Güzel güneşli bir nisan günüydü.
1992 yılında Trabzonspor, şimdi ki adı Ziraat Türkiye Kupası olan, o zamanki ismiyle Türkiye Kupası’nda; yarı final maçını cezası nedeniyle, Samsun 19 Mayıs Stadyumu’nda oynayacaktı.
O dönemde çalıştığım İnter Star TV’de bu maçı canlı yayınlıyorduk ve tüm yayın ekibi bir otobüs çalışanla oradaydık. İlerleyen yıllarda rahmetli olan müdürümüz Cemal Alkan, muhabirlerden Mustafa Öztoprak ve spikerlerden Orhan Şengürbüz’de oradaydı. Ben onlara Trabzon’dan gelip katılmıştım. Saha içi sunucusu Bülent Karpat idi. Ben de ona saha içinde yardım ediyor, maç öncesi ve sonrası kolundan tuttuğumu röportaja, kameranın önüne getiriyordum.
Trabzon’dan ve çevre illerden binlerce seyirci, heyecanla karayolundan Samsun’a hareket etti. Maç öncesi gelen bir trafik kazası haberinde, ölen bordo mavili taraftarlar nedeniyle karşılaşma çok gergin bir ortamda başladı.
Bordo mavililer karşılaşmayı 1-1’lik skorla götürürken ‘’Maç uzatmaya mı gidecek acaba?’’ diye düşünüldüğü anlarda dakikalar 87’yi gösterirken, ceza alanı dışından kullanılan serbest atışı Hami, bazuka gibi bir vuruşla Beşiktaş kalecisi Bako’nun üstünden filelere çakınca, rakibini 2-1 yenmiş ve finale yükselmişti.
Bu karşılaşmayı kendi araçlarıyla izlemeye gelen Trabzonsporlu taraftarlardan, altı kişilik bir grup, Samsun’un Çarşamba ilçesinde geçirdikleri bir trafik kazasında hayatlarını kaybetmişti. Bu haber maç öncesinde Trabzonspor’un kamp yaptığı “Büyük Samsun” oteline bomba gibi düşmüştü. Hayatlarını kaybeden altı taraftar: Neşat Akyazı, Kürşat Akyazı, İsmail Akyazı, Yusuf Sevgi, Hasan Sevgi ve Ziya Kara. Bu olay bir ilk olarak, Trabzonspor’un tarihine acı bir sayfa olarak geçti.
Ardından kupa finalinde; Trabzonspor ilk maçta yeşil beyazlılara Bursa’da 3-0 yenilmiş, ‘’kupa gitti’’ derken, Trabzon’daki rövanşta Avni Aker’de ki mahşeri kalabalık önünde kenetlenen futbolcular, bu maçı 5-1 kazanıp Türkiye şampiyonu olunca, hayatını kaybeden taraftarların ailelerinin yüreğindeki acıyı küçük bir nebze de olsa dindirmişti.
Maç sonrası; Bursaspor’un o günkü teknik direktörü sevgili Yılmaz Vural Hocam, o şokla ve birazda espriyle “Bir daha Trabzon’un üzerinden uçakla bile geçersem anamı s……..ler.“ demişti.
Bu ironi ile karışık kötü bir niyetle söylenmeyen sinkaflı cümleden! yıllar sonra Yılmaz Vural Hoca, Trabzonspor’un başına geçmiş; bana göre de çok başarılı bir dönem geçirmişti. Puan cetvelinde ikinci sırada iken, liderlik şansı ayağına geldiği hafta da, ta ki anlaşılmaz bir şekilde, o hafta içerdeki bir Zeytinburnu karşılaşması öncesi rahmetli Özkan Sümer biletini kesene kadar... Beklemediğimiz bir karardı, ne yalan söyleyeyim!
Üzülmüştüm.
*
Aslında üstte yazdığım kupa maçından önce, bordo mavili taraftarların ilk ölümlü trafik kazası, Merzifon'da olmuştu.
1989 - 1990 sezonunda ligin ikinci haftası ve ilk deplasmandı. Ankaragücü - Trabzonspor maçı sonrası dönüş yoluna geçen bir otobüs dolusu bordo mavili taraftar, gece Merzifon civarlarında yağmurlu ve kaygan zeminde ilerlerken, otobüs şoförünün uyuduğu iddiasıyla şarampole yuvarlanarak, dört takla atıp dere kenarında durmuştu. Burada da 25 taraftar yaralı olarak çevredeki hastanelere kaldırılırken, tedavileri günlerce sürmüştü. Bu kazada Sotka Mahallesi'nde iki delikanlı yaştaki taraftar; Hakan Kalaycı ve Muhammet Başkan hayatını kaybetmişti.
