Alaman Sabri'nin Oğlu; Kaleci Erkan

Turgay Beşyıldız Yazdı "Alaman Sabri'nin Oğlu; Kaleci Erkan"

''Kaleciler saha içinde ki yalnız adamdır ''
''Maç oynanırken, ben hiç bir zaman takım arkadaşlarıma sırtımı dönmedim! ''
''Bu alemde gol kaçıranlar çok konuşulmaz ama kalecilerin yediği gol günlerce konuşulur''

------------------------
O dönem de, 1900'lü yılların başlarında konfeksiyon ve butik tarzı mağazalar olmadığı için terziler daha revaçtaydı.Trabzon'da ve yörede bu konuda ki en tanınmış terzi de nam-ı diğer Alaman Sabri idi.

Trabzon ve civarında onu tanımayan nerdeyse yok gibiydi. Kunduracılar Caddesin’deki kumaş kokan mağazasın da, 25 civarında çırak ve usta çalışanı vardı. Takım elbise siparişi vermek için genelde sıraya girilirdi. Nato'nun Amerikalı askerleri de Alaman Sabri'nin müşterileriydi. Trabzon'da 15 terzinin içerisindeki tek Türk terzi oydu o dönem. Diğerleri Rum kökenli olan diğer Trabzonlu terzilerdi. Alaman Sabri'nin ve eşi Nazmiye hanımın evlatlarından biri de Erkan Özpamir'di. Erkan, 2 kız, 3 erkek olmak üzere 5 kardeşten biriydi.

Erkan Özpamir, soğuk bir Ekim günü 1943'de Trabzon'un İskenderpaşa Mahallesi, Deniz Sokak'ta dünyaya geldi. Eski adı Yeni İlkokul, şimdiki mevcut adı Yavuz Selim İlkokulu'ndan mezun oldu. ''İlerleyen yıllarda eğitim konusunda hep kendi kendimi yetiştirdim'' diyor Erkan abimiz. ''İngilizce konusunda bile kendi kendime çalıştım ve konuşacak duruma getirdim kendimi, ilerleyen yılardaki işim gereği.'' diye de ekliyor.

Küçük yaşlarda babasının yanında ticaret hayatına atılan Özpamir’in futbol topuyla tanışması 13 yaşında olmuş. Şimdi yerinde siteler dikilmiş, Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Ziyabey sahasında mahalle maçlarıyla futbola başlayan ve eldivenleri o dönemde ellerine geçiren ve bir daha da çıkarmayan Alaman Sabri’nin oğlu Kaleci Erkan '' Hatırlarım mavi, kırmızı çizgili formalar giyerdik. Ne bilelim ki bu ilerleyen yıllarda, kırmızısı bordo olacak ve bu renk Trabzonspor'un forması olacak'' diyerek, buluştuğumuz Çukurçayır'da ki kendi evinde anlatmaya devam etti.

Masanın bir kenarında o, bir kenarında eşi Hafız ablamız Evşen Özpamir oturuyordu. Hafız ablamız çarşıdan gelir gelmez çayı üstüne attı.Birazdan oturduğumuz alanı bir çay kokusu sardı. Hem demli çaylarımızı yudumlarken, hem de sohbetimize devam ettik. 69 yaşındaki hafız abla dan açılmışken konu , Tekke Mahallesi’nin kızıydı. Mahallenin güzel kızlarındandı ve Erkan abimiz ile ilerleyen yıllarda tanışmıştı. Evlendikten sonra iki çocukları olmuştu Sedat ve Sema, şimdi onlarda yetişkin evlat ve torun sahibi oldu. Özpamir'in İki evladı da, İstanbul’da yaşıyordu. Kısa bir süre önce biri temelli Trabzon'a döndü.

