Bordo mavililer oyuna iyi başladı.
İlk 45 dakika da neredeyse kusursuz oynadı dersem, herhalde çok abartmış olmam.
Geçen haftaki Sivas deplasmanın dan olumlu iki değişiklik yaparak, takımını sürdü sahaya Ünal Karaman.
Beklediğimiz gibi Campi’nin yerine Hüseyin, Advijaj’ın yerine Kamil Ahmet.
Tüm Trabzonspor takımı oyun boyunca göze çok hoş geldi. Ama Sosa, Obi Mikel ve Kamil Ahmet daha da üzerine koydu. Obi Mikel nihayet Chelsea’de ki gibi oynamaya başladı. Bunun olumlu sinyalini Sivas deplasmanında vermişti zaten.
Kamil Ahmet’i bu gece için ayrı bir alkışlamak lazım. Dört dörtlük oynadı.
Sosa oyun başlar başlamaz, Sörloth’un yanında ikinci bir santrafor gibiydi.
Sosa’nın biri serbest atıştan Doğukan’ın ters kafasıyla kendi kalesine, diğeri de bordo mavili taraftarların adeta kendisine ‘’vur vur ‘’ diyerek, ceza alanı dışından attırdığı nefis şutta, Beşiktaşlı Necip’in sırtının kenarına çarpan topun filelerle kucaklaşması, aylar sonra uzaklarda ki vatan görevinden dönen askerin, annesiyle kucaklaşması gibiydi.
Beşiktaş adına Oğuzhan’ın kaçırdığı gol hafızama takılanlardan biriydi.
Ev sahibi takım da, defansın orta saha ile orta sahanın, hücum hattıyla buluşması, akerdeon müziği eşliğinde vals gibiydi.
Bu 90 dakikada, Trabzonspor adına göze batan hatalardan en önemlisi, ayakta gereksiz yere topu fazla tutmaktı. Bu hastalıktan bir an önce kurtulup, yine hızlı ve tek paslaşmayla oynanırsa ki, oynanmaya başlıyor, geçen sezon ki futbol yine sahne alır.
Kulüp Başkanı Fikret Orman’ın istifa etmesiyle, kafası biraz karışık olan Beşiktaş takımında cezalı olan Elneny, Ljajic ve sakat olan Ruiz de eksikti. Bordo mavililerin de 5 oyuncusu, sakatlığı nedeniyle kadroda yoktu.
*****
Ali Palabıyık’ın Ünal hocanın talebelerine gösterdiği sarı kartlardan özellikle iki tanesi, resmen Beşiktaş takımının gazını almak içindi, bunu belli etti.
Sörloth’un ve Nwakaeme’nin golleri ise yedek kulübesine Trabzon tereyağlı açık yumurtalı kıymalı gibi geldi.
Süper Lig'de yaklaşık 11 yıl sonra kaleci Uğurcan'ın asistinden gol atılmasıda gecenin renkli anlarından biri oldu.
Siyah beyazlıların ikinci 45 dakikaya girerken yaptığı Boyd-Diaby değişikliği, konuk ekibi hareketlendirdi, hücumuna mutlak katkı sağladı. Yalnız neticeyi değiştirmedi. Caner ve Burak’ın ek gayretleri de yeterli olmadı.
İkinci yarıda oyuna giren Güven Yalçın’ın takımı adına attığı tek gol hariç.
Tam bir buçuk yıldır diyoruz, haftalık skorlarla bu takımı değerlendirip komik ve basit düşünmemek lazım. Bu kulüp görülüyor ki, her birimiyle bir değişim bir yapılanma yaşıyor. Trabzonspor’u bir hafta iyi olunca göklere çıkarmak nasıl yanlış ise, bir hafta kötü olunca da yerin dibine sokmak o kadar yanlıştır. Bu yapılanma saygı ve sabır ister.
Ha unutmadan, Burak Yılmaz’ı seversiniz, sevmezsiniz bilmem. Benimle de buradan giderken küs gibi gitti. Bu oyuncu Trabzonspor forması altında süper lig de gol kralı olmuş, 4 oyuncudan biri, bu takımın kaptanlığını da yapmış, en önemlisi 2010-2011 sezonunda şampiyon olan Trabzonspor’un oyuncularından biri ve ona ‘’Yuh’’ çekmek, Medical Park tribünlerinde oturanlara yakışmaz, gerek yok, büyüklük sizde kalsın.
*****
Önümüzdeki perşembe günü akşamı UEFA Avrupa Liginde önemli bir sınavı olacak bu ekibin. Bu stadyumda karşılaşacakları İsviçre’nin Basel takımının teknik ekibinden bir görevlide, bu karşılaşmayı not alarak izledi. Belki de bilmiyordu, bu onların maçının belki de prova taktiğiydi!
Bu arada Trabzonspor’un bu maçta yenileceğini, hatta fark yiyeceğini söyleyen, yazan ve sosyal paylaşım sitelerinde kara tablolar sarf eden, iç karartan, Trabzonspor’un Trabzon’daki ve Trabzon dışındaki felaket tellalları, hadi şimdi bu hafta bordo mavili yönetimi istifaya çağırın, Ünal Karaman’ı da kovun!!!!!!