*
1994 yılı, kasım ayının ilk günüydü.
Kanal-D’de çalışıyordum. UEFA Kupası’nda Trabzonspor, burnu Kaf Dağı’ndaki İngilizlerin güçlü ve ünlü ekibi Aston Villa’yı 2.Turun ilk maçında Avni Aker’de K.Orhan’ın golüyle 1-0 yenmişti. Rövanşta;Birmingham’daki Villa Park Stadyumu’nda son dakikalarda yine K.Orhan’la 1-1’i yakalamış, uzatmalarda yediği golle sahadan 2-1 mağlup ayrılmasına rağmen 3. Tura çıkmıştı. Bu büyük bir başarıydı. ‘Televole’ programına kameraman arkadaşımla magazin yapmak için, bu maça sakat olduğundan takımla gidemeyen Orhan Çıkırıkçı’nın o zaman oturduğu 2 No’lu Beşirli’de ana yol üstündeki evinde seyretmiş, hem de kayıt yapıp röportaj yapmıştık an ve an! Orhan bir hafta önce oynanan A Milli Takımın maçında, İzlanda önünde ayağını kırmıştı. Ayağı alçılıydı, koltuk altında değnek ile yürüyordu...
Bu müthiş tur sevinciyle; Trabzon’da sabaha kadar süren kutlamalarda, Faroz Mahallesi’nin tanınmış simalarından ecza mümessili evli, bir çocuk babası 38 yaşındaki Turgay Demirkaya, galibiyet kutlamalarının ardından arkadaşları tarafından evine bırakılmıştı. Demirkaya, heyecanını yine yenememiş, evde duramamış, galibiyet kutlamalarına tekrar devam etmek için, Faroz’daki arkadaşlarının yanına yine geri dönmek için, tekrar evinden dışarı çıkarak gece yarısı geç saatlerde özel otosuyla, doğu yönünde beş dakika mesafede bulunan mahallesine, sahil yolundan hızla yol almaya başlamıştı. Faroz virajına girdikten sonra yolun sağındaki kamyonu geç fark edince, aracıyla kamyona arkadan hızla çarpıp, altına girmiş hayatını kaybetmişti.
*
1996 Yılında, mayıs ayının kasvetli bir günüydü.
Trabzon kenti, 12 yıllık bir aradan sonra ligde şampiyonluğa kilitlenmişti, stres ve heyecan doruktaydı. Kanal-6 televizyonunda çalışıyordum.
Şampiyonluk maçında Trabzonspor, tıklım tıklım olmuş H.Avni Aker’de, maç öncesi ortamı, Fenerbahçe otobüsüne yol güzergahında atılan bir taş nedeniyle geren başkan Ali Şen’in, Fenerbahçe takımına 2-1 yenilince, camiada büyük şok yaşanmıştı. Maça başı sarılı çıkıp ajitasyon yapan Fenerbahçe’nin Manisalı futbolcusu Aygün’ün de yer aldığı kafile, maç sonrası uçağa binmeden akşam yemeğini yemek için, KTÜ Sahil Tesisleri’ne gitmişti. Kanal 6 TV olarak peşlerindeydik. Burada bahçede birbirleriyle şakalaşırken, Fenerbahçe’nin eski takım kaptanlarından, o günlerde bir gazetede yazarlık yapan Müjdat oturduğu kaldırım kenarında tebessüm ederek, yanında oturan Aygün’e, eynen şu şekilde:’’Aç bakim lan ne var kafanda’’ diyince Aygün sargıyı gülerek ve sırıtarak açmıştı. İnanın alnında sadece minik bir çizik vardı. Hep beraber bunu nasıl yedirdik kamuoyuna diyip gülüşürken, ben olan biteni tam ayaklarının dibinde yanı başlarında izliyordum. Olan ve konuşulan her şeye anbean şahidim. O zafer sarhoşluğunda elinde Kanal 6 TV’nin(yıllar sonra kapandı) mikrofonu olan, benden bile haberleri yoktu.
