Rıza Çalımbay, haber eğer doğru ise ara transferde, yani ocak ayında yüzde yüz transfer yapılacağını söylemiş!!! Ki sonraki açıklamalar bu haberi doğruluyor.
Kısaca Trabzonspor, onca transfere, onca astronomik harcamalara, aynı mevkilerdeki yığılmalara rağmen hala transfer peşinde koşacaksa vah ki vah!
Eyvah ki eyvah!
Ersun Yanal’ın ağzının içine bakan başkan, bu kadar transfer ve harcamaya rağmen skandal sonuçlar alınca şimdi Rıza Çalımbay’ın isteklerinin peşine düşecek!
Öncelikli şunu sormak lazım: Trabzonspor’a transfer gerekli mi?
Olabilir ama bu kadar borca rağmen, çoğu Türkiye standartlarının üstündeki kalburüstü oyuncularla hala bir kadro kurulamıyorsa artık aynaya daha düzgün bakmak gerekmez mi?
Hep teknik adamlar, hep oyuncular mı suçlu?
Başkan Muharrem Usta seçimi kazanmak için bol keseden atmış, Yanal’dan başkasını dinlememiş ve bildiğini okuyarak takımın ve kulübün bu hale gelmesine neden olmuştur.
Ne yazık ki kulüp yönetmeyi, transferi bilmediğini de bilememiş ve yine yeni arayışlar, yine yeni borçlanmalar peşpeşe gelmiştir.
Ve anlaşılıyor ki yeni borç yükü kapıda…
Halbuki uzman bir doktor olmasına rağmen kendi ifadesi ile 1993 yılından beri ticaretin içinde olan Muharrem Usta, sanmıyorum ki hiçbir işini Trabzonspor gibi laçka yönetmemiştir!
Keşke Trabzonspor’u da kendi işleri gibi yönetmeye kalksaydı.
Çünkü kulüp yönetmek, hele Trabzonspor gibi bir kulübü çekip çevirmek tek adamın işi değil!
Aklı, bilimi, geçmişte kazanılan başarıların, zaferlerin sırrını bilmeden, aramadan, sormadan, öğrenmeden sadece transfere odaklı bir politika izliyorsanız, arkasında başka hesaplar aranır! Bunun başka başta türlü izahını yapmak da çok zordur.
Özetle Trabzonspor için yeni sıkıntılar kapıda…
Son eylül, ekim ayları hariç açıklanan 770 milyon liralık borcun nerelere dayanacağını varın tahmin edin!
***
VİDEO HAKEM!
Kısaca VAR denilen video hakem sistemi sözde kısa zamanda devreye sokulacak.
Bunu destekleyenler olduğu gibi, futbolun ruhunu ortadan kaldıracağını iddia eden ve şiddetle karşı çıkanlar da bulunuyor!
Mantık çerçevesinde her türlü eleştiri yapılabilir. VAR sistemi de henüz uygulamaya konulmadığı için endişeler de haklı olabilir.
Çünkü sonuçta video hakemlik görevini yürütecekler de bilgisayar başındaki 2 veya 3 hakem olacak!
Gerçi son karar yine maçın hakeminindir ama yine de samimi endişelere kulak vermemek olmaz!
Ancak ben yine şeytanın avukatlığına soyunarak diyorum ki VAR sistemine karşı çıkanların çoğu futbolun ruhunu değil de aidiyet duydukları kulüplerin çıkarlarını düşünüyorlar.
Çünkü yıllardan beri hakem hataları nedense genellikle sanki değişmez bir kuralmış gibi hep büyüklerin lehinedir.
Yazılı ve görsel basında hep büyüklerin savunuculuğu ve reklamı vardır.
Televizyonlardaki bu tür programlarda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaşlı “yorumcu” olmazsa olmaz kuraldır!
Birkaç “çakma” Trabzonspor yorumcusu ise film icabıdır!
En komiği de “futbolun ruhu”ndan söz edilmesidir.
Futbol dünyanın en büyük ekonomik sektörlerinden biri ve tamamen endüstriyelleşmişken, ruhu çoktan mevta olmuşken bunlardan söz etmek milleti aptal yerine koymaktır.
