Amasya'dan özgürlüğe

Yüzyıllarca bedeller ödeyerek vatan edindiğimiz, ana kucağına dönüştürdüğümüz, gök kubbeyi örtü yaptığımız, güneşi neşemiz, dumanı kasvetimiz,yağmuru gözyaşımız, rüzgarları gönül esintisi cennet vatan Anadolu'dan Türk ulusunu söküp atılmak için, SEVR'i uygulamaya koyan batıya karşı, Türk ulusunun verdiği istiklâl mücadelesi tarihte eşi benzeri az  yaşanan destansı bir mücadeledir.

İstiklâl Mücadelesi; kadınıyla, yaşlısıyla, çocuğuyla, 7'den 70'e çok büyük fedakarlıkların yapıldığı, canların, kanların, sevdaların velhasıl hayata dair her şeyin feda edildiği takdire şayan, tarihe mal olmuş, altın harflerle yazılmış ve mazlum milletlere emsal teşkil etmiş kahramanlık mücadelesidir.

1. Cihan Harbi sonunda 30 Ekim 1918'de  Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmış, işgal kuvvetleri İstanbul ve Anadolu üzerine karabasan gibi çökmüştü. Yüzyılların Türk yurdu üzerine emperyalist kuvvetler kara bulutlar gibi çökmüştü. Anadolu'nun yağmurları göz yaşına dönmüştü.

Türk ulusunun; onuru, şerefi, namusu, geleceği, umutları, hayalleri ayaklar altına alınmıştı. Düşman postalları Türk'ün kaderini çiğniyor,  değiştirmeye çalışıyordu.

Yaşanan facialar neticesinde Türk'ün  kanlı göz yaşları toprağı ıslatıyor; Osmanlı yönetimi ve hükümeti  yaşananlara sessiz kalıyor, vaziyeti kurtarma yerine durumu idare etmeye çalışıyordu.

Osmanlı hükümeti büyük acılarla dolu tabloyu bir taraftan seyretmeye devam ediyor, diğer taraftan kendi ikbâl ve makamlarını korumaya, şahsi menfaatlerini devam ettirmeye çalışıyor, Türk ulusunun istikbalini satıyordu.

Türk ulusuna hasımlık besleyen eli kanlı batı ile, kol kola olanlar, mankurtlar, işbirlikçi mütareke basını diğer taraftan halkı  sindirmek için ikna heyetleri görevlendiriliyordu. Tarihine, kendi gücüne inanmayan geçmişinden güç almayan MANDACI korkaklar  milleti bezginliğe yılgınlığa umutsuzluğa itmeye çalışırken Türk milletini modern köleliğe rıza göstermesini istiyordu.

İşte bu ahval ve şerait içinde varlığını tarihinden, kültüründen, maneviyatından alan Türk ulusunun serdengeçtileri millet, vatan, bayrak için kendilerini feda etmiş, ölümü vuslat olarak görmüş. Oğuz Türkünün vatansever, cesur, gözü kara evlatları ayağa kalkmış, Sevr'i ve uygulayıcı tüm iç ve dış unsurları reddederek özgürlüğe, bağımsızlığa, hür iradesiyle yaşamaya yelken açmıştı.

Kutlu Kurtuluş mücadelesinin ilk tohumlarını İstanbul'da atan Oğuz'un cihangirleri Mustafa Kemal ve arkadaşları 19 MAYIS 1919 'da Samsun'a ayak bastiğında baharın müjdecisi cemrenin havaya  düşmesi gibi ulusun milli ve manevi iklimine bir ferahlık düşmüştü. 

15 Mayıs 1919'da   İzmir, Yunan işgaline ve zulmüne maruz kalırken acıların, dramların kapısı açılmıştı. Yunan mezalimi İzmir halkını ayağa kaldırmış, halk emperyalizmin niyetini anlamış çoban ateşlerini yakmıştı. Anadolu'nun çeşitli mevzilerinde yaşananlara karşı vatansever evlatlar, kendi başlarına ayağa kalkarak milletin umutlarını canlı tutmaya çalışıyordu.

