Bad-el Harab-ül Basra
Anlamı şu “ Basra harap olduktan sonra………
Sonrasını siz devam edin…
Bunu niye yazdım, biliyor musunuz?
Aşağıda anlatacağım nasıl mahçup olduğumu ?
Bizim yetkililerimiz,Bakanı, Valisi ,Kaymakamı ,Belediye başkanı, Zabıtası, falanı, filanı Turizm diyorlar ya…
O zaman korkun işte…
Bunlar her turizm dediklerinde, ortaya mutlaka bir garabet çıkmıştır.
Turizm dediler:
1500 yıllık Ayasofya Kilisesini camiye çevirdiler
Turizm dediler :
Sümela Manastırı 3 yıl daha kapalı.
Bir daha turizm desinler, gözde turizm mekanımız Uzungöl’den bu kez tamamıyla umudunuzu kesin.
Eğer turizm demeyi sürdürürlerse anlayın ki ,“Mahvolma sırası, ya Seragölü ,ya Çakırgöl veya Atatürk Köşkündedir..
Yeteneksiz olmak insanlık suçu değildir…
Son 14 yılda bu ülkede terfi-i temayüz ilim irfan ile olmuyor maalesef.
"Turizm hassas bir konudur"…
Ben yaşadığım bir olayı anlatayım da, arkadaşlarıma nasıl mahcup olduğumu, sizle paylaşayım da, belki yetkililer okurda, ilgilenirler.
İlgilenmezlerse de napalım ,canları sağ olsun.
Gerçi ben bu kentin son 15 yıldır sahipsiz olduğunu biliyorum da ... Belki diyorum, acaba diyorum, bir umut diyorum yine de.
Bakın :
Sn Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bir daha Davos’a Gitmem” demişti ya.
Benimki de böyle bir şey.
Bende, bir daha Boztepe’deki aile çay bahçesine gitmem.
Bir daha ne kendim giderim, ne arkadaşlarımı getiririm, bana soranlara da sakın oraya gitmeyin derim.
Olay şu:
İstanbul’dan bir gazeteci arkadaşımızı Atakan Kadıoğlu ve ben Trabzon’a davet ettik
Oda bizi kırmadı eşi ve iki küçük yeğeni ile birlikte Trabzon’a geldi.
Misafirimizle konuşurken “Abi Boztepe’ye gidelim orayı da bir görelim” dedi
Hay hay dedik yola çıktık.
Boztepe’ye geldik. Pazar günü, haliyle bayağı kalabalık, zaten zar zor bir masa bulduk oturduk.
Masa dediysek, sanki 10 yıl yanından bir Allah'ın kulu geçmemiş. Üzerinde kuş pisliği dahil, her şey mevcut.
Rica ettik, çalışanlar masayı sildiler. Ancak masayı sildikleri bezi tarif edersem, mideniz kalkabilir.
Neyse oturduk.
3 yetişkin iki küçük
3 kişilik semaver istedik,
Ancak meslektaşımızın eşi “ Çocuklar çay istemedi ama ,belki bizi görüp canları çeker isterler” deyince
“Bize 3 kişilik semaver ,ancak yanında 5 bardak verin” dedik
Tokat gibi cevap geldi,
“Veremeyiz”
Bir anda aparkart yemiş boksör gibi oldum. Allahtan kendimi çabuk toparladım,
Neden veremezsiniz ? diye sorma cüretinde bulundum.
Cevapta bir hayli ilgimi çekti…
“Bardak başı para alıyoruz, ondan veremeyiz”
Bardak başı ücret, turizmin konjekteröl yeni fiyat uygulaması olabilir ,biz de cehaletimizi gizlemek için, mecburen sustuk(!)
Sonunda dayak yemekte var çünkü.
Tamam neyse dedik, bu kez 5 kişilik semaver istedik.
Bu kez garson tepemizden ayrılmıyor “
Hayrola dedik
"Abi parasını peşin alıyoruz”
Kaç lira ? dedim
“30 TL” dedi..
Bir anda kendimi Boztepe değil de ,sanki Dubai’de ki dünyanın en lüks oteli Burj Al Arapta çay içmeye geldim zannettim.
Müessese böyle kural koymuşsa değiştirecek halimiz yok ya..
Ben çarpıklığı anlattım…
Mikrofonu eline alıp karşısında 3 beş kişinin durduğunu gördüğünde “Turizm diyenler bu duruma ne der merak ediyorum?
Sn O.F Gümrükçoğlu ne der?
Sn bakan Süleyman Soylu ne der?
Sn vali Yücel Yavuz ne der ?
Ve en çok ta Trabzon BŞ Belediyesi Zabıta müdürünü merak ediyorum?
Onun dışında Turizm’de fiyat denetimlerini, böyle çarpık uygulamaları denetleyenleri de merak etmiyor değilim
Hadi bir şey deyinde turizme sahip çıkalım(!)
Asıl merak ettiğim ise misafirimiz gazeteci meslektaşımızın İstanbul’da Trabzon’a gezmeye gelecek arkadaşlarına ne diyeceği
Çayın en yüksek fiyatla taşındığı ilk ve tek yerdir Boztepe .
Turizm budur işteee…
***
Ha birde elimizde kalan turizm merkezlerinden Boztepe’de orda araçların çekildiği CEP diye tabir edilen iki ayrı yeri nasıl işportacı ya çevirdiğinizi de anlatın
İhaleyi ne zaman yaptınız
İnandırıcı bir açıklama yapmazsanız ,orada araç çekilen CEP'lerden birine de ben ÇÖKECEĞİM…