Türkiye"nin siyasal tarihine bakıldığında, siyasal başarıların ardında değişim gerçeğini görmekteyiz.
Yaygın kanı, Türk halkının statükoyu korumaya yönelik olduğu yönündedir. Bu inanışın doğru olmadığı siyasal süreçte ortaya çıkan sonuçlarla kolayca anlaşılabilmektedir.
CHP"nin tek parti iktidarının neredeyse kadrolu partililerden olan yapısı yanında, Menderes"in partisini sıradan insanlara teslim etmesiyle siyasal başarıyı yakalamasında olduğu gibi.
Yine, aynı örneği Demirel"de görmek mümkün. Öyle olmamasına rağmen, köylü çoban sülü propagandasıyla partisini sıradan insanlara ve yeni isimlere teslim ederek yakaladığı iktidar.
Bir başka örnek Ecevit; işçi emekçi, hakça bölüşüm gibi sosyal değerleri öne çıkararak ki Türk siyasetinde yeni yüzlerle değişimi, fiilen en çok uygulayan kişidir- CHP"de tarihinin en önemli değişimlerine imza atmıştır.
Bu uygulamanın başarısını ilk, kuruluş itibarı ile Özal"ın ANAP"ında daha sonra AKP"de görmek mümkün.
Bütün bu örneklerden anlaşılacağı üzere, seçmen bir atımlık barutu olup, bunu kullanarak siyaseten bir noktaya gelen insanların, bu noktada kadrolu ve kalıcı olmasını istemiyor. Seçmen değişim istiyor. Yeni bir şeyle söyleyebilecek yüzler istiyor. Hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığını bilerek siyasetçiye değil, siyasal tezlere örnek veriyor.
Değişimi her alanda yapabilen partileri ise, hemen iktidara taşıyabiliyor. Statükoyu devam ettirme iddiasında ve ısrarında olan partileri ise, ya tarih sahnesine ya da barajın altına yolluyor.
Türkiye"nin bu siyasal gerçeği, CHP"nin başına ciddi sıkıntılar açabilecek gibi görünüyor. CHP dışındaki bütün siyasal partiler, 70"li hatta neredeyse 80"li kuşaklarla siyaset yapma uğraşı içerisindeyken maalesef CHP hala 68 kuşağının vazgeçilmezliği yanılgısı içerisindedir. Bu yanılgıyla kadrolarını yenilemiyor. Devrimcilik iddiasına rağmen tam tersine müthiş bir statükoculukla mevcut kadrolarını ne pahasına olursa olsun siyasetin içerisinde tutmaya çalışıyor.
Trabzon için de bu ne yazık ki, yıllardır böyle. Aynı yüzlerle siyaset yapılmakta, devrimci ve değişimci anlayışın tam tersine bir anlayış sergilenmektedir. Şüphesiz, bu insanların hepsi son derece saygın siyasetçilerdir. Bu, onların siyasal vizyonlarının olacağı anlamına gelmez.
Gazetede, Trabzon İl Kongresinin yapıldığı salonun fotoğrafı yayınlandı. Fotoğraftaki katılımcıların görüntüsü, az önce yazdıklarımı ne yazık ki, doğrular nitelikte.
Ortalama 45 yaş üzerinde ve neredeyse her genel kurulda bir iki değişiklik dışında hep aynı yüzler. O kadar kanıksanmışlar ki, yıllardır neredeyse salonun aynı yerinde ve aynı koltuklarında oturmaktalar.
Bu tabloyu olumlu karşılamak zor.
Değişimi görmek için bu fotoğrafa bakmak yeterli.
Değişim şart!
Evet, 2005 yılında Taka Gazetesinde yayınlanan yazımızda aynen bunları söylemişiz. Burada söylediklerimiz, noktası virgülüne kadar bugün, aynen geçerli. O gün, görüşlerimize katılmayan çok sayıda partili, bugün bu görüşlerin peşi sıra koşar adımla siyaset yapmakta.
Özellikle, 22 Temmuz seçimlerinin iyi okunması gerekir. Çok sayıda yapılan yoruma saygı duymak elbette mümkün. Ancak, 22 Temmuz seçimlerinin sonuçlarını belirleyen 2 temel unsur vardır.
Birincisi, yeni bir parti olmasına rağmen AKP, Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasal değişimini sessiz sedasız yapmıştır. Gelenekçi kadroları bir kenara bırakıp, değişimci kadroları bünyesine toplamıştır. Nitekim, 180 milletvekilini parlamento dışı bırakıp aday yapmayarak da, bu kararlılığını göstermiştir.
İkinci payda ise, paylaşımdır. Türkiye"de siyasal paylaşımın özeti, menfaat paylaşımıdır. En alttakine kömür menfaatine, yukarıya doğru paylaşılanlar nitelik değiştirir.
Şimdi, CHP 2008 İl Kongresine birkaç gün kaldı. CHP"liler bu kongrede verecekleri kararlarla yalnızca İl Başkanı seçmediklerini bilmeliler. Bu kongre ile, Türkiye"nin geleceğine oy kullanacaklardır. Türkiye"nin geleceği, illerdeki oylarla şekilleniyor.
Lafı fazla uzatmadan fotoğrafa bakalım. Bugün bazı ilçelerin siyasal ağırlığını ve nüfusun %68"inin 28 yaşın altında olduğu gerçeğini ve gücünü görmeksizin, Trabzon"da güçlü bir siyasal yapı oluşturmak mümkün değildir. Nitekim, bunun görülmediği dönemlerde, CHP için elde edilen sonuçlar sen derece ağır olmuştur.
Kaçınılmaz olanı erteleyebiliriz. Bir an için düşünmek lazım. CHP Trabzon"un kaçınılmaz olanı bir dönem daha erteleme lüksü var mıdır? Yaklaşan yerel seçimlerde başarılarından hepimizin gurur duyduğu Sayın Volkan Canalioğlu ile, yan yana yürüyecek, değişimi kucaklayacak bir il yönetimi herkesin özlemidir. Önemli olanı kongreden şu veya bu şekilde çıkmak değil, kongreden çıkması gerekeni ve çıkması gerektiği şekilde çıkarmaktır.
11 Şubat günü gazetelerdeki fotoğraflara bakıldığında, CHP"liler değişimi mi statükoyu mu tercih ettiklerini göreceklerdir. Herkes tercihlerinin sonucunu şimdiden hesaplamalıdır.