük, ötekileştirme, mahalle baskısı, karşısındakini düşmanmış gibi görme...
Allah'ın adını kullanıp insanların duygularını sürekli istismar edenler. Allah'ın adıyla yaptıkları pis işleri perdeleyenler. Dini değerleri istediği gibi kullananlar. İnsanlığın hizmetkârı adı altında kul hakkı yiyenler. Tüm bunlar olurken herşeyi gördüğü halde sesini çıkarmayan, haksızlıklar karşısında sessiz kalan dilsiz şeytanlar. Kendi ikbali için her yol mubahtır diyenler. Yaptığı yanlışları doğruymuş gibi göstermek için fetva almaya çalışanlar. Göz göre göre yanlışlara cevaz verenler. Neler neler...
Bütün bunlara dur diyecek olan kimdir ? Biz vatandaşlar mı yoksa topluma, millete, devlete düzen ve nizam verenler mi ?
Tabiki herkes önce kendine çeki düzen vermeli ancak ne yaparsan yap bir yere kadar kendine nizam verebiliyorsun. Asıl düzeni kuran ve koruyacak olanlar; muktedirler, makam ve mevki sahipleri, kurumsal kimlikler, etik ve dini kurumsal yapılardır. Asıl nizam ve düzen kurma görevi olanlar görevlerini yerine getirmiyorsa sizin verdiğiniz mücadele boşa çıkıyor veya anlamsızlaşıyor. İşte o zaman vay bizim halimize...
Yaşananlar karşısında insan kendini bazen öyle çaresiz hissediyor ki; elinden birşey gelmiyor, elinden birşey gelebilecek olanlarda gereğini yapmıyor. Dolayısıyla ben neyim, niye varım vb. soruları soruyor ve içinden çıkılmaz bir ruh haline bürünüyor. İnsan ve aklı; işlevsizleşiyor, pasifleşiyor, anlamsızlaşıyor.
Siyasal, dinsel, sosyal, eğitimsel, iktisadi kurumlar gereğini yapmadığı sürece, yaşanan olumsuzlukları gördükçe daha çok söyleriz: "aklımı yitirecegim" diye.
Zannedilmesin ki akıl sağlığı bir şahsın sağlığıdır. Her ferdin olduğu gibi milletin ve devletin sağladığıdır. Yeni yılda dileğim en büyük nimet olan akıl sağlığımızı korumak olsun,onu koruyacak imkan ve şartlar oluşsun.