Giresun’un Görele ilçesinde oturan koyu taraftar, çoluk çocuk sahibi Mehmet Dalman bu maçtan sonra eve dönünce bir not bırakıp, bahçesindeki ağaca kendini asarak intihar etmişti. Bu benim bildiğim Türk futbol tarihinde, takımı için intihar eden ilk taraftar olarak kayıtlara geçmişti.
Ardından Trabzon’un Hacıkasım ve Yenicuma Mahalleleri’nin kesiştiği yerde oturan Akçaabatlı 12 yaşındaki ortaokul öğrencisi Hüsnü Civelek de, bu şoku kaldıramayarak,
evinde eline geçirdiği bir tabancayla intihar ediyor ve genç yaşta geride acılar içerisinde insanlar bırakarak, yaşama veda ediyordu. Bu kaçan şampiyonluk; iki intiharla hafızalarda yara olarak kalmıştı.
Ayrıca en acı olaylardan biri de, 19 Mayıs 1996 günü yaşandı, Nasıl mı? Trabzonspor kendi evinde o unutulmaz günde küme düşmüş durumdaki Vanspor takımına 1-0 yenilince avucundaki şampiyonluk bir anda suya değil okyanusa düşmüştü. Sonraki haftalarda 3-0'lık Vanspor galibiyetiyle şampiyonluğu garantileyen ve İstanbul’da cadde ve sokaklarda bunu çılgınca kutlayan Fenerbahçe taraftarlarının küçük bir grubu tarafından, önce tartışmayla başlayan ve ardından sıkılan kurşunla vurulan, sonra üzerinden bilerek ya da bilmeyerek araba ile geçilerek öldürülen, Trabzonspor taraftarı Mümin Aydın, üstelik henüz 16 yaşındaydı. Kim olursa olsun, hangi takımın taraftarı olursa olsun değer miydi? Ana baba kuzusu bir gencin hayatı, sahanın dışında kazanılmış bir şampiyonluğa!
*
1997 Yılının Nisan ayıydı.
Türkiye kupası finalinin ilk ayağında Trabzonspor Avni Aker’de Kocaelispor ile 1-1 berabere kalmış, kupanın finalinde İzmit İsmet Paşa Stadyumu’nda 1-0 yenilerek, Türkiye Kupasını finalde kaybetmişti.
Bu maça Trabzon’dan giden Trabzonsporlu taraftarlardan bir grup, kiraladıkları minibüsle yine Trabzon’a dönerken, Ankara Kızılcahamam'da geçirdikleri trafik kazasında, yaralıların haricinde 5 kişi, Alaaddin Aygün, Gökmen Karakullukçu, Bülent Dönmez, Kemal Yılmaz ve Faruk Genç de, taraftarı oldukları takım için hayatlarını kaybetmişti.
NTV Trabzon Bölge Bürosu’nda görevliydim. Vefat edenlerin Trabzon İskenderpaşa Camisi’nde yapılan kalabalık cenaze törenine takımı adına katılan takım kaptan Ogün Temizkanoğlu, hayatlarını kaybedenlerin yanı sıra, kupanın da alınamamasının verdiği üzüntü, birikim ve hırs birleşince, bir grup taraftar tarafından cami avlusunun ana girişindeki birkaç basamaklı merdiven üstünde istenmeyecek bir şekilde tartaklanmış, o kalabalıkta cami avlusuna giren merdivenlerde saçları çekilmiş ve yumruklanmıştı. Olmaması gereken bu saldırı maalesef utanç vericiydi. Çünkü gidenleri geri getirmeyecekti. Bütün bu olanlara, caminin kapısında bir asrı geçen yaşıyla dikili duran koca ağaç Doğu Çınar'ı da, yapraklarından damlayan yaşlarla şahit olmuştu.
*
…Ve yıl 2009, günlerden 21 Aralık.
Sezonun ilk yarısının son maçında, Trabzonspor kendi evinde Fenerbahçe’ye 1-0 yenilmişti. Yenseydi lider ile arasında 6 puan kalacaktı. Mağlup olunca lider olan Fenerbahçe ile arasında 12 puanlık fark oldu.
