Trabzon bürokrasisinde son yıllarda sessiz ve derin bir rüzgar esiyor.
Yol yapılacak orada, okul yapılacak orada, yurt yapılacak orada...
Mesela; geldiği ilk günden itibaren Akyazı Stadı'nın inşaatını bizzat gözlemledi, açılışına kadar sürecin her adımını takip etti.
Toplumsal olayları en yakından izliyor, toplum Cumhurbaşkanına ''Doğalgaz gelmedi'' diye sitem edince hemen ve herkesten önce gidip AKSA'yı ziyaret ederek bilgi alıyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu bir kenara bırakırsak, Trabzon Valisi Yücel Yavuz 4'ü iktidar partisine mensup tüm Milletvekillerinden daha aktif çalışıyor.
Biz de kendisini Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nin geçtiğimiz yıl düzenlediği ''Başarılı Gazeteciler'' ödül töreninde izleme, dinleme ve anlama fırsatı bulmuştuk.
Takdim edeceği ödül öncesi ağır ağır kürsüye çıkmış, kısa bir teşekkür konuşma yaptıktan sonra bir bürokrattan beklenmeyecek samimiyetle ''TRT'de Payitaht dizisi var. Çok güzel, ben her hafta beğenerek izliyorum. Hepimiz izlemeliyiz'' diyerek noktalamıştı.
***
Vali Yavuz, geçtiğimiz gün düzenlenen Büyük Kudüs Yürüyüşü'nde yine kürsüye çıkıp, ''Milli Eğitim Müdürümüz de burada, kendisine talimat verdim. ''Kudüs nedir?'', ''Kudüs deyince akla ne geliyor?'' gibi konuları öğretmek gerekiyor. Çünkü, Kudüs bütün dinlerin çıkış noktası, ortak paydasıdır. Olmazsa olmazlarımızıdır. En iyisini öğrenmek zorundayız.'' deyince aklıma o günkü konuşması geldi.
Evet, Kudüs'ü öğretelim sayın Valim...
Biz Müslümanlar için neden önemli? Yahudiler için neden bu kadar kıymetli? Hıristiyanlar neden bu kadar üzerinde duruyor...
Hepsini öğretelim!
Tüm semavi dinlerin başkenti, kutsalların başşehri, İslam'ın kıblesi Kudüs'ü neden siyasetin üstünde tutmamız gerektiğini öğretelim.
Baktığımız yere göre Kudüs'ün savaşın da huzur ve barışın da merkezi olabileceğini öğretelim.
Ama; ''Payitaht'' dizisinin konu edindiği II. Abdulhamid'in, Kudüs ve bugünkü İsrail için önemini de öğretelim Sayın Valim.
Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu ve Doç. Dr. Sezai Balcı'nın, Başbakanlık Osmanlı Arşivlerini tarayarak hazırladıkları ''Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu'' kitabıyla o döneme ışık tutuyor...
Kırım Savaşı'nın öncesi ve sonrasında Osmanlı Devleti'nin bu aileden aldığı borçları, II. Abdulhamid döneminde de borçlanmanın katlanarak devam etmesinin sonuçlarını öğretelim.
Filistin'de toprak satışının II. Abdulhamid döneminde başladığını, kolonileşmeye kimin engel olamadığını, saraylarda nişan ve madalyalarla ağırlanan Rothscildlerin o yıllarda satın aldığı yüz binlerce dönüm arazinin bugünkü İsrail topraklarının temelini oluşturduğunu da öğretelim.
Her yıl ''Yabancılara konut satışı şu kadar oldu'', ''Yabancılara arazi satışı bu kadar oldu'' diye övünüyoruz.
Toprak satmanın ne anlama geldiğini, aynı hatayı tekrar yapmamayı öğretelim.
''Hz. Muhammed'in ve kutsal değerlerin hürmetine İslam'ın mukaddes topraklarının Yahudilerin ve Hıristiyanların nüfuzuna girmesine engel olacağız. Ordumuzun buna gücü yeter. Filistin'e el sürülemez!'' , ''Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.'' diyen Mustafa Kemal Atatürk'e bugün edilen hakaretleri, amacını ve merkezini de öğretelim Sayın Valim.
Tarihi değerlerimize düşman olmadan, tarihimizi en yalın haliyle öğretelim!
Öyle sadece Milli Eğitim'de falan da değil...
Hayatın her alanında, her yerinde öğretelim!