Önce;
Hürriyet’in ‘zamana, şartlara ve güce ayarlı kalemi’ Ertuğrul Özkök, Salih Dursun’un Türk futbolunda adaletsizliğe kalkan kırmızı kartına destek verdiğini yazdı.
Sonra;
Şovunu tamamladı.
Sembol haline dönüşen o kırmızı kartın tişörtüyle poz verdi.
Tuşlayıp servisledi..
***
Aynı Özkök, Fenerbahçe Avrupa’dan men edildiği günler..
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile UEFA kapılarında ‘Aman! yapmayın… Biz şike yaptık ama usulsüz, izin almadan dinleyip dosya hazırladılar’ diye debbelleşti.
***
Hiç utanmadan, sıkılmadan ’Türk futbolunu bataklığa sokanlar’ için UEFA önünde bir de poz vermişti.
‘Ne şikesi! Yok öyle birşey’ diye yazması yetmiyor, her türlü uyduruktan bilgiyi gazetesine servis ediyordu.
Temiz Futbol gönüllülerini yerden yere vuruyordu.
Hakkını arayan Trabzonspor’u Türkiye’ye ihanetle suçlarcasına manşetler attırıyordu.
O sıra hakemler Anadolu takımlarını ve Trabzonspor’u sahada evirip çevirip dövüyorken; Ondan gık çıkmıyordu.
İşin aslı Ertuğrul Özkök o tişörtün bizzat terzisidir!
Salih Dursunları yaratan onun gibilerdir.
Bunu!
O çok iyi biliyor.
Aklı sıra şirin gözükecek işte..
Unutturacak.
***
Bizim buralarda bir tabir vardır.
Bunu genelde nenelerimiz aklından tilkilik geçen, kabahatini örtmek isteyen yeni gelinler için kullanır.
Sanarki herkesi inandırdım, kandırdım.
Fakat nene bu!
Gözünden anlar.
Ve derki;
Seni gidi köy çakalı..
Ertuğrul Özkök işi öyle..
Seni gidi Köy Çakalı..