Özpamir ''Beni izlemişler haberim yok tabi, o zamanlar yenilmeyen İdmanocağı'nın genç takımını bile yenmiştik. Beni sordular soruşturdular. Dediler ki Bizim Alaman Sabri’nin oğlu. Gittiler beni kız ister gibi babamdan istediler. Para vermeye kalktılar. Babam almadı, zaten zıttı paraya, ihtiyacı da yoktu. İşleri çok iyiydi o dönem. 16 yaşında kendimi zamanın iyi takımlarından Martıspor’un kalesinde buldum. Genç ve A takımın kalesine geçtim. Kaleci Taştan Anıl abimiz vardı kalede, O İdmanocağı’na transfer olmuştu. Martıspor Kulübü Gazipaşa Caddesi’nin aşağısında sağ tarafta Turan pasajı vardı onun girişindeydi. Sonradan orası da yanmıştı. Daha sonra ise orası Tanja Pavyon olmuştu. 1 yıl Martıspor'un kalesini korudum ve ardından 1960 yılında Doğanspor'dan teklif aldım. 750 lira transfer parası teklif ettiler. Amatörüz tabi bugünün parasıyla 7 bin 500 lira. Yönetimlerinde de dayım var, Annemim dayısının oğlu rahmetli Donjuan Muzaffer... Anlaştık parayı istedik dayımdan, oda o ara Ankara’ya gezmeye gitmiş, arkadan haber gönderdi. Masamın üstünde bir tabanca birde mermi gelsin alsın diye bir ironi yaparak haber gönderdi. Yani demek istedi ki o benim yeğenim birde paramı vereceğim. Anladık durumu ve parayı alamadık'' diye konuştu.

* * * * *

Kuha rahatsızlığı olan ve evinden mümkün olduğu kadar eskisi gibi çok çıkamayan Kaleci Erkan, kısa bir müsaade istedi. Oksijen tüpünden maskesiyle biraz oksijen takviyesi yaptıktan sonra devam etti '' 1960 ile 68 yılları arasında Doğanspor’da kalecilik ve kaptanlıkta yaptım. Bir kuruş vermediler. Niye? Alaman Sabri'nin oğluydum. Zengin bir ailenin çocuğuyduk. Hatta kulübe yardım ederdik. Helali hoş olsun. O dönem başkanımızda Şeref Karanis idi. 8 yıllık Doğanspor'dan sonra 1969 'da Gençlerbirliği'ne transfer oldum. Gençlerbirliği’nde oynarken, Türkiye Şampiyonasına katılacak olan Sebat Gençlik, beni, Klas Yılmaz'ı, Hayri Güner'i ve rahmetli Dozer Cemil'i , o zamanki statüye göre takviye olarak dışarıdan oyuncu alınabiliyordu, şampiyona için dördümüzü aldılar. Trabzon'da Avni Aker’de oynuyoruz İzmit Kağıtspor ile eğer yenersek son maçı oynamadan puan farkıyla şampiyonluğumuz ilan edeceğiz. Kağıtspor'u şimdilerde emekli öğretmen Yavuz Şahin'in golüyle 1-0 yendik ve Türkiye Amatör Futbol Şampiyonu olduk.''

Arada bir de olsa aynı masada oturan Evşen ablamızda konuya girerken, eski kalecilerden Erkan Özpamir, derin bir nefes aldı arkasına doğru yaslandı '' Şampiyon olduktan sonra 2.lig takımlarından Malatyaspor geldi beni istedi. O zaman 2 tane profesyonel lig vardı 1 ve 2. lig. Trabzon’un önemli futbolculardan rahmetli Zekeriya Bali abimizle, babamın dükkanına geldiler. 35 bin lira nakit olarak transfer teklifi yaptılar. Bin 200 lira aylık, kiralık kaloriferli ev de teklif içinde var. Evliyim o zaman bir çocuğum var Sedat, o zaman daha ufak. Babam da gelenlere 'Teklifiniz çok güzel ama oğlumun bu paraya ihtiyacı yok. Çok teşekkür ederiz. Burada kalsın, bana bu dükkanda lazım. Amerikalı müşterilerim var bana tercümanlıkta yapıyor burada ' diyerek teklifi kibarca kabul etmedi. Bende bir şey demedim'' dedi.

Kaleci Erkan, mağazada babasına yardım ediyor. İş zamanı işe, idman zamanı idmana, maç zamanı da maça gidiyordu. Gençlerbirliği'nde oynarken teyzesinin kızının önerisiyle ve görücü usulü ile Evşen ablamızla evlenen Özpamir, Malatyaspor'a gönderilmeyince, kendisini Sebatspor gelmiş, istemiş. '' Bana lisansını al gel 5 bin lirada sana verelim dediler. Bir düşündüm Malatyaspor 35 bin verdi, Sebat Gençlik 5 bin ama babam Trabzon’dan gitmemi istemediği için kaldık. Bu arada kulübüm de 5 bin lira bonservis bedeli istedi Sebat'tan. Bende Gençlerbirliği'ne; ben size bedava geldim 7-8 yıl kalenizi korudum, parada almadım. Şimdi lisansımı bedava vermeniz gerekiyor. Verin lisansımı gideyim dedim. İnanır mısın vermediler. O zaman biz sana 2 bin 500 lira verelimde bizde devam et dediler. Neyse kabul etmek zorunda kaldık ve Gençlerbirliği'n de kaldık. Kırmızı siyahlı formayı giyerken, 6.tertip askere gittim. 20 ay sonra 1964'de döndüm. Ankara Genel Kurmay Başkanlığı'nda 1.Oto Bölüğü’nde paşa şoförüydüm. Genel Kurmay’ın, Genel Sekreteri Tuğ General Fikret Elbizim’in… '' şeklinde konuşurken bi ara pencereden dışarıya doğru gözleri derinlere doğru dalıp gitti.

