Hızla uçuruma doğru gidiyor Trabzonspor!
Bu kötü günlerden çıkma sorumluluğuna sahip olanlar korkarım ki durumun farkında bile değiller.
Maç sonu konuşmalarından anlıyoruz ki başkanımız ve hocamız 2-0 lık Konya mağlubiyetinden memnun.
Başkan uçakta bu başarının mimarı oyuncularına konuşuyor.
“Kimse başını öne eğmeyecek.”
Taraftarın başı yerden kalkmıyor, kimin umurunda.
Futbolcularında gülmeyen yüz istemiyormuş sayın başkan. “Hiç endişeniz olmasın bu takım ayağa kalkacak. Gidin bu gece rahat uyuyun” diye de tavsiyede bulunuyor.
Taraftarın yüzü ne zaman gülecek, hangi maçtan sonra rahat uyuyacak? Kimin umurunda.
Ve bir isteği var başkanın futbolculardan.
“Aile içinde arkadaşlığın iyi olmayacağı bir durumu ben asla kabul etmiyorum” diyor.
Herkesin bildiği takımın içinde gruplaşmaların olduğunu başkan da nihayet 3 ay sonra fark etmiş.
Daha dün Süleyman Hurma "Trabzonspor'un üzerinden dozer geçmiş", "takım 5'e bölünmüş" diyordu. Ne değişti ki?
Görünen o ki Trabzonspor'da en önemli sorunlardan biri olan gruplaşmalar devam ediyor. İlginç olan ise asıl mesleği doktorluk olan başkanımızın bu ağır sorunları uçakta bir konuşma yaparak çözülebileceğini umması mümkün müdür.
Başkan uçakta bir konuşma yaptı, gruplar ortadan kalktı, futbolcular arasındaki bütün sorunlar düzeldi he mi?
Vizyon sahibi olmak böyle bir şey demek ki!
Gitti "paydaş", geldi "vizyon"
İHO ile sihirli bir kelime öğrenmiştik; “paydaş”
İşler ne kadar kötü giderse gitsin İHO “futbolun paydaşları” dedi mi bütün sorunları çözüyordu.
Usta’nın sihirli sözcüğü de “vizyon”
Her başarısızlıkta; “bizim vizyonumuz var”
Ne anlama geliyor bu sihirli sözcük.
Vizyon için geleceğe ait bir hedef diyebiliriz. Kurumun belki bir, belki beş, belki on yıl sonra hangi konumda olacağını, hangi konumda olmak istediğini veya geleceğe dair olabilecek gerçekçi hedefini açıklar.
Vizyon sahibi olmak ise gelecekle ilgili net bir resme sahip olma anlamında kullanılıyor.
Benim anladığım şu;
Başkanımız attığı her adımı bugün için değil ileriye dönük hedeflere ulaşmak için atıyor. O nedenle de bize yanlış geliyor.
Bu doğru mu?
"vizyon" diyerek kastedilen hedef ne?
Aslında 51. yıl olan 50. yılda; 2017-2018 sezonunda şampiyonluk.
Pekala uygulamalar öyle mi?
Teknik direktörlükte "vizyon" şöyle;
Hami’yi getirelim tutarsa gelecek hocanın yardımcısı olur.
"Vizyon" mudur bilmem ama “önce yardımcı hocayı bulup sonra ona uygun hoca bulmak” metodunu ilk uygulayan yönetim olarak futbol tarihine geçeceksiniz.
Neydi vizyon?
Geleceğe dair hedefler.
“Vizyon” ve Futbol Koordinatörü Yılmaz Büyükaydın, Teknik direktör Hami Mandıralı
“Vizyon” ve 1461 yönetimi, teknik sorumlusu
“Vizyon” ve Scout ekibimiz.
"Vizyon" ve Altyapı planlaması.
Tamamdır, bu ekiple hedeflerimize ulaşırız diyorsanız yapacak bir şey yok.
Bence imkansız.
Bu ekiple 3 yıl değil 3 ay sonraki resmi ben size söyleyeyim.
Büyükaydın, Mandıralı, Scoutcular evine döner,
1461 kümeye gider.
Taraftar çileye devam eder.
Hatırlar mısınız sezon başında 1461’e transfer edilen 1979 doğumlu kalecimiz tartışma konusu olmuştu.
Her Trabzonlu oyuncu gibi kaleci kardeşimin Trabzon’da oynama isteğine saygı duyarım.
Pilot takımda 36 yaşında kaleci olur mu tartışması sonucunda şimdi tekrar 1461 kaleci antrenörü olan hocamız o günki teknik kadrodan ayrılmıştı.
Yerine gelen kaleci antrenörü ile 11 maçta 1461 forması giyen 36 yaşındaki kalecimiz devre arasında ayrıldı.
Kaleci antrenörü de ayrıldı.
Şimdi nerde dersiniz bu kaleci antrenörümüz?
Transferde "Vizyon"
“Paydaş” diyen başkanımızın en çok eleştirildiği konu transferlerdi.
Transfer konusunda vizyonu olan ve bunu vine’da da gösteren başkanımız devre arasında 4 transfer yaptı.
Kim izledi, kim istedi bilen var mı?
Ama bunlar “vizyon” transferleri.
Bilinen sona doğru;
Şimdi ümit Mersin maçını kazanıp 1-2 hafta daha gidebilmek.
Sonuçta ne olur size söyleyeyim.
Başarısız insanlar için en kolay şey başkasını suçlamaktır.
“Buraya dünyanın en büyük hocasını getirsen ne değişecek?” diyerek kendini dünyanın en iyi hocalarıyla aynı düzeyde gören hocamız asla hatalı olamayacağına göre;
Önce eski hocalarda arandı sorun. “Bu takım çalıştırılmamış”
Sonra futbolcularda oldu suç. “Bu takımı ben kurmadım. Elimizdeki yetenekli oyuncu kadrosu bu!”
Sonra hakemler dedik,
Taraftar da hatalı.
Eeee sıra kime geldi.
Kim kaldı suçlanacak; İHO’nun deyimiyle "futbolun paydaşlarından;"
Bunu bilmek için “vizyon sahibi” olmaya gerek yok.
Devam edin ama bu ısrarınızın sonucunda, Hami giderken sizi de yanında götürecek.