Profesyonellik denilse belki daha mantıklı olur.
Futbolun ruhunu Türkiye’de 3 İstanbul kulübü ve sevicileri diğer kulüplere yaşama hakkı tanımayarak zaten yok ettiler.
Olmayan şeyden bahisle VAR sistemine karşı çıkmak, büyük kulüplerin çarkına çomak sokmaktır da ondan karşı çıkıyorlar!
Ve bundan kaçış da yok!
***
TRABZON LİSESİ VE 130 YIL!
Artık sadece anılarda ve binası kalmış tarihi Trabzon Lisesi 130. kuruluş yıldönümü hareketli bir etkinlikle kutlandı.
Kutlamayı Trabzon Lisesi değil de Trabzon Liselerinden Yetişenler Derneği ve Vakfı, kısa adı TAMER olan Trabzon Araştırmaları Merkezi Vakfı, Beylikdüzü Belediyesi ve Trabzon Gazeteciler Cemiyeti organize etti.
Törene geniş katılım oldu. Beylikdüzü Belediyesi’nin desteği ile yönetmen Cengiz Özkarabekir’in Trabzon Lisesi belgeseli izletildi.
Törene Trabzon Belediyesi'nden kimsenin katılmaması dikkat çekti doğrusu…
Hatta lise müdüresinin kent dışında oluşu da eleştirildi.
Kişisel görüşlerin ağırlık kazandığı konuşmaların ortak noktası ise Trabzon Lisesi’nin adının asla değiştirilmemesiydi.
Çünkü daha 10 yıl öncesine kadar neredeyse 4 bine yaklaşın öğrencisi olan tarihi lise bugün fen lisesine çevrilmiş ve 200 kişilik bir öğretim kurumuna dönüştürülmüş durumda.
Törenlerin en anlam yanı ise lisenin ön bahçesindeki yüzü batıya dönük olan ve heykeltıraş Azmi Sekban’ın yaptığı 4 metre boyundaki Atatürk heykelinin açılışıydı.
Sonuçta zamanında öğrencisi ve futbolcusu olduğum Tarihi Trabzon Lisesi, 130 yılını sisli ve buruk hatıralarla kent yöneticilerinin ilgisizliği içinde geride bıraktı.
***
BİZİM KRİNO…
Krino Kafato’yu çağımızın gençleri bilmiyor, tanımıyorlar.
Krino Kafato, 1857’lerden beri Trabzon’da yaşayan İtalyan asıllı bir Trabzonlu… Hatta gerçek Trabzon ve Trabzonspor sevdalısı idi.
1924 yılında Trabzon’da doğmuş, Trabzon Lisesi’nde ve üniversitesi tahsili nedeni ile gittiği İstanbul’da Süleymaniye takımında uzun yıllar kalecilik yapmış, Trabzon’a tekrar döndüğünde İdmanocağı’nda yönetici ve aynı zamanda bir doktordu.
Bu yılın başında Kanada’da hayata gözlerini yumdu.
Sağlık sorunları nedeni ile son dönemleri hariç hemen her yıl Trabzon’a gelirdi.
Hatta İstanbul’a sadece aktarma için iner ve doğruca Trabzon’a, dostlarına koşardı.
İşte anlattığımız bu Krino Kafato’nun güzel bir belgeseli hazırlandı ve Hamamizade İhsanbey kültür Merkezi’nde gösterildi.
Murat Başman’ın yapımcılığı, Muhammet Çakıral’ın yönetmenliğindeki belgeselin gösterimine Krino Kafato’nun kızı Carolina ile oğlu Bob ve torunu Samantha da Kanada’dan gelerek katıldılar.
Geniş katılımlı gösterimde duygulu anlar yaşandı.
Yönetmen Muhammet Çakıral belgeselin, üzerinde bazı küçük rotüşler yaptıktan ve süreyi biraz daha kısaltıktan sonra tekrar gösterime sokacaklarını hatırlattı.
Bizler de emeği geçen herkesi kutluyoruz.