Darbecilerin hesap vermesi ve toplumsal normalleşmenin sağlanması için devlet bütün imkanlarını seferber etmeli..
Öyle de oluyor!
Hepimizin ters köşe olacağı yaptırımlar söz konusu.
Paralel yapı kendi ayağına fena sıktı! Kaçacak delikleri de yok artık!
Demokrasinin güçlenmesi için üzerimize düşen sorumlulukları tek-tek yerine getirmek zorundayız.
Darbeciler,işbirlikçileri ile birlikte hukuk düzeni içinde hesap vermeli.
Soruşturmalar ise asla intikam duygusu ile yapılmamalı.
Bakın böylesi puslu havalarda dümeni başka çeviren o kadar insan çıkacak ki!
Unutmayalım ki çıkarları uğruna en yakınındakini bile satacak kadar alçalan yalan ve iftira kampanyaları ile insanların ekmekleri oynayanlar darbeciler kadar şerefsizdir
Anayasa ve hukuk dışına çıktığımızda nasıl ağır bedeller ödediğimizi daha yakın zamanda yaşanan olaylardan unutmayalım.
Balyoz ve Ergenekon soruşturması bunun en canlı örneği.
Herkesi hain ilan edip adeta bir çuvala koyup ağzını bağladık!
Ama gördük ki işin aslı öyle değil!
Kutuplaşma-ayrışma-kışkırtmadan uzak gerçek suçluları ortaya çıkarıp cezaların en ağırını vermeliyiz.
Suçsuz insanları toplumun önüne atarak işleri ve aşlarıyla oy
15 Temmuz gecesi karanlık ama ertesi gün demokrasi için aydınlık bir gün olarak tarihe geçti
15 Temmuz demokrasiye,milli iradeye ve cumhuriyete sahip çıkma anlamında verilen en büyük derstir..
Halk büyük bir sınavdan başarı ile çıkmıştır..
Devletin birçok kurumu darbeye karşı direnmiştir.
Şimdi artık bundan sonra yapılması gereken tek şey milli birlik ve beraberliğin korunması noktasındaki adımları güçlendirmektir
Siyasetçilere ve siyaset kurumuna büyük görev düşüyor.
Darbe girişimi sonrası İktidar ve muhalefet arasındaki uzlaşma çok anlamlı ve çok değerli.
Bu uzlaşının bozulmadan,yıkılmadan ve bölünmeden aynen devamı önemli
Kardeşlik söylemini daha da geliştirmeliyiz.
Türkiye bu anlamda büyük bir fırsat yakaladı..
Dost kim post kim artık ortada!
Daha güçlü daha güvenli ve daha huzurlu bir ülke olma yolunda elimize geçen bu fırsatı eğer iyi kullanırsak kazanan Türkiye olur,kazanan biz oluruz..
Yok eğer hala eski alışkanlıklarımızı devam ettirip kin-haset ve nefret söylemleri üzerinden kurtulmazsak aynı yerde sayarız..