Futbolun Evliya Çelebisi… CELAL GENÇ

Bugüne kadar 30 ayrı futbol takımı çalıştıran meslektaşı, Yılmaz Vural’ı bile geride bırakan Trabzonlu teknik direktör Celal Genç, 7 Amatör, 26 Profesyonel olmak üzere, toplam 33 takım çalıştırarak kırdığı bu rekorla, mesleğine son noktayı koydu.

-----------------------------------

Evliyâ Çelebi, 17. yüzyılın en önde gelen gezginiydi.

Elli yılı aşkın süreyle Osmanlı topraklarını gezmiş ve gördüklerini ‘Seyahatnâme’ adlı eserinde toplamıştı. Bizim rahmetli Trabzonlu Mustafa Aşlamacı’nın 20.yüzyılda yurt dışında bir gezgin olarak gördüklerini ve yaşadıklarını yazdığı‘’Yaşamak San’atı’’adlı kitabında olduğu gibi.

Anlatacağım isim de, il il, kasaba kasaba dolanıp, o bölgenin amatör, yarı profesyonel ve profesyonel futbol takımlarını çalıştırarak, adeta bu konuda kırılması güç bir rekorun sahibi oldu.

Trabzon’un denizi gören tarihi mahallesi Arafilboyu’nda doğduğun da, takvimler 1942’yi, yani aynı zamanda 2. Dünya Savaşı’nın başlama tarihini gösteriyordu. Annesi ev hanımı Semahat hanım, babası Şevket bey, bir petrol acentesin de doğu yöresinin baş bayisi olarak, Trabzon’da hizmet vermişti. Şimdi ikisi de rahmetli. Aynı evde 4 erkek kardeş olarak büyüdüler.

En büyükleri Erdoğan, ardından kendisi Celal, sonra ise Türkiye’den Avrupa’ya transfer olan ilk futbolcu unvanını elinde taşıyan Cenap idi. Cenap Genç, Belçika’nın o zaman ki süper liginde olan, şimdi de yine aynı adla devam lig de ‘’Jupiler Pro League Ligi’’nde mücadele eden Sint-Truiden takımına transfer olarak, hem de bir Trabzonlu olarak bir ilke imza atmıştı.

Celal hoca, ilk olarak haliyle meşin yuvarlakla 1957 yılında futbolcu olarak tanıştı. Amatör ve Profesyonel olmak üzere 12 takım da oynadı. Amatör olarak, Trabzon’un Yeşilspor, Gençlerbirliği ve Yolspor takımlarında oynadıktan sonra, Erzincan Şekerspor, Amasya Şekerspor, Edirne Meriçspor, vatani görevini yaparken de Ankara Muhafızgücü…

Profesyonel olmak üzere ise Ankara Gençlerbirliği, Boluspor, Düzcespor, Kırşehirspor ve Rizespor’da forma giymişti.

Fizik olarak, 1.70’lik boyuyla kafa toplarına hakimiyetiyle dikkat çekerdi. Zaman zaman takım arkadaşları ondan Altın kafa diye bahsederlerdi ama bizim Celel Genç’de asıl işlemek istediğimiz konu ise teknik adamlık süreci. Çünkü; bu alanda Türkiye rekorunun tek sahibi.

*****

Bugüne kadar 30 ayrı futbol takımı çalıştıran meslektaşı Yılmaz Vural’ı bile, geride bırakan Trabzonlu UEFA Pro lisanslı teknik direktör Celal hoca, 7’si amatör, 26’sı profesyonel olmak üzere toplam 33 ayrı takım çalıştırarak, mesleğine kırdığı bu rekorla, son noktayı yıllar önce koymuştu. Takvimdeki yapraklar yıl olarak 2002’yi gösteriyordu.

Amatör Küme, BAL Ligi ve değişik liglerde Profesyonel takımlar olmak üzere 33 ayrı takıma teknik adamlık yapan Celal Genç’in bu rekorunu, eğer işine devam ederse, bu sayıya en çok yakın olan ve bugüne kadar toplam da 30 kulüp çalıştırmış, Yılmaz Vural kırabilir ancak.

Amatör takım olarak; Trabzonspor’un PAF takımı, Trabzon Gençlerbirliği, Trabzon Çağlayanspor, Trabzon İdmanyurdu, Trabzon Yolspor ve Yomraspor’un başında eşofmanlarını giydi.