Kuzey RD-TV A.Ş.’nin Genel Müdürü idim. Ayrıca TV’de ’Karambol’ diye canlı bir program yapıyordum. Star Gazetesi’nde köşe yazarıydım ve Kanal-24’e, Trabzon’da canlı telefon bağlantıları gerçekleştiriyordum. Ankara’dan gelen ikisi ODTÜ öğrencisi, 3 bordo- mavili taraftar ve aynı araç içerisinde bulunan misafirleri bir Fenerbahçeli taraftar, dönüş yolunda kendi otomobilleriyle Samsun’un Tekkeköy ilçesi, Kerim Bey Mevkiinde sabaha karşı kötü bir kaza geçirdiler.
Tablo, hüzünlüydü. Trabzon’a yine kara bulutlar çöktü. Genç yaşta Bünyamin Kahriman yönetimindeki 06 plakalı otomobil, yol kenarında park halindeki 55 plakalı bir tırın dorsesine, direksiyon hakimiyetini kaybederek arkadan çarpmış, kazada sürücü Bünyamin Kahriman, Serhat Kırkayak, Mesut Keleş ve Fenerbahçe taraftarı yakın dostları, aynı zamanda misafirleri olan Ahmet Muhammed Demirel, olay yerinde can vermişlerdi. Kadere bakın ki; Trabzonspor ve Fenerbahçe formalı arkadaşlar aynı arabada hayatlarını kaybetmişlerdi. Tribünlerde birbirlerine her iki takımın taraftarları hakaret ederken, aynı araçta birlikte yolculuk eden her iki takımın taraftarlığını paylaşan arkadaşlar, birlikte can vererek, belki de tribünlere anlamlı bir Fair Play mesajı yollamışlardı.
*
Bitmedi. 2012 yılının sevimsiz, nefretlik bir ocak ayı;
İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Trabzonspor maçını izlemek için Kocaeli'den İstanbul yönüne doğru yola çıkan dört bordo mavili taraftarın içinde bulunduğu otomobil, Kocaeli Derince'de kaza yaptı. Kazada ikisi kardeş, 4 Trabzonspor taraftarı, yaşamını yitirdi. Kocaeli'de oturan Murat Akçelik'in, İzzet Baysal Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi olan kardeşi Tuğba Akçelik (28) ve arkadaşları Mehmet Erdoğan (23) ile Zeynep Mehmetoğlu (23) 41 KF plakalı otomobil ile İstanbul'a doğru yola çıktı. Derince yönüne ilerleyen otomobil, Seka Büyük Tüneli'nde sürücü Murat Akçelik'in direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu refüje çarpınca 4 kişi olay yerinde hayatını kaybetti. Bu gençlerde Trabzonspor’un o gün deplasman da 2-0 galip geldiğini göremedi, duyamadı.
*
Yine bitmedi. 2013 yılının sıcak bir mayıs günü;
Ankara'da Fenerbahçe ile oynanan ve 1-0 kaybedilen Ziraat Türkiye Kupası final maçından üzgün dönerken, Trabzonsporlu taraftarları taşıyan özel araç, Karadeniz Sahil Yolu’nun Giresun’un Görele ilçesi Soğuksu Mahallesi mevkiinde, Giresun istikametine seyir halindeki 54 KR plakalı TIR ile Trabzonsporlu taraftarların bulunduğu, 61 FC plakalı panelvan tipi araç ve 61 NF plakalı otomobilin karıştığı zincirleme kazada hurdaya dönen 61 FC plakalı araçta bulunan ve yaşları 23-25 arasında olduğu kaydedilen Eyüp Vanlıoğlu, Şerafettin Vanlıoğlu ve Sefer Hasan Köse adlı genç taraftarlar, olay yerinde formaları üstlerinde hayatını kaybetmiş, diğerleri yaralı kurtulmuştu.
*
Sadece akılda kalan kalp krizi vakalarından; 2011 yılı Nisan ayında, benimde basın tribününde olduğum, adeta şampiyonluk maçı sayılan deplasmandaki Eskişehirspor-Trabzonspor karşılaşmasında, bordo mavililerin iki net golünü vermeyen Bülent Yıldırım denilen zat! halen daha şaibeliğini net bir şekilde korurken, karşılaşmayı 0-0 bitirmiş, maçı ekrandan evinde izleyen, Trabzon Gençlik Spor il Müdürlüğü eski çalışanlarından, İznik ilçe Gençlik ve Spor Müdürü 61 yaşındaki Mustafa Çelik, maç bitimiyle evinde bitik bir vaziyet ve ses tonuyla, eşine ‘’Hanım, bizi yine şampiyon yapmayacaklar’’ diyerek, ardından geçirdiği kalp kriziyle yere yığılmış ve hayata veda etmişti.
