Taze bir haber, “Hayal kırıklığı yaratan açıklama” başlığıyla verilmiş. Ebru adlı şarkıcı, evlenmeyi düşünmediğini açıkladığı için hayranları düş kırıklığı yaşamış. Böyle düşler de kurabiliyor insanlar. (Sanat ne müthiş şey, madam!.. Sanatınıza o derece hayranım ki sizinle derhal evlenmek istiyorum!..)
Oysa vuslat yani kavuşma, düşlerini kırar adamın. Romeo ve Juliet’i bilirsiniz. Yapıtın sonunda murada eremeyen âşıklar öldüğü için aşkları yaşamaya devam eder. Düşsel bir meseledir aşk. Taraflar farklı düşler kurar. Kishon, “Tarla Kuşuydu Jüliet” adlı oyununda âşıkları öldürmeyip bir de evlendirince her şey normale döner: Düşlerin kırılışı ve kavgalı gürültülü bir evlilik yaşantısı…
“Mai ve Siyah” romanındaki “mai” (mavi), genç Ahmet Cemil’in düşlerini temsil eder: ünlü bir şair olmak ve Lamia ile evlenmek. Kendini gerçekleştirmek ve mutlu olmak. “Siyah” ise düşlerin yuvarlandığı çukur…
(Yere serilmiş olabilirsiniz. Belki onuncu defadır yeri öpüyorsunuz. Hadi ama bayım, ayağa kalkmayacak mısınız? Yenilmek olağandır. Lakin yenilmelere yenilmek olmaz…)
Eşinden ayrılmış, işsiz, beş parasız bir kadın. İki çocuğu ve yazarlık düşleriyle hayata tutunmaya çalışan… Yazdığı kitapla hiçbir yayıncıyı ikna etmeyi başaramamış. Nihayet günün birinde “Ben bu kitabı basarım.” diyor bir yayıncı... (Düşlerinize dikkat edin hanımlar, beyler… Gerçekleşebilirler.) Harry Potter’ın yazarı Joanne Hanım şimdi ünlü ve çok varlıklı kadınlar arasında…
Gezi ve macera düşleriyle büyüyen Jules Verne, “Ay’a Yolculuk” kitabını 1865’te yazmıştır. İlk uzay yolcusu Yuri Gagarin, Jules Verne’in düşlerini bu tarihten 96 yıl sonra gerçekleştirip kocaman dünyamıza tepeden bakmayı başardı. 1869’daki Ay’a iniş de malumunuz. Bilimkurgu yazarı Jules Bey, kitaplarında sergilediği düşleriyle Avrupa sanayi ve teknolojisine esin kaynağı oldu.
Büyük düşler insanlığa ufuk açar. Kişioğlunda bir ilerleme varsa düşler sayesindedir. Bizi hayata bağlayan, bize mücadele isteği ve gücü veren payandalarımızdır düşler. Defalarca kırılıp dökülseler de onarmalı, yenilemeli düşleri.
“Yarın farklıdır bugünden / Adı değişir hiç olmazsa / Kara bir suyu / Geçiyoruz şimdilerde /Basarak yosunlu taşlara
Sen bugünden yarına / Birazcık umut sakla” diyor Metin Altıok.
Biz çokça umut saklayalım yarınlara…