Düdüğü boynuna astı. BAL Liginde de, Bayburt’un Konursu takımını çalıştırdı. İdmanlarını yaptırıp, taktik verip, hazırlayıp sahaya sürdüğü profesyonel takımlar ise şunlar oldu; Nevşehirspor, Erzincanspor, Kırşehirspor, Sebat Gençlik, Siirtspor, Elazığspor, Tokat Erbağspor, Hopaspor, Bingölspor, Kastamonuspor, Yüksekovaspor, Mardinspor, Kızıltepe, Ağrıspor, Karsspor, Merzifonspor, Konya Ereğli, Tokatspor, Gümüşhanespor, Iğdırspor, Tunceli, Gaziantep Nizip, Gaziantep Kilis, Şırnak Cizre, Maraş Elbistan ve Diyarbakır Telekom…

Bu takımların hepsini toplam 45 yıllık bir zaman birimi içerisinde çalıştırmış olan Celal hoca, neredeyse ömrünün yarım asrına bu alanda imza atmış. Bu kadar futbol oynayan, hadi onu bir kenara bırak, bu kadar takım çalıştıran bir futbol teknik adamının, maneviyatını bir kenara koyun, bugünkü şartlarda ekonomik neleri olurdu dimi?

Şimdilerde Trabzon sokaklarında bastonla gezmek zorunda kalan bu adam, 2002 yılında noktaladığı bu çalışma temposu sonunda, 45 yılda kazandıklarıyla yaptıkları, sadece ve sadece 3 tane daire, 1 tane araba, bir tane dükkan, oda ki dükkan kiralık ama en önemlisi ise ev hanımı olan eşi Necla hanıma ve 3 tane yetişkin oğlu, Murat, Fırat ve Rıfat’a eğitim hayatı sağlamasıydı. Şimdi bu saydıklarımızı ise süper ligde tam sezon görev yapan bir teknik direktör, bir-iki yıl da kazanırken, bu imkansızlıklar bile Celal hocayı futbola olan sevdasından vazgeçiremedi.

Celal Genç, aynı zamanda 3 profesyonel futbolcu kardeşten biri ve üçü de aynı dönem forma giymişti. Bir kaç yıl önce iki yıl önce rahmetli olan en küçük kardeşi Ahmet Ziya, Trabzonspor'un bordo mavili renklerle ilk yılı olan 1967-68 sezonunda 2. Ligde formasını terletmişti. Sadece 3 tane ligin olduğu dönemdi; 1. 2. ve 3. Lig.

Celal hocanın kendisi Boluspor'da 2.Ligde forma giyiyordu. Milli olan kardeşi Cenap’da 1.Lig de Altınordu’da top koştururken, gazetelere manşet olmuştular. Neden mi? ilk kez 3 kardeş aynı bir pazar günü, ülkenin farklı illerinde, farklı takım formalarıyla rakiplerine karşı sahaya çıkmışlardı. Böyle bir ortam bu ülkede veya Avrupa’da yada dünya da bir daha yaşandı mı bilmiyorum, hatta sanmıyorum.

*****

Celal Genç, futbolla tanışması Trabzon Yeşilspor ile başlamıştı. Babası Şevket dönemim Trabzon’daki ileri gelen en önemli isimlerinden biriydi. O yılların başbakanı rahmetli Adnan Menderes’in Trabzon’daki sağ koluydu adeta.

Hatta 1960 ihtilal inde Adnan Menderes Yassı adaya gönderilirken, babası 8 gün kışlada göz altında tutulmuş, ifadesi alınmıştı. Sanırım Adnan Menderes’in yakın adamlarından biriydi diye. İlkokulu Tevfik bey, ortaokulu Trabzon Lisesi’nin orta bölümünde ve liseyi de Trabzon Lisesi’nde okurken yarıda bırakmıştı. Futbol kafasını karıştırmıştı. Futbol ile yatıyor, futbol ile kalkıyordu ve dersleri haliyle çok asıyordu ve de sonunda iyi bir girişim olmasa da okuldan ayrılmak zorunda kalmıştı.

Üç yetişkin babası Celal hocanın evlatlarının üçü de evli. Hepsinden 3 erkek, 5 kız, toplam 8 tane torunu var. Eşi Necla hanım 69 yaşında, 70’ine merdiven dayamış. Bu ülkede en fazla futbol takımı çalıştıran Celal hocanın anıları da oldukça fazla tabi, bir tanesini kendi ağzından yazalım bakalım; Elazığspor’u 2. Ligde çalıştırdığım dönemde sezon bittiğinde Siirt’ten telefon aldım. Sanırım 1984 yılıydı. Bende o zaman Siirt neresi dedim ya? İnanın tam yerini bilmiyordum o yıllarda. Dediler bana ki; Celal hoca Siirtspor olarak bu yıl yeniden kurulan 3.lig de mücadele etmek istiyoruz. Takımımızın başına geçer misiniz? Benimde Elazığspor ile bir yıllık daha sözleşmem var. Onlardan müsaade istedim. Bende lige katılmanız kesinleşsin, söz veriyorum geleceğim Siirt’e dedim. O ara 3.lige başka bir katılacak olan Niğdespor da aradı, oda beni istiyor. Ben akşam atladım Niğde’ye gittim. Peşin paramı aldım. Senetlerimi aldım. Mukaveleyi yaptım ve çıktık geldik. Aradan 3-4 gün geçti Siirt’ten bir telefon geldi yine…

