9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEMİREL der ki; Bir siyasi iktidar sath-ı maile girdiği zaman ona müdahale etmeyi yani muhalefeti bırakacaksın. O kendi kendini bitirir.
Burada konumuz tabii ki Sayın Süleyman DEMİREL değil bütün dünyanın kabul ettiği güçlü siyasi kişiliği, tecrübeleri ve damdan düşmüşlüğünün deneyimi ışığında söylediği bu veciz sözdür.
Siyasi partiler canlı organizma gibidirler. İktidar olduklarında hayat şartları vücut ve ruhlarındaki sürtünmeyi artırıverir bu da yıpranmalarını kaçınılmaz kılar. Onun için iktidar olmuş siyasi partilerin zaman içinde muhalefet gibi onurlu bir görevi de üstlenmeleri en azından kendi çıkarlarınadır. Yıpranma ve son kullanma tarihlerini mümkün olduğunca geciktirmelerine bir vesiledir.
Bazı siyasi partiler ve liderleri ise sadece muhalefet yaparak son kullanma tarihlerini doldururlar ki bugün bu örnek konumuz dışındadır.
Ak Parti iktidardaki 2. dönemini doldurmak üzeredir. Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın dışarıdan hissedebildiğimiz ve anlayabildiğimiz kadarı ile genel siyaset
anlayışı; görevlerine son verdiği siyaset arkadaşlarını bir şekilde onure etmesi ve bu arkadaşlarının parti içindeki performanslarını ya vücut dili ile moral depolayarak ya da geri planda ama aktif görev vererek korumalarını sağlamasıdır. Aslında doğru olan da bu idi. Çünkü Ak Parti bir mozaikti ve bu mozaiğin çatlamaması gerekiyordu.
Ancak bu ikinci dönemde bir başka şey daha dikkatlerden kaçmadı. Sayın Başbakan“ Değiştim ama gelişerek değiştim” sözünü sanki söylememiş bir duygu yoğunluğu ile hareket etmeye başladı. Artık halk 90 derecelik bir sapmayı hissetmeye başladı. Ama alternatifsizlik hissedilen bu sapmanın çok da ciddiye alınmasının önüne geçti hep.
Sayın Başbakan’ın o ilk dönem ki görünüşünden uzaklaşması ve büründüğü hırçın ve kavgacı tavır dikkatlerden kaçmadı ama hoş görüldü. Komşu devletlerle bile olan dostane ilişkiler sanki diğerleri ile kavga etmeyi gerektiriyordu. Yani Sayın Başbakan değişimden vazgeçmiş idi adeta. 90 derecelik sapma 180 dereceyi bulma yolunda emin adımlarla gitmektedir şu anda.
Belli ki bu iş Ak Parti içinde de huzursuzluk ortamını doğurmuş vaziyettedir. Köksal
TOPTAN, Kürşat TÜZMEN kırgınlığı derken Murat BAŞESKİOĞLU istifası durumu gün ışığına çıkarmıştır. Gerçi diğerleri henüz istifa etmediler ama kırgın olan ve sap-
manın rahatsızlığını hisseden onlarca vekilin olduğu artık saklanamamaktadır. Ak Parti bu vekilleri elinde tutmanın gayreti içindedir. Önemli olan bu kırgın ve hayal kırıklığı içindeki vekillerin nasıl ikna edileceğidir. Mozaik titreşim yaşamaktadır. Tit-
reşim durmazsa çatlaması ve kırılması kaçınılmaz olacaktır.
Bu arada muhalefet ne yapmalıdır?
Tabii ki saçma sapan, abuk subuk eleştiri ve görüntüleri bir kenara bırakarak şikayetçi oldukları iktidarın sath-ı maile girmesine katkıda bulunmalıdırlar.