Babam!

Mehmet Şal Yazdı "Babam!"

Bir erkek için elde edilecek en büyük paye olsa gerek...

Ömrünün sonuna kadar onurunu, şerefini, gururunu, yüceliğini taşımak, korumak baba olmak...

Örnek, öncü, önder, öngörülü, karizmatik şef olmak baba...

Yaşamın yolcusu, hayatın öznesi olmak baba...

Kervana kol kanat germek, kartal gibi yüksekten uçmak, şahin gibi keskin gözle rasat edebilendir baba...

Mimiklerinde keskin çizgileri, gönlünde duyguyu hapseden koca çınardır baba...

Yüreğinde, zihninde merhamet olan elinde, yumruğunda, bedeninde güç kuvvet olan baba...

Şahikaları sisli, dumanlı; etekleri ılıman, verim, bolluk, bereket; ağaçları,yeşili, yuva olan dağ gibi yaşayan baba...

Varlığı bir tarafa adı bile insana, güç kuvvet, direnç, güven, yaşama seninci veren baba...

Sevincine tat katan, üzüntü ve kederinde kendi üstüne yük alan baba...

Her daim evlatlarının kendinden daha iyi olmasını, yaşamasını isteyen baba...

İmkansızlıkların imkanı olmak için mücadele veren baba...

Biz evlatlar olarak sağlığında değerini, kıymetini, varlığını, sevgisini, yüceliğini kavramada yeterli olamıyoruz. Ne zaman bizler de baba olunca, baba olmanın ne demek olduğunu anlıyoruz. Ancak o arada değerli olan o yılları kaybediyoruz, babamızla geçiremediğimiz o yılları arar oluyoruz ama iş işten geçiyor. Hayatın çetin şartları içerisinde yoğruşurken zaman tünelinde kayboluyoruz. O arada zamanın su gibi akıp geçtiğini fark edemeden evin direğinin gün gün eridiğinin farkına varamıyoruz. Evin çınarının dalları ve doruğu uzamaya devam ediyor ama içinin boşaldığını ya görmüyoruz ya da kabullenemediğimiz için görmek istemiyoruz.

Aslolan; babanız hayatta iken her nefeste kıymetini bilmek, sevgisini tatmak onunla bir beden ve bütün olmaktır. Baba sevgini tatmak, anlamak, yaşamak gerek. Baba olunca kendi evlatlarına da yaşatmak gerek.

Şükürler olsun ki; ben bu mutluluğu yaşadım, yaşıyorum her faninin yaşaması temenni ediyorum.Ama kader her insana bu güzelliği, duyguyu, sevgiyi yaşatmayabiliyor. Nasip tabiki... Bazılarımız; vardır, tadını sevgisini bilmez; bazılarımız; yoktur, istese de bilmez. O nedenle hayatta varken adını ve tadını bilmek gerek.

Şuna inanın ki; sağlığında babanızla her türlü birlikteliği, güzelliği yaşayabiliyorsanız, siz de baba olduğunuzda o güzellikleri yaşayabiliyorsunuz. Bu sebeple bir baba olarak; çocuklarla beraber olmak, birlikte vakit geçirmek, birlikte eğlenmek, birlikte etkinlik yapmak, birlikte gezmek, birlikte eğlenmek, birlikte eş dost ziyaretleri yapmak, birlikte cenazelere düğün derneklere gitmek, fikir alışverişinde bulunmak gerekir. Aynı gönülde yer almak gerek. Yapmak gerekir ki, onlarda kendi evlatlarıyla bunları yapıp aynı gönül ve ruhun birlikteliğine varsınlar.

Babanın varlığı kardeşlerin bir arada kalma, bir olma, ne olursa olsun kardeşlik bağlarını güçlü kılma gibi bir özelliği de var. Evlenseniz de ayrı ayrı yuva kursanızda kardeşlik ruhunun ayakta kalmasına kuvvet veriyor baba varlığı...

Baba olabiliyorsanız, dede ile torun arasında da bağ kuruyorsunuz demek... Belki de aile içerisinde en büyük bağ ve devamlılık bununla sağlanıyor. Üç kuşağın sevgi bağını kuruyorsunuz demek... Babalık görevini iyi ifa edemiyorsanız bu bağları da felç ediyor aile bağlarını zayıflatıyorsunuz demek...

Babası hayatta olan birisi olarak bu güzellikleri yaşayabiliyorum. Ben de bir baba olarak aynısını kendi evlatlarımdan bekler oluyorum. Eminim ki, her baba da ister. O zaman " Ne ekersen onu biçersin " durumu hâsıl oluyor demek... Öyleyse bu sevgiyi ekip biçebilenlerden olmak temennimdir herkes için...

Biz beş erkek kardeş bu hazzı, tadı, duyguyu, sevgiyi her gün yaşıyoruz. Her fırsatta, hemen köye yanına koşuyoruz. Hele hafta sonlarını sabırsızlıkla bekliyoruz. Yanına vardığımızda, onunla sohbet etmek, ona takılmak, şakalaşmak bir arkadaş gibi eğlenmenin zevkini yaşıyoruz. Anamın kendine özgü yemeklerini beraber yerken bir taraftan çayları yudumlarken birlikte yaptıklarımızın keyfi hiç bir şeyde yok. Eskiyi yadetmek, eskilerden eğlenceli bahsler anlatmak, babamın eğlenceli ve komik yanlarını deşmek, şakalaşırken arkadaş gibi olmak, eve misafir geldiğinde ciddiyetimizi korumak bambaşka bir hal... Babam evimizin eğlencesi olmuş. Yaşı ilerledikçe çocuksulaşan ama kızdığında o durumu kabul etmeyip, yine bize heriflik taslayan halleri ayrı bir güzellik...

Ama her gidişimizde ihtiyacı olmasa da birşeyler bekler. Eliniz boş gelmeyin der bize. Babaların elinde olsada sizin getirmeniz başkadır der. Bizi görünce dünyası değişir. Anam der ki, siz gelince size nazlanıyor, siz gidince böyle yapmıyor. Çocuk gibi nazlanınca bizim de hoşumuza gidiyor. Sanki evin en küçük çocuğu oluyor. Beni sevin , sonra çok ararsınız beni diyor.

Bizim neşe kaynağımız, moral depomuz, haftalık stres atma terapimiz babam... Ev tiyatro sahnesi babam tiyatrocu...Diyoruz ki ona, baba çok rahatsın, bir şey düşünmez misin ? O da der ki ula uşağım benim kafa çakal kabağı her şeyi dert etmeyin, her şey olacağına varır. Rahat olun, çalışın der. Tabi biz yine aynı.... Köye vardığımızda her defasında farklı veya benzer seanslarla deşarj olup yine şehrin kasvetli, bunaltıcı, sıkıntılı, zorlu, stresli hayatına geri dönüyoruz.

Neticede baba anlatmakla değil, yaşamak ve yaşatmakla ifade edilebilir. Bizim gücümüz anlatmaya yetmiyor elimizden geldiğince yaşamakla ifade etmeye çalışıyoruz. Allah her erkeğe; baba olmayı ve babalığın gereğini yapmayı, elimizden kayıp gitmeden sağlığında kıymetini, sevgisini bilmeyi nasip etsin.

Yaşayan tüm babalara sağlıklı uzun mutlu ömür, hasta olanlara şifa, vefat etmiş olanlara Allah'tan rahmet diliyorum.

" Babama ve tüm babalara ithafen..."

Baba sevgisinin mutluğunu tatığın yerde, anne sevgisinin tadı bambaşka...

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri