Trabzonspor, Konyaspor maçı öncesi, tam 40 yıl önce kırdığı 20 maçlık, deplasmanda namağlubiyet rekorunu egale ettikten sonra, 21 maçla rekor kırmakta, galibiyet kadar aklının bir köşesindeydi. Zorda olsa bu rekoru tek puan da alarak kırdı.
Geçtiğimiz haftalar içerisinde, bazıları rakip futbolcular tarafından zalim bir saldırıyla sakatlanan oyunculardan; Koita, Trodsen, Parmak ve Dorukhan’ın olmadığı 21 kişilik kadroda, yedek kaleciler hariç bu sezon forma giyme şansı yakalayamayan tek oyuncu, Hüseyin Türkmen idi.
İyi yürekli futbolcularımız da var, geçen haftaki Rizespor-Altay maçında yaşandığı gibi… Gole giderken yanındaki rakibi sakatlandığı için duran ve topu taca atan Erhan Çelenk gibi! Yerde yatanlara ‘kalk ayağa, rol yapma’ diyenlerde var tabi. Aslında futbol insan olanların katında sanat yerine de geçer, temaşa sanatı gibidir. Bizde bazen sert bir gösteriş sahnesi de oluverir.
Bu maçta da sert bir sahne 8.dakikada Vitor Hugo’dan geldi . Skubic’in ayak bileğine tehlikeli basan Brezilyalı, bordo mavilileri 82 dakika, on kişi bıraktı. Trabzonspor, tarihinin bir, iki tane olan, en erken kırmızı kartlarından birini gördü Hugo. Bir talihsizlik de daha karşılaşma başlamadan yaşandı. İlk 11’de yer alan Denswill, ısınırken kasığında ağrı hissetti ve sol bekte İsmail, yerine forma giyen isim oldu. İsmail’de bu akşam yerinde çok sırıtmadı.
*****
Çok düzgün bir çim zeminde Trabzonspor, yanlış hatırlamıyorsam kendi futbol tarihinin en erken golünü de bu 90 dakikada attı. Dakikalar daha 44.saniyeyi gösterirken, Cornelius’da ilk golüne imza attı.
Eksik kalan Trabzonspor, hazırlıksız yakalandı sanırım ki, 12 dk sonra Çekici’nin volesinden gelen jeneriklik bir gole, hiçbir şey yapamadı. Ardından ev sahibi sağlı-sollu geldi ve kaçırdıkları da oldu. Sen büyük takımsan on kişi kaldığında da ezikliğini hissettirmeyeceksin ama bu akşam Trabzonspor 1-1 den sonra özellikle ilk yarı maalesef ezik kaldı.
Bir maçın kazanılma şartları oluşsun da, isterse başka sakatlıklar olsun. Sıkıntı olmaz. Bir oyuncu eksik kaldın diye bu kadar ezilmeyi, kendine de taraftarına yaşatmamalısın. Serdar Gürler’in yan direkten geri gelen topu, yürekleri hoplattı, öyle değil mi? İkinci yarıda toparlanıp oyuna ağırlığını koyan Trabzonspor’da, Djaniny’nin şutunun da yan direkte patladığı gibi!
Karşılaşma öncesinde bilinç altına yüklenen emirler, sadece kazanmak üzerine olmadı sanırım. Olmamalı da! Bırakın taktiği, tekniği… Futbolcu açsa ekmeği bayatlamaz! Bordo mavili camia bu hep düşündüren ligde, zarafete, centilmenliğe ve şampiyonluğa olan açlığını dile getirmekten bıkmıyor. Bıkmıyor da bunu 10 kişi kaldığında da göstereceksin. İlk yarıda değil ama ikinci 45 dakikada bunu konuk ekip, harbi çok iyi gösterdi.
