Dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile üstün hitabetiyle, esprileriyle örnek ve saygın bir kişilik olan Faik Ahmet Barutçu, küçük hesapların değil büyük davaların adamı idi.
Faik Ahmet Barutçu’nun babası Hacı Ahmet Barutçu, İttihat-ı Terakki’nin Trabzon’da ki en önemli ismi ve bölge temsilcisiydi. Trabzon Belediye Başkanı da olan Baba Hacı Ahmet Barutçu, Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetinin kurucusu ve ilk başkanıdır. Trabzon’da o yıllarda ittihatçı ekipte yer alan isimler arasında Kahya Yahya, Ömer Hacıalihafızzade, Ali Şükrüler de vardı! Hatta başlangıçta Topal Osman da bu ekiple birlikte idi…Faik Ahmet Barutçu’nun annesi, Hacıalihafızzadelerin kızıydı…
Kahya Yahya’nın öldürülmesi ve katillerinin bulunmaması, ardından Ankara’da Ali Şükrü’nün cinayete kurban gitmesi, Trabzon’da Ankara’ya karşı büyük kızgınlık ve kırgınlık yaratmıştı. Ali Şükrü’nün Trabzon Belediye binası önünde kadın erkek binlerce kişinin katıldığı resmi cenaze töreninde, binanın balkonunda bir konuşma yapan Hacı Ahmet Barutçu’nun oğlu Faik Ahmet Barutçu,Mustafa Kemal ve Çankaya hakkında çok ağır sözler söylemişti. Barutçu’nun konuşması büyük yankı yaratmıştı. Çokları, Barutçu’nun Atatürk’ün sağlığında milletvekili olmamasını, Trabzon’da ki faaliyetlerine ve bu konuşmaya bağlar…
Faik Ahmet Barutçu, 1894 yılında Trabzon merkez Çarşı mahallesinde doğdu. Trabzon Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Hukuk Fakültesine kaydoldu. Üniversiteyi bitirmeden askere alındı. 1.Dünya Savaşı yıllarında yedeksubay olan Barutçu, 23 yaşında terhis oldu yarım kalan Hukuk tahsilini tamamladı ve Trabzon’a döndü. İstikbal Gazetesini yayınlayama başladı. İstikbal Gazetesi, Milli mücadelenin Karadeniz’de ki sesi idi. 1925 de kurulan terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Trabzon’da kurulmasına öncülük etti. Faik Ahmet partinin sekreterliğine getirildi. Parti de dayısının oğlu Ömer Hacıalihafızzade de yer aldı!
Şeyh Sait isyanı üzerine Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı. Ardından aralarında İstikbal Gazetesi’nin de bulunduğu birçok gazete kapatıldı. Faik Ahmet de gazeteciliğe böylece nokta koydu ve vekil seçilene kadar yazı yazmadı, dava vekilliği yaptı. Olağanüstü hal kanununa dayanılarak, 3 Haziran 1925 de Terakkiperver Cumhuriyet Fıkrasının merkez ve şubeleri kapatılınca, Faik Ahmet’in siyasi denemesi de gazeteciliği gibi sonlandı! Hacı Ahmet Barutçu, oğlu Faik Ahmet Barutçu, Kahya Yahya, Hacıalihafızzade Ömer Efendi ve ekibi, bir başka ifade ile İttihat ve Terakki’nin Trabzon kanadı ve Ankara’nın muhalifleri devre dışı bırakıldı. Yerlerine eşraftan yeni isimler geldi!
1939 yılında İsmet İnönü; Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Ali Fuat Cebesoy, Halide Edip gibi isimlerle birlikte Faik Ahmet Barutçu’yu da milletvekili olmaya, ülkeye hizmet etmeye davet etti. Faik Ahmet 1939 da Trabzon Baro başkanıyken Refik Koraltan’ın da teşvikleriyle milletvekili adayı oldu ve seçildi. Hemşerisi Hasan Saka’nın başbakanlığı döneminde Devlet ve Başbakan yardımcısı olarak görev aldı.