Bu sırada Mustafa Kemal ve heyeti Samsun- Havza istikametinde ilerleyip 22 Haziran 1919'da  Amasya'ya varmış, İstiklal mücadelesinin hazırlık aşamasının ilk büyük fişeğini ateşlenmişti Amasya Genelgesi ile...

Osmanlı bakiyesi olarak kalan;  her yönüyle yetişmiş, donanımlı, askerlik sanatının yanısıra bilim, kültür, sanat gibi her mecrada birikimli kahraman komutanlar ve vatansever evlatlar bir araya gelmişti.  Amasya'da biraraya gelen milletin beyin takımı, ulusun gür sesi cengaverler;  dünyaya özgürlük, hürriyet, bağımsızlık, ulus iradesi diye haykırdı Amasya Genelgesi'ni yayınlayarak.

Mustafa Kemal ve  silah arkadaşları bugünden ve yarınlara mili bağımsızlığın, milli iradenin egemen olacağı yolun taşlarını burada dizmeye başlamıştı.

Anadolu Türkü'nün  makus talihi burada dönmeye başlamıştı.

Amasya Genelgesi'ninde " Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. "   kararı, dışta Emperyalizme içte tek adam sultasına karşı mücadelenin amacını ortaya koymuştu. Dünyaya örnek olacak yeni düzenin açılımı belirlenmişti.

Amasya Genelgesi; vatan işgalinin kabul edilemeyeceği, işgallere karşı İstanbul yönetiminin etkisiz kaldığını, bağimsızlığın millet iradesi ile elde edileceğini, bunun için siyasi örgütlenmeye ihtiyaç olduğunu vurgulamıştı. 

İstiklal mücadelesinin yol haritası belirlenmiş, program dahilinde gerçekleşmesi için kararlılık ortaya konmuştu. Kurulacak olan yeni devletin ve  yönetimin işareti verilmiş, yapılacak radikal devrimlerin yolu açılmıştı.

Uzun yıllar savaşlarda yorgun bitkin düşmüş herşeyini kaybetmiş onuru, şerefi, izzeti, namusu, ayaklar altına alınan Oğuz'un Anadolu yiğitleri tüm bu olumsuzluklara rağmen suya susayan çorak toprak gibi özgürlüğe hasret, açılan yeni kapıdan  yola çıkmıştı.

Amasya Genelgesi'nin programı ışığında aydınlık yarınlara ışıklar yakılmıştı. Gök kubbenin zifiri karanlığı,  özgürlük feneri ile aydınlanmaya başlamış, şafak sökmeye güneşin süzülen ışıkları gözlere umut vermeye başlamıştı. Bozkırın rüzgarları yeniden delice esiyor, denizlerin dalgaların dingin biçimde kıyıya vuruyor dalgaların sesi acılı gönüllere ferahlık veriyordu. Kuşlar bile özgürce kanat çırpmaya başlamış, çocukların solan yüzlerine tebessümler konmuştu.

Türk'ün özgürlüğe yürüşünün  ilk büyük adımı olan 22 Haziran 1919  Amasya'ya Genelgesi ve kutlu yürüyüşün lideri  Gazi Mustafa Kema Atatürk  ve arkadaşlarına aziz şehitlerimize ve gazilerimizie selam olsun.
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Mayın tarlasına dönen Orta Doğu' da yaşanan acılar, dramlar, göçler, kan ve gözyaşları hepimize ders olmalı. Allah bu mübarek vatan ve evlatlarını korusun, acılar yaşatmasın. Her yaşanandan ders almak, vatan, bayrak, millet ve devlet sevgini her zaman tatmak, özgürlüğün hazzını yaşamak ve yaşatmak dileğiyle...

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri