Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta tatil edilen Fenerbahçe - Beşiktaş karşılaşmasının ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ''Belki daha açık konuşmam lazım, burada bir kumpas da var!'' dedi.
Dün gece de Devlet Bahçeli sosyal medya hesabı üzerinden ''İnanıyorum ki, Türkiye Futbol Federasyonu; Fenerbahçe-Beşiktaş futbol müsabakasını kaldığı yerden devam ettirip sahalara fitne yaymaya, bu yolla toplumsal huzur ve dayanışma ruhunu bozmaya azmetmiş mihrakların hesabını bozacak, alçak planlarını başlarına geçirecektir.'' diye tweet attı.
Oysa ki geçtiğimiz gün TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in sahibi olduğu Milliyet Gazetesi'nde yayınlanan ve daha sonra alelacele yayından kaldırılan haberde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde yürütülen soruşturmada 873 kameranın incelendiği, 36 kişinin sorgulandığı, Şenol Güneş'e çakmak atan şahıs haricindekilerin serbest bırakıldığı ve Organize Suçlarlar Mücadele ekiplerinin maçta meydana gelen 57 eylemde organize yapıya rastlayamayıp, münferit ve maçın atmosferiyle yaşanan olaylar olduğuna kanaat getirdiği için soruşturmadan çekildiği yazıyordu.
Peki... Emniyet kumpasa rastlayamazken, Yıldırım Demirören bugün (Çarşamba) verilecek karar için rahatlamak adına ''organize eylem - kumpas yok'' haberini servis ederken, Türkiye'nin geleceğini şekillendiren iki isim, iki farklı takım tutmasına rağmen neden Aziz Yıldırım'ın ''kumpas'' açıklamasını güçlendiriyordu?
Cevabı çok basit: iktidar!
Bakın... Erdoğan iyi bir Fenerbahçeli olabilir, Fenerbahçe'yi çok seviyor ve hatta zaman zaman kolluyor da olabilir. Ancak unutmayın Erdoğan bir siyasetçi. Ak Parti Genel Başkanı, iktidarın sahibi ve Türkiye'nin Cumhurbaşkanı.
Öncelikli olarak düşündüğü şey Fenerbahçe değil, iktidarını sürdürebilmektir!
Ve hiçbir iktidar hem İstanbul'u, hem Ankara'yı hem de Fenerbahçe'yi 1 yıl içerisinde kaybetmek istemez.
16 Nisan referandumunda Türkiye'nin kalbi, iki büyük şehirde kazanamayan Erdoğan, Fenerbahçe'yi de kazanamazsa bu psikolojik bir yenilgiye, toplumsal bir reaksiyona dönüşür. 1-2 milyon değil, 80 milyon üzerinde etkisi olur. Seçmen baktığında, ''Bu kadar yeniliyorsa, güçsüz o zaman!'' der.
O yüzden Erdoğan'ın hedefinde Fenerbahçe ve 24 Haziran'dan önce Koç ailesine karşı Fenerbahçe seçimlerini kazanabilmek var.
Hayatta bir araya gelemeyecek iki isim olan Aziz Yıldırım ve Mehmet Ali Aydınlar'ın buluşmasını, trollerin Ali Koç üzerinden ürettiği absürt senaryoları, Melih Gökçek'in buna dahil olmasını, Erdoğan'ın ''kumpas'' açıklamasını böyle okumak lazım.
Devlet Bahçeli geç de olsa bu okumayı yaptı, dün gece tweetle olaya dahil oldu.
Özetle; mevzu Aziz Yıldırım'ın güçlendirilmesi ve seçimi kazanabilmesi mevzusudur.
KUMPAS DEMİŞKEN... BURAK YILMAZ!
Geçtiğimiz hafta oynanan Trabzonspor - Sivasspor karşılaşmasından sonra Burak Yılmaz'ın, Samet Aybaba'ya soyunma odası koridorlarında ''Buraya giremeyeceksin!'' dediği iddia edildi.
Şahsen bu iddianın kaynağındaki kişinin ruhunu esir almış fitne kültürünü bildiğim ve çalıştığı gazetede haftalardır Burak Yılmaz'ın aleyhine yayınlar yapıldığını gördüğüm için pek itibar etmedim. O gün, orada olan birini aradım, ''Ben maç bitmeden önce, röportajlar esnasında ve tüm futbolcular, antrenörler soyunma odasına girene kadar oradaydım. Ben orada olduğum sürece böyle bir olay duymadım kardeşim'' dedi.
Kaldı ki sonrasında Burak Yılmaz çok açık bir dille bu olayı yalanladı, Samet Aybaba da yaptığı açıklamada Burak Yılmaz'ın kendisini aradığını ve kesinlikle böyle bir şeyin olamayacağını, öyle bir saygısızlık yapmayacağını, itibar etmemesini istediğini ifade etti.
Burak Yılmaz iyidir, kötüdür, formundadır, golcüdür, bencildir, yardımseverdir, sorumsuzdur, şöyledir, böyledir... Bunları dert etmesi gereken kurumsal yapı içerisinde Trabzonspor Kulübü'dür. Başkanıdır, asbaşkanıdır, yöneticisidir, antrenörüdür... Trabzonspor Kulübü, gazeteci kılıklı ''kotik'' şeytanların futbolculara operasyon çekeceği veya istedi fitneyi uygulayabileceği bir yer değildir, olamaz!
Kulüp; eğer gerekiyorsa Burak Yılmaz'ı veya bir başkasını alır karşısına konuşur, anlatır, anlaşır.
Fakat burada şunu da unutmamak lazım, bu tiplerin kulüp içerisinde bu kadar ''at koşturan'' bir hale gelmesinde Burak Yılmaz'ın golü armağan ettiği ve ''benim için çok ayrı bir yeri var'' dediği Muharrem Usta'nın da etkisi büyük.
Burak, kızıyorsa eğer O'na da biraz kızmalı!
KUMPAS DEMİŞKEN... ŞENOL GÜNEŞ!
Fenerbahçe taraftarı çiçek, böcek. Taş atmaz, derbinin nasıl oynanacağını bilir... Fenerbahçe taraftarı elit, ahlaklı, ''Mustafa Kemal'in askeri''... Fenerbahçe taraftarı cumhuriyetçi, kültürlü, tertemiz.
Fenerbahçe taraftarı öyle şey yapmaz, taş atmaz, çakmak atmaz, koltuk atmaz, polis arabası devirmez.
Hep kumpas bunlar(!)
E peki, Fenerbahçe - Antalyaspor maçında tribünlerdeki binlerce Fenerbahçelinin hep bir ağızdan Şenol Güneş'in annesine, kendisine, ailesine ve hatta Süleyman Seba'ya varıncaya kadar Beşiktaş camiasına küfür etmesi nedir?
Kim bunlar?
Ekranlarda, gazetelerde, basın toplantılarında tasvir edilen profile göre bunlar Fenerbahçeli olamaz (!)
Yoksa... Fenerbahçe'ye küfür üzerinden yeni bir kumpas mı kuruyorlar. :)
AZİZ YILDIRIM VE MOSTUROĞLU ''ARSIZ'' MI?
Aykut Kocaman, Antalyaspor maçı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlarken Beşiktaş maçı üzerine yaptığı yorumda, ''Hiçbir arsızlık yapmayacağım. Arsız olsam, Beşiktaşlılar sahadan çıktı ve hükmen kazanmamız lazım demem gerekiyor.'' dedi.
Ertesi gün de Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğğlu düzenlediği basın toplantısında, ''Beşiktaş sahayı terk ettiği için 3-0 hükmen galip sayılmalıyız.'', ''Sahayı terk eden hükmen mağlup olur, mesele bitmiştir.'' dediler.
O halde, Aykut Kocaman'ın ifadesiyle Yıldırım ve Mosturoğlu bunları söylediğine göre ikisi de arsızlık mı yapmış oldu?
Benim kanaatim net ama bir de Aykut Kocaman cevaplasın! :)