Tarihler 1972 'yi gösterirken eldivenlerini duvara asan Özpamir, Boztepe’deki NATO üssünün de kapanmasıyla her geçen gün işler kötüye doğru gitmeye başlayınca, anne, babası ve kendi ailesiyle birlikte Ankara'ya göç etmiş. Ankara Küçükesat semtinde bir terzi dükkanı açmışlar. O ara 2 çocuğu Sedat ve Sema’da dünyada olan Erkan Özpamir '' Ama baktım böyle zor oluyor, olmuyor. Ben bir yıl sonra ailemi aldım döndüm. Annem, babam Ankara’da kaldı. Döner dönmez Gençlerbirliği geldi. İstanbul Beykoz ile maçımız var bize lazımsın kaleye geç dediler. Kıramadık bir-iki idman sonrası maçta kaleye geçtik. Beykoz takımını 2-0 yendik ve bir daha da eldivenleri giymedim ve futbola nokta koydum. Çünkü; artık bakmakla yükümlü olduğum bir ailem vardı ve para kazanmam gerekiyordu. 1976’nın haziran ayıydı, babam Alaman Sabri, haa bu arada niye Alaman Sabri diyorlar? 2. Dünya Savaşı’nda ki Rus-Alman harbinde babam Almanların tarafını tutarmış. Dost sohbetlerinde ki tartışmalarda bunu dile getirirmiş hep, oradan kaldı adı Alaman Sabri anlayacağınız. Babam 66 yaşında Ankara otogarında bir arkadaşını Trabzon’a yola koyduktan sonra, cadde kenarında kalp krizi geçirerek hayata veda etmişti. Kısa bir süre sonra annemi Trabzon'a yanıma aldım. Babamı ve ilerleyen yıllarda annemi de Boztepe’deki aile mezarlığımıza defin etmiştik.''diyerek, devam etti; ''O zaman Trabzon’da 1-2 tane otel vardı. O ara yeni bir büyük otel açılmıştı meydan da, şu anda da hizmete aynı ismiyle devam ediyor. Yabancı dilim fena değildi, ihtiyaçları vardı. Bir dönem öyle çalıştım . Sonra müdürlük teklif edildi. 1975 yılıydı müdür olarak devam ettik. 12 gün sonra, 3 küçük isteğim oldu onlardan, kabul görmeyince bende müsaade isteyip ayrıldım. Şimdi yıkılmış olan Emperyal Oteli de işlettim bir ara. Dayım Sigorta eksperiydi. Ulusoy'ların binasının bir katını ofis olarak kullanıyordu. Bir süre orda çalıştım. Ardından bir inşaat firmasında görev yaptım. Sonra dayımın meydan parkında bir taksisi vardı 52 model Chevrolet, onunla bir süre Atatürk Alanı’nda taksicilik yaptım. O ara Ağrı'da yeni açılan bir otel in isteği üzerine oraya gittim 8 ayda orda çalıştım. Sonra Trabzon’da uluslararası bir iş yapan Ulak Nakliyattan çok çok iyi bir maaşla teklif alınca Trabzon'a döndük. Anlayacağınız o zamanlar, bildiğimiz İngilizce bu işlerde önümüzü açtı."


* * * * *

O dönem Trabzon Limanı çok hareketliydi. Yüzlerce kamyon Trabzon Limanı’ndan İran'a mal taşıyordu. Şimdi kapanmış olan Ulak Nakliyat’ta Trabzon Limanı’nın önemli firmalarından biriydi. Gerisini gelin yine Profesyonel ligin kapısından dönen, Trabzon'un önemli kalecilerinden Erkan Özpamir’den dinleyelim '' Ulak'da başladıktan sonra iyi olan maaşım iki katına çıktı. Genel müdür olarak 5 yıl çalıştım orada, Hopa-Trabzon-Mersin dahil 16 personelim vardı. İyi işler yaptık orda. 5 yıl sonra ayrıldık. Ağabeyim Erkut’la birlikte Erkut-Erkan beynelmilel Nakliyat ve Lim. Şti'yi 1990-33 yılları arasında 3 yıl işlettik, ardından onu da kapattık ve bu sefer tek başıma açtım; Erkan Transport... Yaklaşık2 yıl sonra Türkiye ile İran arasındaki kara yolu ile taşıma nakliyatını İran kesince, bu defter de kapandı. Ardından İstanbul'a gittim ve yıllarca orada kaldım 2013'de yine topraklarımıza döndüm.''

