Senegal'de bir gelenek varmış: Zanaatkâr ustalar arasında yer almayan biri sonradan bir zanaata vâkıf olsa bile kendisinden "konunun cahili gibi davranması" beklenirmiş.
İyi ki Senegal'de yaşamıyoruz. Yoksa bunca bilgi ve beceriyi saklamaya çalışırken kahrımızdan ölürdük.
Bir konuda iki yazı okuyanın "otorite" kesildiği zamanlarda yaşıyoruz.
Okulda sürekli yaramazlık yapan, arkadaşlarını itip kakan çocuğun velisi, "Hocam, lütfen bir şey söylemeyin. Çocuğumun psikolojisi bozulur..." diyebiliyor. Bu alanda çok derin bilgisi var çünkü.
Bir veli aradı, “Kızımın okulda sigara içmesine izin vermelisiniz.” dedi.
Tek doğru akıl bizimki değil elbette.
Daha dün, elifi mertek sanan; Trabzon kuzey yarım kürede, Antalya güney yarım kürede diye saçmalayan öğrencin, bugün yazdığın yazının altına yorum yapıp sana akıl verebiliyor.
Kadının biri çocuğunu bakır ustasının yanına çırak vermiş. Çocuk bir hafta işe gitmiş, sonraki hafta ara ki bulasın. Usta merak etmiş, gidip kapısını çalmış. Kadın yukarıdan pencereye çıkmış.
"Sizin çocuk..." demiş usta. "İşe gelmiyor da... Hayırdır, bir şey mi oldu?"
"Yok." demiş kadın. "Bizim oğlan işi öğrendi. Artık yanınıza gelmesine gerek kalmadı."
"Nasıl öğrendi?"
"Sizin iş çok kolay çünkü. Bakırı alıyorsun, döve döve şekil veriyorsun. Hepsi bu…"
"Vay kerata!.." demiş usta. "Kendi öğrenmekle kalmamış, bir de anasına öğretmiş..."
Herkeste çok akıllar var. Ben herkesten faydalanmaya çalışırım. Yıllar önce kendim gibi vasat zekâlı üç arkadaşımla bir lojmanda kalıyorduk. 4 bekâra 1 lojman vermişlerdi. Lojman kirasını aramızda bölüşüyorduk. Mal müdürü çok akıllı adamdı. Kendisini saygıyla anarım. Bir gün baktı ki biz 1 lojmana 1 lojman kirası ödüyoruz, oysa 4 kira ödememiz gerekiyor. Hemen hesap kitap yaptı; bizden, geriye dönük olarak her ay için üçer kira daha talep etti. Biz sağa sola, o yana bu yana başvurduk. Sonuç: Aklın yolu birdir. Bu parayı bizden aldılar. Sadece bizden değil, o binada üçer dörder kişi birlikte kalan herkesten. Yani durum şöyle: 5 lojmanınız var ama elinizde mesela 20 lojman kirası oluyor. Kasamda böyle fazla para olsa ben bunu izah edemem. Ama akıllı adam bir yolunu buluyor.
Ben akıl veren insanlara da bayılırım. Sonuçta sizinle parasını pulunu değil ama en önemli sermayesini paylaşıyor. Öyküyü bilirsiniz…
Adamın birinin koyunlarına kurt dadanmış. Her gece birer ikişer götürüyor.
Kasabanın en akıllı adamı çiftliğe uğrayıp,
"Arkadaşım..." demiş. "Geceleri etrafı aydınlatırsan kurtlar buraya uğramaktan çekinir."
Adam lambalar yakmış, geceyi gündüz eylemiş, ertesi sabah bakmış ki değişen bir şey yok.
Kasabanın en akıllı adamı,
"Sana başka bir akıl vereyim..." demiş. "Etrafa çıngıraklar asarsan bunlar rüzgârda sallanıp ses çıkarır da kurtlar buraya yaklaşmaya cesaret edemez."
Adam bu fikri de ciddiye alıp uygulamış. Sabahleyin yine aynı hazin manzara...
Bizim âkil insan, "Sana daha iyi bir akıl vereyim..." demiş bu kez. "Yabani hayvanlardan korunma duası var. Sen bu duayı al, hem oku hem etrafa as. Ondan sonra gör bak, buralara karga bile uğramaz."
Adamcağız bunu da uygulamış ama ne fayda!..
Âkil adam yine gelmiş,
"Ben en iyisi sana başka bir akıl vereyim..." demiş.
Çiftlik sahibi, adamın sözünü kesmiş,
"Ağam..." demiş. "Sende akıl çok ama bende koyun kalmadı…"