Samimi olarak itiraf etmeliyim ki, her ramazan başlangıcında sevinçli, bitiminde ise hüzünlü olurum.
Ramazan benim için huzur dolu bir aydır. İnanmış insanlarız ama ramazanda maneviyatım bir başka olur. Bu çevreme yansıttığım bir şey asla değildir. İç dünyamda kendim ile hesaplaşmanın bir yoludur bu. İbadetin en hayırlısı gizli yapılandır ve bu gerçek anlamda anlamını bu yolla edinir. Dolayısı ile elimize megafon alıp yaptığımız ibadetleri kimseye ilan etmiyoruz.
Gün boyu nefsinize hakim olarak Allah Adına yaptığınız bir ibadetten bahse-
diyorum. Hal böyle iken etrafımızda sırf oruçlu olunduğu için takınılan asabi tavırlara ve davranışlara da bir türlü akıl erdirememişimdir yıllarca.
İnsanlarda bir asabiyet, bir davranış bozukluğu, bir dengesiz hareket, trafikte bir çılgınlık ki sormayın gitsin. Peki sebep ne?
Oruç.
Eee nerede kaldı ibadet? Nerede kaldı gizli yapılması gereken kulluk görevi? Oruç eziyet çekmek ve bunu da etrafa yansıtmak için emredilmemiş ki?
Tam aksine nefse hakim olmak ve bunu huzur içinde yapmak için emredilmiş. Oruç tutup etrafa zarar vermektense tutmayıp kendine zarar vermek hem insanlık hem din adına daha hayırlıdır.
Peki oruç tuttuğunu zannedenler böyle de hiç tutmayanlar farklı mı?
Uygarlık ve gelişmişlik toplumumuzda bir başka tezahür ediyor. Beraberinde bencilliği ve isyanı da getiriyor. Kural tanımazlık bir erdem oluyor. Aykırılık kişisel bir hak oluverip yüceleşiyor.
Dinimiz şüphesiz yapılması gerekenleri ve bunun kurallarını ortaya koymuştur. Yerine getirseniz de getirmeseniz de bunun bedeli Allah ile muhatabı arasındadır. Bir üçüncü şahsiyetin buna müdahale etmesi ve yorumda bulunması işin eğitim yanının dışında tabii ki doğru değildir.
Ben bu yaşıma kadar dinimizle ilgili olarak yerine getirmemiz gereken görevlerden herhangi birinin yapılmadığında bunun dışarıya bir marifet havasında reklam edildiğine tanık olmadım. Yani bir başka deyişle kimseden ben namaz kılmıyorum veya ben zekat vermiyorum, veya ben hacca gitmeyeceğim gibi iddialı cümleleri duymadım.
Fakat her ne hikmetse oruç tutmayanların tutmadıklarını açık bir şekilde beyan ettiklerine, bunu kahvede, berberde, kuaförde, işinde, okulunda, hiçbir geçerli sebep ortaya koymadan çevresindekilere yansıttıklarına bu yıl ki kadar şahit olmamıştık. Yani orucu yemek değil, tutmadığını bir övünç ve gururla deklare etmek hatta bunu bakın ben orucumu tutmuyorum, paşa paşa sakızımı da çiğniyorum, çayımı da içiyorum gibi bir isyan, bir meydan okuma havasında ilk kez yaşadık.
Alın size iki davranış biçimi.
Şimdi bu bayramı kim yaşayacak sizce?
Dini bayramın dokuz günlük tatil nimetinden kim yararlanacak?
Tabii ki reklam eden de, isyan eden de..
Bayramınızın hayırlara vesile olmasını dilerim.