Barutçu’nun 1954 genel seçimlerinde Trabzon’dan milletvekili seçilmemesine çok üzülen İsmet İnönü, ‘Trabzon akıl ve havsalaya sığmayacak bir ayıp işlemiştir’ dedi. Barutçu, 1957 seçimlerinde Ankara’dan milletvekili seçildi ve CHP grup başken vekilliğine getirildi. 1958 yılında rahatsızlanan Faik Ahmet Barutçu, bir yıl sonra 1959 yılında akciğer kanseri tedavi için Londra’ya gönderildi. Burada ameliyat oldu. Barutçu’nun tedavi masraflarının bir bölümünü dayısın oğlu Nejat Ongan karşıladı. Barutçu, 14 Mart 1959’da vefat etti.
Barutçu ocağı
Faik Ahmet Barutçu’nun vefatından sonra İstanbul’da ki Trabzonlular, Barutçu adına bir ocak açmak için kolları sıvadılar ve kısa bir süre sonra Galata’da ‘Faik Ahmet Ocağı’nı açtılar. Açılışı da CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yaptırdılar. O günlerde Fatih semtinde İstanbul’da yüksek öğrenim gören Trabzonlu gençler burada da ‘Barutçu ocağı’adlı bir mekan açılışı yaptılar.
Mısır beş, basma on kuruş!
Faik Ahmet Barutçu, 1950 seçimlerinde seçim çalışması için memleketi Trabzon’a gelir ve Trabzon’u ilçe ilçe, köy köy gezmeye başlar. Barutçu, 1950 seçimleri öncesi Trabzon’da yaşadıklarını anılarında şöyle yazar; ‘Trabzon gezim pek yararlı oldu. İlişkilerim, özel ve genel konuşmalarım havayı belirli bir şekilde bizden yana çevirmiştir. Muhalefet ilkel ve basit bir propagandayla ve otuz yıldır iktidarda bulunanların değiştirilmesini isteyen psikolojiden yararlanmak için her aracı kullanmayı doğal bulmaktaydı. Mısırı beş kuruşa, basmayı on kuruşa indireceklerinden, vergiyi kaldıracaklarından, askeri terhis edeceklerinden, şeker fiyatını indireceklerinden, iktidardakilerin külçe altınlarını yiyip içtiklerinden tutun da, kendileri iktidara gelince altın para bastırarak halka dağıtacaklarından, açları doyuracaklarından iktidarın ulusu soyarak paralarını Amerikalara gönderdiklerine kadar, ağızlarına gelen her şeyi halka söylüyorlardı. Şeriatçılığın getirileceği, medreselerin açılacağı, dine saygının sağlanacağı, iktidarın dinsiz, imansız bir zümrenin elinde bulunduğu gibi asılsız şekilde söylemediklerini bırakmıyorlardı. Ben ise konuşmalarımda, ayrıcı duyguların ardındaki kanılara değinerek, benzersiz bir dış saygınlık sağlayan ulusal birlik ve beraberliğimize politik propagandaların tuhaflığı içinde zarar getirecek hareketlerden kaçınmayı her zaman salık verdim. Dış güvenlik koşullarımız üzerinde hep halkımızın dikkatini çektim.’
14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerde Trabzon’da listenin dörtte üçünü CHP almıştı ve Barutçu seçilmişti. Ancak yurt genelinde Demokrat Parti kazanmıştı. Barutçu, demokrasi mücadelesine artık muhalefette olan bir partinin Gurup Başkanvekili olarak devam ettirdi ve bu mücadeleyi ‘iktidarla meydan savaşı’ olarak değerlendirdi.
İsmet İnönü; Barutçu’nun demokrasi mücadelesine kendilerinden çok önce, Atatürk döneminde başladığını belirterek şöyle demişti; ‘Herkes bizim ayağımıza taş sererken, sen başın yukarıda kavga verdin. Onun için bizim bu duruma düşüşümüzü sen herkesten iyi değerlendirirsin. Birlikte sonuna kadar kavga vereceğiz.’
O günlerden sonra ve özellikle de günümüzde Faik Ahmet Barutçu gibi şahsiyetleri ve siyasetçileri çok arar olduk…