Mayıs 1996’da; Trabzonspor, Fenerbahçe’ye Avni Aker’de 2-1 yenilerek şampiyonluğunu, stadyum dışında atılan bir taş parçasından koparılan yaygara sebebiyle kaybedince, kentin üzerine hüzün ve karamsarlı çökmüş, maç bitiminde Ali Küçük adlı taraftar kalp kriziyle takımına veda etmişti.
Aralık 2012’de; Trabzon’un Boztepe Mahallesi'ndeki evinde, ailesiyle Lille-Trabzonspor maçını izleyen ve çok heyecanlanan karşılıklı oynadığımız eski futbolcu Ahmet Can Satılmış (57), en yakın hastaneye kaldırılmış, burada yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı. Ahmet Can 1980’li yıllarda Trabzon Süper Amatör Küme’nin en iyi birkaç santraforundan biri olarak Necmiati takımında yıllarca forma giymişti.
En son daha bu sezondan; 2022 soğuk bir şubat günü, Medıcal Park’ta tribünler tıklım tıklım… Trabzonspor, Konyaspor önünde mutlak galibiyet için saldırırken, heyecandan tribünde kalp krizi geçiren 3 çocuk babası 45 yaşındaki Araklılı Eyüp Yusuf, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamış ve bu çok önemli 2-1 takımının galibiyetiyle biten sonucu öğrenememişti.
Bu karşılaşmadan birkaç hafta sonra, içinde bulunduğumuz yılın Ramazan ayı içerisinde yine Medıcal Park’ta oynanan ve 1-1 sonuçlanan Trabzonspor- Fatih Karagümrük maçını Almanya’da ki evinde seyreden Trabzon Çarşıbaşılı olan Sultan Çilingir, maçın bitiş düdüğüyle kalp krizi geçirerek hayatına veda eden taraftarlar arasına girdi. Cenaze namazı önce Almanya’da kıldırıldıktan sonra Türkiye’ye getirilmişti.
Peki bitti mi? tabii ki bitmedi...
Bunlar sadece bu teknoloji döneminde bilinenler, duyulanlar. Bir de internet dünyası başlamadan önce, kayıt altına alınamayanlar var. Kamuoyuna ve basına yansımayanlar, bordo mavili kulübün ve sizin bilmediğiniz, benim hatırladığım Trabzon ve ülke içerisinde değişik yıllarda, yaklaşık 25 civarında taraftar da, ekran başında veya maç sonrası aşırı stresten kalp krizi ve beyin kanaması geçirmiş, kimi aynı gün vefat etmiş, kimi de birkaç gün yattığı yoğun bakımdan sonra hayatını kaybetmişti.
*
Bu kulübe ömrünü harcayan şampiyon teknik adamlardan Özkan Sümer, evrensel müziğiyle çalınan şampiyonluğu o dönemde göremeyen Kazım Koyuncu, Maçkalı Eren Bülbül’de hafızalarda her zaman yer alan ve alacak olanlardan… Ama son olarak bordo mavili formayla gömülmek istenen ve öyle defnedilen şehit delikanlıdan size bahsetmeden geçersem, bu yazı eksik ve öksüz kalır diye düşünüyorum;
2018 yılı mart ayı, TSK’nın Afrin’de ‘’Zeytin Dalı Harekatı’’ şehitlerden biri Trabzon ile akrabalık bağlantısı bile olmayan P.Üsteğmen Oğuz Kaan usta. Babası Canpolat Usta’da Malatya’da görev yaptığı dönemde; o dönem küçük çocuğu Oğuz Kaan ile Trabzonspor kafilesinin olduğu otele gitmişler. Gelin gerisini kendisinden dinleyelim: "Oğlum Oğuz Kaan, fanatik bir Trabzonspor taraftarıydı. Bir gün bana:’Baba, Trabzonspor Kayısı Otel’e geldi' dedi. Bir Trabzonspor bayrağımız vardı; '’Gidip onu imzalattıralım'’ dedi. Dedim ki; oğul bizi almazlar oraya, böyle bir takım Malatya'ya da gelse otelde sıkıntı yaşarız. ‘Hayır baba gideceğiz' dedi. Çok kararlıydı. O gün otele gittik. Otelin lobisinde futbolculara imza attıranlar var. Oraya Kral Hami! geldi. 