Ailesin de 5 torun, 2’de torun çocuğu sahibi olan Erkan Özpamir ve ailesi Trabzon'da; Tekke , Yenimahalle, İskenderpaşa , Erdoğdu, Çömlekci ve Yenicuma semtlerinde oturdu. Sonrasında 2 yıldan beri Çukurçayır’da yeni yapılan bir sitede, kendi dairesin de kendi deyimiyle ''Eşimle beraber artık ömür tüketiyoruz. Fırsat buldukça çocuklarımızla, torunlarımızla vakit geçiyoruz'' ifadesini kullanan Özpamir, Trabzon’da önemli bir ilke de imza atan isim olarak, kentteki ilk kadın hentbol takımı olan İskenderpaşaspor Kulübünü 1988 yılında kurmuştu. Ekonomik nedenlerden ötürü geçtiğimiz yılarda kapanan bu kulübe, 1995 yılına kadar da başkanlık yapan kaleci Erkan, 1970-78 yılları arasında da Gençlerbirliği kulübünün başkanlığını da yaptı. Özpamir bir ara Trabzon Amatör Futbol Kümesi’nde mücadele eden Trabzon Emniyetspor Kulübünün de kuruculuğu ve başkanlığını da yaptı. '' Kaleciler sahada yalnız adamdır'' şeklinde bir benzetme yapan eski kaleci Erkan abimiz '' Maç oynanırken, ben hiç bir zaman takım arkadaşlarıma arkamı dönmedim!'' şeklinde anlamlıda bir ifade kullanırken '' Herkes derki kalecilerin bir tahtası eksiktir. Takımın delisi kalecilerdir, kafayı direğe çok çarptıklarından... Ama ben de diyorum ki; sahaya çıkan 11 kişi içersinde en zeki olan kalecidir. Ayrıca ilerde gol kaçıran oyuncular çok konuşulmaz ama kalecilerin yediği gol günlerce konuşulur'' derken, Özellikle de şunu belirtmeden geçemedi '' Benden sonra, İskenderpaşaspor Kulübü kapatılınca ben son derece üzülmüştüm aklıma da geldikçe halen daha üzülmekteyim.''

* * * * *

Hava alaca karanlığa bürünmeye başlamıştı. Sohbetimizin sonuna gelmişken kendisinden unutamadığı bir anısını istedik Erkan abimizin ''O da çok var ama bir tanesini anlatayım'' dedi. Bir bardak suyla ilacını içti, bir 'ohh' çekti ve anlatmaya başladı '' Yıl 1974 Rize Atatürk Stadyumu'nda bir hazırlık maçı oynuyoruz. İyi seyirci var. O zamanlar kenarlarda tel örgü mel örgü de yok, zemin toprak. Sol direkte bir polis duruyor, sağ direkte bir polis öyle bir zaman. Rizespor'da Nano diye bir oyuncu vardı. Oyunda dakikalar ilerlerken Nano'nun bana attığı bir şut sol direğin kenarından dışarı çıkarken, direğin dibinde duran polis ayağıyla topa dokunuyor ve top filelere gidiyor ve hakem golü veriyor. Ben koşuyorum orta hakeme adı yanlış hatırlamıyorsam Avni idi. '' Yaaa.. Avni hoca ne yapıyorsun. Anladık hazırlık maçı da bu kadar da değil. Golü saha kenarındaki polis attı görmedin mi? Oda bana yaklaşarak kulağıma doğru eğildi, sessizce ' Erkan, geri dön kalene geç, ben bu golü vermezsem bu seyirci burada seninde, benimde anamı s........! ' ‘’

Erkan Özpamir şimdi eşi ve ile birlikte Çukurçayır’daki evinde günlerini istirahat ederek geçirirken, güzel anılarıyla yaşıyor. Birde şu kuha rahatsızlığıyla mücadele etmesi nedeniyle, kendisine sağlıklı günler dilemekten başka çaremiz yok. Selamet olsun sana direklerin arasında ki elleri eldivenli, kazağı -1- numaralı adam.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri