Her bireyin ailesinde çevresinde işinde cemiyette yerini belli eden en önemli kriterlerden biri kullandığı anlatımı, ifade etme tarzı, biçimidir üslup.
Düzgün üslup; nezaket, zerafet, incelik, hoşgörü, saygı, sevgi, ahlâk içerir.
Kötü üslup; kişinin kendini, çevresini, cemiyeti sorunlara iter. Sevimsiz, itici, kırıcı, ayrıştırıcı, ötekileştirici özellikler taşır.
Kişi her mecrada iyi bir yer edinmek istiyorsa; saygınlık, itibar, statü kazanmak istiyorsa üslubunu öncelemelidir.
Bireylerin kullandığı üslubu ve dili genleri ile gelecek nesillere köprü oluşturur. Yaşadığı çevrenin kültürüne sirayet eder.
Üslup, aynı zamanda hem kişinin hem toplumunun seviyesini belirler. O sebeple kullanılan üsluba azami dikkat göstermek gerekir.
Bu açıdan bakıldığında son dönemin en önemli sorunlarından biri insanların kullandığı kötü üsluptur.
Öyle ki; bu ifade etme biçimi kardeşi kardeşe, arkadaşı arkadaşa velhasıl insanları birbirine düşman eder hale geldi. Birbirini kızdıran, kırıp döken, nefret ettirir oldu.
Toplum böyle değildi. Niye bu hale geldi ?
En önemli etken siyasi rekabetin fanatizme dönüşmesi. Bir başka etken medeniyetten önce ekonomik gücün elde edilmesi. Eğitimsizlik ve cahelet. İkbal ve menfaatleri için her yolu deneyen zihniyet. Ahlâkî çöküntü...Daha bir çok sebep...
Bu bağlamda bireysel ve toplumsal yapıya bakıldığında maalesef kullanılan üslup; her gün biraz daha gerileyerek zaafiyete uğruyor. Bir davranış, ahlâk, lisan biçimi oluyor ve toplumun her katmanını esir alıyor.
Kullanılan bu tarz günden güne kurt gibi ruhları, vicdanları, asaleti, nezaketi, zerafeti, sevgiyi, saygıyı kemiriyor cemiyet hayatını yerle yeksan ediyor.
Toplumun birlik ve beraberliğini bozuyor, ayrışmalara, bölünmelere, kamplaşmalara, kin ve nefrete kapı açıyor. Şucu bucu gibi ayrımcı üslup insanları birbirine düşman ediyor.
Özellikle siyaset kurumunun kullandığı dil toplumun bu hale gelmesinde temel etken. Kendi İkbal ve menfaatleri babında çevresini konsolide etmek ve gücünü devam ettirmek için kullanılan bu tarz yukarıda bahsedilen olumsuzlukların oluşumunda en önemli neden.
Siyaset, ekonomi, çıkarlar, mevki, makam, statü elde etmek veya onu korumak, rakibini alt etmek için hoyratça çekinmeden çirkin bir üslup kullanılıyor.
Çıkarlar ve hırslar için kullanılan dil ve tarz, freni patlamış araç gibi nereye çarpacağı belli olmayan hale geldi. Hakaret, aşağılama, rencide etme, galiz küfürler, açıktan rahatça kullanılır hale geldi.
Bu söylemler bir tarafı sıkılaştırıp bütünleştirirken karşısında olanı düşman hale getiriyor, kardeşlik duygusunu yerle bir ediyor. anlayış cemiyete egemen oluyor.
Kullanılan zehirli dil, topluma kin ve nefret tohumları ekiyor, toplumu ayrıştırılıyor. Kamplaşan taraflar kullandıklar kötü ve saldırgan ifalerle birbirini taciz ediyor toplumun temelini dinamitliyor.
Kendi çıkarları için düşman yaratmaya dönük bu üslup toplumda derinleşen fay hatları oluşturuyor. Maalesef belirli kesimler bu fay hatlarını tetikleyerek büyük sarsıntılara, tahribatlara neticede toplumsal yıkımlara, travmalara zemin hazırlıyor.
Korkarım ki; bu tarz zaman içinde tamiri mümkün olmayan ayrılıklar, bölünmeler, parçalanmışlıklar ortaya çıkaracaktır. O nedenle bu zehirli, seviyesiz, ahlâka uymayan lisan ve üsluptan sıyrılmak cemiyet hayatının yararına olacaktır.
Sevgiden, savgıdan, nezaketten, incelikten, zerafetten, alçak gönüllükten, hoşgörüden, vicdandan uzak bu edep ahlâk dışı üslup birilerinin ekmeğine yağ sürerken; altta kraldan fazla kralcı geçinen zavallı insanların birbirlerine kötülük etmesine, birbirinden uzaklaşmasına, birlik ve beraberlik duygusunun zedelenmesine, kardeşlik ruhunu darumar etmesine neden oluyor.
Yani farkında olmadan kendi kendimize ediyoruz. Toplum olarak bun oyunu görmekte ve anlamlandırmada zorlanıyoruz.
Hâlbuki; biz aynı kandanız, kardeşiz, arkadaşız, dostuz, komşuyuz, ortağız, aynı topraktanız... Birbirine ihtiyacımız var. Her durumda beraber ağlayacağız, beraber güleceğiz. Acıda, üzüntüde, kederde, yeise düştüğümüzde birbirimizi arayacağız. Düğünümüzü, nişanımızı beraber yapacağız. Hastamıza, cenazemize birlikte koşup yardımcı olacağız. Yani biz her durumda her zaman hep aynı yerde olacağız. Biz hep var olacağız.
Ama sizleri ayrıştıranlar, kamplaştıranlar, birbirine düşman edenler bugün var, yarın olmayacaklar.
Sizler birbirinin yüzüne bakacaksınız. Kahvede oturup çay yudumlayacaksınız. Parklarda, bahçelerde oturup sohbetler edeceksiniz. Ama size bunları yapanlar ortalıkta olmayacak belkide başkaları olacak. Sonuçta sizler yaptığınızla kalacaksınız. Birbirini kırıp dökmeye gerek var mı? Tabi ki yok !
Öyleyse şu iki günlük dünyada paylaşamayacağımız ne var?
Birbirinin yüzüne bakacak pay bırakalım. Birbirinizden sevginizi, saygınızı, hoşgörüyü, nezaketi, inceliği eksik etmeyelim.
Siyaset, para, şan, şöhret, mevki, makam statü var diye birbirini kırıp dökmeyelim.Hepsi gelip geçici.
Birileri var diye bir anlık öfke ve kızgınlık ile birbirini incitmeyelim.
Birbirinin yaşamına, görüşüne, farkliliklarına saygı gösterelim.
Zehirli dil yerine sevgi dilini, üslubunu kullanalım. Kardeş olmanın gereği olan üslubu kullanalım.
Bizi bizden çok seven olmaz. Sizi seviyorum deyip bu ateşin içine atan üsluptan lütfen kaçınalım.
Sonuçta; ahlâk üzere, sevgi - saygı temelinde, incelik taşıyan, birleştirici bir üsluptan vazgeçmeyelim.
Evde, sokakta, çevrede, sosyal medyada birbirini üzen ifadeler paylaşımlardan uzak duralım.
Unutmayınız ki; bizler birbirinin kardeşiyiz, düşmanı değiliz. Her nerede olursa olsun birbirini gördüğümüzde utanacak, yüz kızartacak, birbirinden kaçacak, yüz çevirecek, küskün olacak bir üslup inşa etmeyelim. İleride tamiri mümkün olmayan kalıcı yaralar, izler, kırgınlıkar, derin fay hatları ve yıkımlar bırakmayalım. Bizlere kötü örnek olan üslup ve lisandan uzak durmak dileğiyle....
Sagyı, sevgi ve muhabbetle kalın.