Biri Trabzon Maçkalı..
Diğeri Diyarbakır Yenişehirli..
İkisi de anne..
İkisinin de gözyaşları dinmiyor..
İkisi de evlat acısı çekiyor..
Evlatları PKK tarafından katledilen onlarca anne-baba gibi yüreklerindeki ateş dinmiyor
Trabzon'un Maçka ilçesinde 11 Ağustos 2017 tarihinde teröristler tarafından şehit edilen Eren Bülbül ile Diyarbakır'da 6-7 Ekim 2014'te Kurban Bayramı'nda kurban eti dağıtırken terör örgütü PKK yandaşlarınca öldürülen Yasin Börü aynı yaştaydı.
Hep te öyle kalacak.
Umutları yarım kalmış iki evladımız..
Hayatlarının baharında aramızdan ayrıldılar.
Mekanları cennet makamları ali olsun..
Onlar bu ülke için hayatlarını kaybetmiş binlerce şehitlerimiz gibi gururumuz-onurumuz olmaya devam edecek.
Ne Eren’ler ne de Yasin’ler ölmeyecek..
Hain PKK terör örgütü çocuk katliamlarına devam ediyor..
Daha geçtiğimiz ay içinde Tunceli’de biri 4 diğeri 8 yaşında iki yavrumuz PKK’nın araziye döşediği mayın basması sonucu hayatını kaybetmişti.
“PKK’nın çocuk katliamları” dosyasını açın internet bizzat okuyun.
İnsanın kanı donuyor.
1987 yılında Mardin’in Ömerli İlçesi Pınarcık köyünü basan PKK 16’sı çocuk 30 vatandaşımızı öldürmüştü.
O tarihten bu yana katliamlarına devam eden PKK kundaktaki bebekleri öldürecek kadar kin kusan bir örgüt haline gelmişti.
Çok şükür bugün geldiğimiz noktada PKK ile mücadele de artık çok büyük bir ivme kazandık.
Kökleri kazınacak noktaya geldi.
Terörle mücadeledeki kararlılık çok önemli.
Azıcık sekteye uğrandığında ve yanlış politikalar izlendiğinde derin yaralar açılıyor.
Onun için hepimize çok büyük görevler düşüyor.
Aklı-selim olmak zorundayız.
Acılarımızın da sevinçlerimizin de aynı olduğunu unutmayalım.
Trabzonlu anne ile Diyarbakırlı annenin, Rizeli anne ile Hakkarili annenin gözyaşları aynı..
Tunceli’de mayına basarak iki evladını kaybeden anne ile Gümüşhane’de oğlu askerde şehit olan anne aynı..
Ne olur kardeşlik hukukumuza sahip çıkalım..
Düşmana inat birlik ve beraberlikten ödün vermeyelim..
Farklı inanışlar, farklı kültüler ,farklı diller, farklı gelenekler bizim zenginliğimiz.
Bu zenginliğimizi karalamak-başka amaçlar uğruna kullanmak isteyenlere fırsat tanımayalım ama ne olursa olsun herkesi de kendi doğallığı ile kabul edelim.
İnanın her bölgenin ayrı bir güzelliği ve özelliği var.
İnsan gidince-görünce-yaşayınca anlıyor.
Ben projeler kapsamında gittiğim Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesinde hep hoşgörü-anlayış ve-ağırlama ve mütevazilik gördüm.
Yeter ki orada yaşayan insanların gönlünü kazanın.
Yeter ki samimi-dürüst olun.
Kürtler, Araplar, Aleviler, Süryaniler, Ezidiler..
Adına ne koyarsanız koyun..
Hiçbirinin aklında-yüreğinde bu ülkenin bölünmesi-parçalanması yok..
Orada düşman belli..
Orada insanları düşmanlaştırmak isteyenler belli..
Bizim derdimiz PKK ile..
Bizim derdimiz DAİŞ ile..
Bizim derdimiz FETÖ ile..
Ülke olarak Terörle mücadele ediyoruz, onları yok sayıyoruz..
Yoksa hiç-birimizin bir-birine karşı düşmanlığı yok.. Olamaz da..
Terörle mücadele ederken bölgenin aş-iş-ekmek sorunlarını mutlak çözmeliyiz.
Bölgeyi yeniden eli kanlı terör örgütleri ve uyuşturucu baronlarına teslim etmemek için bunu yapmamız gerek.
Hem devlete hem de özel sektöre büyük görevler düşmekte..