*****
Bana göre her iki takımda futbol adına çok iyi işler yaptı. Çok iyi mücadele ettiler. Çok pozisyon yaşattılar. Her iki takımda çok kaçırdı. Her iki kalecide çok kurtardı ama Uğurcan bir adım önde oldu.
Ev sahibinin teknik adamı İlhan Palut dersini iyi çalışmış, bunu gösterdi. Özellikle Nwakaeme’yi, ona en yakın iki, üç oyuncusu ile kilitlemesi gözden kaçmadı. Bir hafta boyunca medyada gökyüzüne çıkartırsan Nwakaeme’yi, bu hafta arasan da yeryüzünde bulamazsın.
Ne olduysa devre arası oldu. İkinci yarıda on kişi değil neredeyse on iki kişi oynayan bir takım görüntüsü veren konuk ekip, 4-4-1’e ağırlık verince oyunu toparladı ve 10 kişi ile domine etti. İkinci yarının başında yenilen gol, Trabonspor’un adeta dirilişi oldu.
Yerinde ve zamanında yapılan Cornelius, Ömür, Bakasetas ve Nwakaeme’nin yerine, Djaniny, Gervinho, Siopis ve Yusuf değişiklikleri ’cuk’ diye oturdu. Orta Hakem Halil Umut Meler’in, VAR’ın başındaki Koray Gençerler’e çok fazla iş düşmeyen bu zevkli 90 dakikada, E.Çekici ile öne geçen Konya, kendi oyuncusu Hadzi Ahmetoviç ‘nin kendi kalesine çarpmadan attığı golle, Trabzonspor’un deplasman rekoruna da, aldığı puana da ve güven tazelemesine de imza attı. Maç boyunca 50’ye yakın kenar orta yapan Konyaspor, iyi bir takım olduğunu gösterdi. Bu maçta karşılıklı atılan toplam 31 şut, son yıllarda hiç olmayan istatistik bir rakamdı.
Sahanın kilit isimlerinden biri ise Uğurcan Çakır oldu. Dış transfer haberlerini bir daha ki döneme bırakan Uğurcan, daha iyi konsantre olmaya başlayınca, maç boyunca dokuz önemli kurtarışa ıslak imza attı! Bu yüzden Konyaspor’un yanı sıra, bordo mavili on kişinin mücadelesine saygı duyarken, Uğurcan’a topluca bir alkışınızı isterim. Yeşil beyazlıların rakip kale kapısını sık sık açmaya çalışan çilingir futbolcularına ‘Anti Çilingir’ olduğu için!
Bu arada, karşılaşmayı yayınlayan bein sport’un, bu maçı anlatan spikeri için de şunu belirtmek isterim ki; Böyle heyecanlı, tempolu, seyir zevki yüksek bir maçı, bu kadar temposuz, kötü, heyecansız, rezil bir şekilde anlatan bir spiker, son yıllarda ne gördüm, ne duydum, ne de şahit oldum. Felaket kötü maç anlatıyor!
*****
Bu arada meslek arkadaşlarımızı da bir biçimde takip ediyoruz. Son yıllarda mesleğe veda etmiş ama yazarlığı elden bırakmamış Cevat Ocak (57) arkadaşımızı kaybettik. Gazetecilik yaptı, radyolarda, yerel televizyonlarda yorum yaptı, ekmeğini kazanmak için kitaplar yazdı. En son Trabzon’da Belediyenin bir personeli olarak medya, kültür ve spor hizmetlerinde bulundu. TFF temsilcisi olarak profesyonel maçlarda görev yaptı. On yıl önce yakalandığı bir hastalıkla, yıllarca saygı ve onur duyulacak bir mücadele etti ve iki gün önce hayata veda etti. Yazdığı birkaç kitap, genelde futbol ve futbolcuların hikayesiydi. Geride ise imzalı ve değerli kitaplarını ve de saygın, düzgün bir isim bıraktı. Uzak olsak da vefayı biz okulda değil ama ağırlığı ve sohbeti olan masalarda öğrendik!