Hocam dediler biz 3.lige alındık. Ben de dedim ki ama ben Niğde ile anlaştım. Onlarda ama sen bize dedin ki; Siz 3.lige çıkmayı garantileyin söz veriyorum size geleceğim. İşte biz lige alındık top şimdi sizde, söz vermiştiniz dediler ve eklediler. Bize dediler ki; Celal hoca size söz verdiyse sözünden asla dönmez. Ha dedim öylemi dediler, bende anında tamam dedim, geliyorum. Niğde ile anlaştığım aynı şartları onlara söyledim kabul ettiler. Ben atladım gittim Güneybatımızda tarafında kalan Niğde’ye. Kulübün başkanı ile konuştum, durumu anlattım. Konu para değil dedim. Siz nasıl isterseniz öyle olsun ama ben bunlara Siirt’e söz vermiştim. Oda bana dedi ki hocam madem öyle diyorsun, bu kapı sana her zaman açıktır. Ben onlardan aldığım her şeyi geri teslim ettim, gittim aynı şartlarla Güneydoğu’da ki Siirtspor ile anlaştım. Siirt’i de ilk kez o zaman gördüm. Şimdi ise Trabzonlu Valisi Ali Fuat Atik ile çok şirin, turistlik bir kent olmuş diyorlar ’’

******

‘’Çalıştırdığım takımların illerine giderken, genelde ev tutuyordum. Oralarda çocuklar küçük iken hep ailece gider yerleşirdik. Çocuklar büyüyünce hep yalnız gittim. Bazen evde, bazen tesislerde kaldım.

1994 yılıydı sanırım, 1.ligden 7-8 tane oyuncuyu transfer ederek Mardinspor’a yanıma aldım. Hakkari Yüksekova deplasmanına gideceğiz... Mardin o dönemde de yine doğunun Madrid’i ve takımı da doğunun Real Madrid’i... Urfaspor ile ligde kafada yarışıyoruz o yıl. Kalecimiz Adanalı Ahmet vardı. Geldi yanıma deplasmana gitmeden önce, hocam dedi bunlar bize 3 aydır para vermiyorlar, içimizde evli barklı olanlar var. Alacaklarımız yığıldı, biz 9 kişi bu akşam Mardin’den ayrılıyoruz. Tabi yapacak bir şey yok. Ağlaştık, sarıldık, vedalaştık ve gittiler. Takımı bi saydım geriye de 9 kişi kalmış, koskoca Mardinspor. Hem de şampiyonluğa oynuyoruz. Malzemeciye dedim ki; amatör takımdan en iyi 2 oyuncuyu al gel getir dedim, getirdi. 11 futbolcu ve ekip, yola çıktık. Yüksekova’da 11 kişi oynadık yedek oyuncumuzda yok. 2 genç oyuncu ilk kez profesyonel bir maça çıkıyor, titriyorlar heyecandan. Maç berabere bitti inanır mısınız? Haftaya da yine Iğdır deplasmanı oraya da aynı 11 kişi gittik ve Iğdır’ı da yendik geldik ama kadro 11 kişi kalınca, sezonu tamamlayamadık ve Urfaspor şampiyon olmuştu. O yıl Mardinspor yönetimi oyuncuların parasını verseydi, takım dağılmasaydı, yüzde yüz şampiyonduk. Bunu hiç unutamam.’’

Celal hoca anılarına devam etti ‘’Güneydoğu’da takım çalıştırırken, tabi PKK terörünün yoğun olduğu 1990’lı yıllarda, zaman zaman dağ yollarında önümüz kesildiği de olmuştur.

Bir gün Güneydoğu tarafından Erzurum’a, oradan da aktarma yaparak Trabzon’a gideceğim bir işim vardı. Yolda 6 yerde bizim güvenlik güçleri otobüsümüzü durdurdular. Arama yapmak ve kimlik sorgulaması için…Ben de Erzurum otogarından kalkacak olan Trabzon otobüsüne yetişmeye çalışıyorum. Otobüs ve biz, bu 6 noktada aransa geç kalacağız. Hepsinde de otobüsü aratmadan ben geçirttim, yolcukların hepsi bana dua etti. İniyordum her kontrol noktasında aşağıya, askerler beni görünce ‘’O Celal hocam merhaba. Bu sefer nereye yolculuk derlerdi, bende çocuklar durum böyle böyle geç kalacağım. Erzurum’dan Trabzon’a kalkacak olan otobüse yetişmeye çalışıyorum, derdim müsaade ediyorlardı, geçiyorduk, sağ olsunlar. Yüksekovaspor’u çalıştırdığım günlerde geceleri devamlı silahlı çatışma sesleri duyardık. Korkmazdık ama üzülürdüm. Benim ülkemde bunlar olmamalı diye.’’

