Birkaç yıl önce bir yerel televizyon kanalında yaptığımız programlarımızdan birine kendisini davet etmiştik. Gerek program öncesinde yediğimiz akşam yemeğinde gerekse program sırasındaki konuşmasında tonu, dili, samimiyeti ve her şeyden önce heyecanı ilgimizi çekmiş idi. En son görev yaptığı Şanlıurfa Valiliğinden merkeze alınan Vali Nuri OKUTAN’dan bahsediyorum.
Trabzon’da Nuri OKUTAN ile ilgili iki önemli izlenimim vardır. Bunlardan biri daha yeni geldiği havalimanında küçük oğlu ve eşi ile beraber apronda yürüdükleri sahne idi. Bir aile babası Nuri OKUTAN’ı izliyorduk. Hele hele bizim için çok önemli olan Trabzonspor-Sivasspor karşılaşması öncesi, evinde üzerlerinde Trabzonspor Formaları, oğlu ile maç saatini bekledikleri fotoğraf bu kimliğe somut bir örnek idi.
İkinci izlenimim ise valilikte meslek odalarını, sivil toplum örgütlerini, dernekleri kabul etme etkinliğiydi. Bu kabullerin gerekçesi çok anlamlıydı; “Lütfen bana Trabzon’u anlatınız”.
Şüphesiz bu sınırlı satırlarda bir valinin icraatlarını tek tek sıralayamayız. Ama yine bir valinin giyim ve kuşamından sosyal ve kültürel faaliyetlerine kadar önemli gördüğümüz yönlerini dile getirmemiz kaçınılmazdır. Bu açıdan başta makamındaki resmi kabuller olmak üzere devleti temsil ettiği gezilerde, ziyaretlerde, sosyal ortamlarda Vali Nuri OKUTAN’ı bir kez bile kravatsız gördüğümü hatırlamıyorum. Yani olması gerekeni içtenlikle severek yapıyordu. Giyim tarzında bile devlet ciddiyetini benimsemiş OKUTAN’ın çiftçi kimliği ile edindiği bilgileri Trabzon’da kaybolmaya yüz tutmuş ya da ihmal edilmiş bitki, yemiş ve meyvelerin geliştirilmesinde kullandığına zaman içinde tanık olduk. Aslında bu tarım bilgisini Siirt Valiliğinde icraata dökmüştü OKUTAN. Yine Siirt’te oranı düşük olan kitap okuma alışkanlığını maddi ödüllerle teşvik etmişti. Bu çabalar Siirt’e Türkiye Birinciliği getirmişti. Ayrıca düzenlediği turizm ve spor etkinliklerinde Siirt’teki otellerin doluluk oranları %100 e ulaşmıştı.
Sakarya Valiliği görevinde iken % 8 olan okul öncesi eğitim okullaşma oranını yine % 60 a çıkartması ve Sakarya’yı yine Türkiye Birincisi yapması tesadüf değildi OKUTAN’ın. Bu çalışmalarından dolayı aldığı 100.000 dolar tutarındaki Vehbi KOÇ Ödülü ile okul yaptırması gönülleri okşadı. Böyle bir eğitim sever vali olarak Trabzon’daki okullarda ve resmi dairelerde okuma saatleri oluşturması bizi şaşırtmadı. Ancak özellikle resmi dairelerdeki bu uygulaması el altından şikayet gördü. Öyle ya bu kentte konuşulacak o kadar çok dedikodu, futbol meselesi varken kitap okumak da neyin nesiydi? Ama bu şikayet sahiplerinin hiç biri Trabzon’daki okul öncesi okullaşma oranının % 36 dan % 72 ye çıktığını, okunan kitap sayısının tam 2 kat arttığını görmüyordu.
Trabzon sonrası atandığı Şanlıurfa’da Altın Adam ödülünü alan Nuri OKUTAN’ın bir tarih ve sanat etkinliğinde yaptığı konuşmanın şu satırları dikkat çekiciydi; “Anadolu ile Mezopotamya’nın buluştuğu noktadayız. Şanlıurfa aslında 12 bin yıllık geçmişe sahip bu laboratuarda test edilmiş bir geçmiştir. Bütün dünyaya mesajları, söyleyecekleri olan bir kenttir burası. Şimdi mimarlarımızla, sanatçılarımızla, arkeologlarımızla, sanat tarihçilerimizle, ressamlarımızla beraber hem bunu keşfedip hem bunu yaşayıp hem de bu güzelliğin daha sonra dünya ile buluşturulması ile ilgili bir takım gayretlerimiz var.”
OKUTAN’ın bu gayretleri ümit ederim ki birilerini rahatsız etmemiş olsun. Çünkü O’nun merkeze alınmasını bir sonraki büyük görevin arifesi olarak görmek istiyorum. Aklı başında bir iktidarın böyle bir devlet adamını geri plana çekmesine inanmak istemiyorum.