'Hami abi, Hami Abi!' dedi. Hami Bey orada Oğuz'un flamasını imzaladı. Hami Bey'e dedim ki; Hamicim, ben Fenerbahçeliyim, oğlan Trabzonsporlu ne yapacağız? Çok alçak gönüllü ve beyefendi bir insan Hami. Oğuz Kaan Usta'ya sarıldı. Oğuz orada flamaları imzalattırırken ben de lobide kenarda oturdum. O arada yanımda polisler vardı onlarla sohbet ediyorum. Yanımızda da kulüp görevlilerinden Caner Çuvalcıoğlu Beyefendi varmış. Polislerle, subay olmam sebebiyle onlarla sohbet ederken dedim ki; Ben Fenerbahçeliyim, oğlum Trabzonsporlu. Nasıl olacak bu dedim falan, filan. Böyle sohbet ediyorum. O arada Caner Çuvalcıoğlu beyefendi, hiç unutmuyorum 14 numara Gökhan Kolomaç’ın formasıydı. Bir forma getirdi içinde bir şeyler daha vardı şimdi hatırlayamıyorum. Oğuz'a getirdi biraz da espriyle dedi ki, 'Oğlum babana söyle. Fenerbahçe hiç hayatında bir çocuğa böyle bir şey hediye etmiş mi.' Orada gülüştük. Oğlum büyüyüp subay olup şehit olduktan sonra Caner beyefendiye yine ulaştım. Caner beyefendiden Allah razı olsun. Bize bir forma gönderdi ve o formayı biz şehidin tabutunun üzerine koymayı düşünürken, eşim 'Hayır, o naaşı ile birlikte kabrin içinde olacak.' Şu anda Oğuz Kaan Usta'nın kabrinin içinde ve üzerinde Trabzonspor forması ile ebedi uykusunda yatıyor. "
*
Kısacası, üstte adı geçen bordo mavili taraftarlar; bu yolculuklar boyunca üstlerinden çıkarmadıkları bordo-mavili formalarla can verirken, akan kan formalarına bulaşmıştı. Ayrıca; tribünde, ekran başında maç izlerken aşırı stresten kalp krizlerinden ya da beyin kanamasından stadyumlarda, evinde, herhangi bir yerde ya da getirildiği hastanede yaşamını yitirmişlerdi. Son yarım asırda sadece bu nedenle kayıtlara geçen Trabzonspor taraftarıydı bunlar, takımları için bu yollarda hayatlarını kaybederlerken, formaları üstlerinde idi.
Anlayacağınız, bu takım ve kulüp uğruna çalışıp emek verip alın teri akıtıp, çeşitli nedenlerle vefat edenler ve maç yollarında hayatlarını kaybedenler, intihar edenler, maç izlerken ya da maç sonunda değişik yer ve mekanlar da kalp krizi, beyin kanaması geçirip yaşamlarını yitirenler; belki bu sezon sonu yaşanılan şampiyonluk sizleri geri getirmeyecektir ama belki ailelerinizin boğazına düğümlenip kalan kederi atacak, birazcık da olsa belki nefes almalarını sağlayacaktır.
…Ve sizler: bu yolda formalarıyla ölen taraftarlar, artık mezarlarınızda rahat uyuyabilirsiniz. Bilin ki; gönül verdiğiniz takımınız, resmi olarak 38 yıl, gayri resmi olarak 11 yıl sonra şampiyon oldu. Trabzonspor ve Trabzonsporlular;2.Lig dahil, 9.Şampiyonluk kupasını teslim alıp, havaya kaldırmış ve yüksek sesle haykırmışlardır: ‘’Şampiyon Trabzonspor’’
Akyazı’da boş olduğu gecelerde bile, karanlık tribünlerden derinlerde gelen toplu tezahürat seslerini, sanki halen daha duyar gibiyim ‘’ Biz dar sokaklarında, dinmeyen yağmurunda, kendimizi bulduk rengine tutulduk. Aşık olduk biz sana, günleri tükettik. Ömrümüzü verdik, bordo mavi uğruna…’’
Not: Trabzon kenti; yetkili isimler tarafından, her zaman söz verilen hafif raylı sistemin, yıllardır hayata geçirilmesini bekliyor.