Bizde bıktık canım kardeşim!

Trabzonspor’a seçimli genel kurul çağrısı ve tüzük başlıklı bir yazı yazdım. 
Bir çok yorum geldi.
Kimisi, “Bu yazının arkasında mısın?” dedi.
Bazısı, “Sen seçim istiyor musun? Emin misin?” diye ekledi..
Bazıları da, “Bunlar zaten Trabzonspor düşmanı. Her dönem kongre isterler” falan diye gevelerken, birilerine ağızlarındaki salyalarla yağcılık yapmaya çalışırken, sonuna da, “Tabi olsun tüzük gereği zaten. Ama Muharrem Usta tek başkan adayı olarak kongreye girsin” diyerek de aslında hem oraya hem buraya dansöz gibi kıvırarak kimseyi incitmeden herkese mavi boncuk dağıtma telaşıyla  çakallıklarını gösterdiler. 
Olsun..
Biz gerçeğin peşindeyiz.
Gerçeği lastik gibi evirip çevirmeye, kendi çıkarlarımıza göre monte etmeye çalışmıyoruz.
***
Şimdi bu yazıma bir takipçimden gelen yorum var.
Dikkatimi çekti.
Halisane endişesini yazmış. 
Onun kelimelerinden derdinin Trabzonspor olduğunu, kulübün mahkeme kapılarında kalmasından içinin yandığını anladım.
Cümlelerinden çile ve keder damlıyordu.
Sitemlerini anlıyorum da bu kulübü bu duruma getirenler biz değiliz biz doğru yolda ilerlemesi için uğraş veriyoruz.
Yani aslında onun da istediğini istiyoruz. 
Ahmet Yeniay adlı takipçimin yorumunu aynen paylaşıyorum;
“Sayın yazarım. Sizler ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bu insanlar anlamadı? Trabzonspor’a bu kadar zarar veren bir medya olmaz bu Bakırcı yine yola çıktı. Sayenizde ismi unutulmuştu reklama devam… Yok şurda yok burdan şu madde, bu madde.. Bu takım nasıl olacak bu borç nasıl ödenecek sizler yine TS üzerinden yazınızı yazın nasıl olsa alıştık mahkeme kapılarına birileri gaza bastı. Trabzon’da Bakırcı dilekçeleri yazmaya başladı sizde sayfanızdan yapmayın ne olur şu TS rahat bırakın seyirci bıktı usandı siz usanmadınız? Size göre Trabzonspor sorun olmuş olmamış sizler reklamınızı yapın biz ızdırap ne yapalım bu dava bitmez siz inanın bıktık bıktık.”
Şimdi Ahmet kardeşime cevap vereyim.
Bak sevgili Ahmet kardeşim..
Bak güzel kardeşim.
Yazımı ya tam okumamışsın..
Ya tam anlamamışsın.
Ya da konuyu üzerinden atlayarak geçmişsin.
Birincisi bizde senin gibi böyle olmasından şikayetçiyiz.
Bizde senin gibi böyle olmamasını istiyoruz.
Maalesef tüzük müzük dinlemeyen bazı camiamızdaki ileri gelenlerimiz yüzünden bu durumdayız.
Şu anda biz Aralık ayında seçimli genel kurul neden istiyoruz bak sana yeniden anlatayım..
Bu kambur Trabzonspor’un üzerinden atılmaz ise, sen bir Trabzonsporlu olarak bu çileleri yeniden yaşayabilirsin.
Biz şimdiden önlem alınsın diye uyarıyoruz.
Seçim yapılsın aman şu gelsin bu gelsin diye çırpınmıyoruz.
Bak mesela benim söylediklerimi yine de dikkate almıyorsan şu anda mevcut yönetimde olan Ali Rıze Egemen ile Ahmet Çubukçu’ya kongre öncesi niye, “Aralık’ta seçim var zaten” dediklerini sorabilirsin.
Onlara danışabilirsin.
Bizim derdimiz 6 ayda, 1 yılda bir seçim olsun değil.
Önceki yazımda da bahsettiğim gibi gömleğin düğmesi yanlış iliklendi.
Şu anda Trabzonspor’u sıktıkça sıkıyor.
Bulattıkça bunaltıyor.
***
Bu ilmiği önce sökün sonra yeniden doğru ilikleyin ve süreç tüzük ve hukuksal anlamda sağlam zemine oturduktan sonra Trabzonspor yoluna sağlıklıca devam etsin istiyoruz.
Böyle tali yoldan, bozuk patika yoldan gidiyor.
Kötü niyetli yada değil, bir gün çıkar birisi; hey siz ne yapıyorsunuz arkadaş… derse…
Hiç beklenmedik bir anda!
Ne yapacağız?
Bu seferde yazacakmısın, “Kardeşim siz nasıl gazetecisiniz. Bu yanlış işleri neden cesaretle yazıp uyarmadınız” diye..
***
Son olarak bak canım kardeşim;
Recep Bakırtaş dediğin adam, tam bir Trabzonsporludur.
Dibine kadar.
Ben kulüp başkanı olsam onu kulüpten dışarı çıkarmam.
Dev şirketlerin yıllarca denetimini yapan, onlara doğru yolu gösteren bu kadar deneyimli bir adamdan faydalanmak için çırpınırım.
O yok maddde yok bilmem ne diye serzenişte bulunduğun adam Sadri Şener’in bıraktığı genel kurulda bu madde ile ilgili genel kurulu uyardığında daha hangi başkanın kazandığı bile belli değildi. 
Kimsenin adamı değil senin anlayacağın..
Trabzonspor doğru yönetilsin istiyoruz.. 
Senin istediğin gibi…
Keyfi değil..
İşin özü canım kardeşim..
İnan bizde senin kadar bıktık.