Celal Genç için Karadeniz yöresinde bu konularla ilgili efsane bir hikaye vardır. Sorduk hocam bu doğrumu diye evet bir kez olmuş böyle bir şey doğruymuş. Güneydoğu’da o dönemler Celal hocayı tanımayan yok. Yine Güneydoğu da bir takımı çalıştırıyor. 1990’lı yılar ve bir başka rakip doğu takımı ile maç için deplasmana gidiyorlar. Yine kırsal da otobüsün önü kesildi. PKK’lı silahlı bir grup terörist tarafından, Celal hoca tam şoförün arkasında oturuyor. Şoförün yan tarafında o zamanki otobüslerde açılır kapanır cam var. Şoförün arkasındaki koltuktan öne doğru uzandı, cam dan kafasını başını dışarı çıkardı ‘’ Ya çocuklar biziz, biz, futbol takımı maça gidiyoruz demiş, eli silahlı örgüt elemanı da ‘Oooo…CelaI hoca yine siz misiniz hocam ya? Tamam geçin demiş’ Bu olay yıllarca spor camiasının yaşanmış ilginç sohbet anılarında da, anlatılmış, karşılıklı gülüşülerek Celal hoca yad edilmiştir.

Futbol oynadığı dönemde, Düzcespor ile şampiyonluk yaşayıp 3.ligden 2.lige takımı çıkartan futbolcular arasında yer alan Celal Genç, antrenörlük yılarında ise Trabzon Gençlerbirliği’ni, Yomraspor’u, Trabzon Çağlayanspor’u ve Karspor’u şampiyon yapmıştı. Ayrıca Siirtspor’u, Kırşehirspor’u ve Hopaspor’u da şampiyon yaptığı takımlar arasına sokmuştu.

*****

‘’Bir gün Kastamonuspor ile Sivas deplasmanına gidiyoruz. Özellikle Sivasspor için çok önemli bir maç. Düşme yada küme de kalma maçı. O gece Sivas’ın protokolü ve ileri gelenleri bizi çok güzel ağırladılar ve futbol hiç konuşulmadı. Bizden yarın ki maç ile alakalı hiç bir istekleri hiç olmadı. Ertesi gün 4 Eylül Stadyumu’na çıktık ki tribünler ful dolu. Biz çıktık maçı kazanmak için oynuyoruz ama 25. dakikada Sivas nizami bir gol attı, 1-0 öne geçti. Maç tertemiz gidiyor. Kış mevsimi zemin kayıyor. Bizim bir oyuncumuz sağdan Sivas kalesine bir orta atıyor. Bende kızıyorum ona, niye erken ortaladın? Oradan o orta yapılır mı? diye. Kalecileri çıkıp topu alıyor. Bek arkadaşına elle atmak isterken ayağı bi kayıyor düşüyor ve elindeki top fırlıyor, geriye doğru gidip kendi yani Sivas kalesinden içeri giriyor… Biz haliyle sevindik, gol… Baktım orta hakem golü bir türlü vermiyor. Biz ve oyuncularım itiraz ediyoruz. Baktım devam dedi ve golü vermedi. Şimdiki gibi televizyon-melevizyon, canlı-manlı yayınlar yok öyle. 1980’li yıllar. Orta hakem korner verdi. Ben oyunu durdurdum sahaya girdim, tüm futbolcuları yanıma çağırdım. Tribünlerde ses yok neler olacak diye bakıyorlar. Çünkü gol değil onlarda biliyor. Dedim çocuklara ki; arkadaşlar anlaşılan biz bu sahadan galip ayrılamayacağız, berabere de bitiremeyiz, yakamızı bırakmayacaklar. Sonuç belli, Sivasspor’u kümede bırakacaklar. Siz çıkın yine topunuzu oynayın, bakında 2. golü yemeyelim. Bu golü vermeyen hakem, başka hiç bir golü vermez, veremez. Maçı böyle 1-0 bitirmeye çalışın. Maç aynı şekilde 1-0 bitti, yenildik. Sivas kümede kaldı. Tribünlerde sevinçler vardı ama buruktular.’’

Celal hoca, son haftalarda sağlık yönünden oldukça şikayetçi ve rahatsız. Ciddi bir tedavi görüyor, Yenicuma Mahallesi’ndeki evinde istirahat halinde şimdilerde…. Çok sıkılınca evde, Uzun sokak’ta bulunan bir iş hanının zemin katındaki Akvaryum malzemeleri, ev hayvanları ve materyallerinin satıldığı dükkanına uğruyor. Gelen giden dostlarıyla çay içerek, uzun uzun sohbetler ederek, eski günleri yad ediyorlar.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri