Güç farkı

Trabzonspor Medicalpark Türkiye Basketbol  Ligi’nin 17. Haftasında hedefi ligde şampiyonluk Avrupa’da final four olan Anadolu Efes’le karşılaştı. Trabzonspor Medicalpark, her ne kadar gerek bütçe, gerekse kadro yapısı ve profesyonel yapılanmasıyla kendisi

Trabzonspor Medicalpark Türkiye Basketbol  Ligi’nin 17. Haftasında hedefi ligde şampiyonluk Avrupa’da final four olan Anadolu Efes’le karşılaştı. Trabzonspor Medicalpark, her ne kadar gerek bütçe, gerekse kadro yapısı ve profesyonel yapılanmasıyla kendisinden çok daha üstün bir kulüp ile karşılaşmış olsa da, gene de bu kadar rahat bir galibiyeti sanırım Anadolu Efes  de beklemiyordu. Ligin son sırasında bulunan NSK Eskişehir Basket karşılaşmasından sonraki en farklı galibiyetini takımımıza karşı alması bunun göstergesi diye düşünüyorum. Ne olursa olsun en azından maçı seyretmeye gelen yaklaşık 5000 kişi açısından Trabzonspor Medicalpark’ın daha dirençli bir görüntü sergilemesi gerekiyordu.

Karşılaşmanın ilk yarısında son 30 saniyede Can Altıntığ’ın attığı turnikeyi saymazsak Bost, Hardy ve Stıpanovıc’in dışında sayısı olan oyuncumuz yoktu. Özelikle pota altında gerçek bir 5 numaramız olmadığından ve önemli bir blok tehtidi olan Gani Lawal’ın geçen hafta içi takımdan ayrılmasından sonra boyalı alanda  etkili olamadık. Yük sadece Stıpanovıc’in üzerinde kaldı. Uzun olarak sahada görev alan oyuncularımızdan Velıckovıc ve yeni transfer Ivanov skor üretiminde son derece etkisiz kalınca Stıpanovıc de bu ağır yükü tek başına kaldıramadı. Fakat yine de attığı 20 sayıyla takımındaki en skorer, sahadaki 3. Skorer oyuncu oldu. Trabzonspor Medicalpark hücumda boyalı alan hakimiyetini Anadolu Efes’e verdiğinden sadece dış atışlara kaldı. Bost kendini aşarak 16 sayıyla maçı tamamlasa da Hary ve Marshall’ın ona ayak uyduramaması, bu silahımızın da etkisiz kalmasına sebep oldu. Veıckovıc gibi lider bir oyuncunun ilk 3 periyotta sayı atamaması  skor üretimindeki yetersizliğin sebeplerinden biri oldu. Savunmada ise saha yerleşimini çok iyi uygulayan Anadolu Efes’e karşı özelikle ters taraf savunmasını doğru yapamadığımızdan ve içeriye yardıma gelen oyuncularımızın, dışarıya çıkarılan toplara yetişmekte yetersiz kalmasından, Anadolu Efes gibi dış atışlarda etkili olan bir takımdan sayı yemek de doğal bir sonuç oldu. Böylesi boş atışları bulan rakibin son periyotta işi biraz rolantiye alana kadar, ilk 3 periyotta 17 de 11 gibi bir 3 sayı yüzdesiyle oynaması da bunun göstergesi.

Trabzonspor Medicalpark’ın kazandığı maçlarda bile söylediğim şeyi bir kez daha tekrarlamam gerekiyor. Eğer saha içerisinde topu paylaşamıyorsanız, skor yükünü takımınıza dağıtamıyorsanız, ciddi sorunlarla karşılaşırsınız. Karşılaşmanın sonunda 3 oyuncunuz 0 sayı, 4 oyuncunuz 2 sayıyla sahadan çıkıyorsa ve attığınız  71 sayının 63’ü 5 oyuncunun hanesine yazılıyorsa bu bir sorundur ve yarınlarda başınıza dert olur. Anadolu Efes’te sadece 1996 doğumlu Okben Ulubay sahada 2 dakika 20 saniye kalarak skora katkı sağlayamadı. 1997 doğumlu Furkan Korkmaz 12 dakika sahada kalıp 2 sayı, 1995 doğumlu Emircan Koşut sahada yaklaşık 3 dakika kalıp yine 2 sayı atarak karşılaşmayı tamamladı. 1995 doğumlu Cedi Osman’ın takımına katkısını  konuşmuyorum bile. Altyapıdan yetişip takımına  böylesi katkı sağlayan gençleri gördüğümde hep aynı şeyi söylüyorum. Darısı başımıza. Fakat bu anlayışla bizim genç oyuncularımızı takımımızda seyretmemiz oldukça zor bir ihtimal. Kadroda bulunan  1996 doğumlu Mustafa Baştürk gibi genç bir oyuncunun sahada olabilme ihtimali bir  oyuncunun sakatlanmasına bağlı olduğu sürece bu zor bir ihtimal. Dünyada artık kulüpler bünyelerinde  her bölgedeki oyuncuların   gelişimi için ayrı bir antrenör  istihdam ederken, altyapıda başantrenörün dışında sadece iki antrenörle oyuncu yetiştirmek zor bir ihtimal. Bölgenizde karşılaştığınız takımlar  altyapınızın gelişimi için son derece yetersizken İstanbul, Ankara, İzmir gibi basketbol şehirlerinde bir tane bile özel turnuvaya gitmediğiniz için zor bir ihtimal… Halbuki 1 dakika 54 saniye ortalamayla oynayan Hasan Yiğit Seçkin bazı maçlarda kenarda oturtulup genç Mustafa’yı sahaya sürmeyi ihtimalini, düşünmek gerekir diyorum.

Bir takımda transfer yapmak kadar o transferleri oynatabilmek de önemlidir ve bu önemli anlamda bir idari beceridir. Transfer ettiğiniz oyuncuların  ve bıraktıklarınızın performansı  bu beceriyi ortaya koyar. Randle’ın yerine aldığınız Bost gibi. Sezon başında takımdan ayrılan 1991 doğumlu Can Maxim Mutaf bugün ülkenin en önemli kulüplerinden Banvit’te ise, sezon başında takımdan ayrılan 1991 doğumlu Jack Cooley NBA gelişim liginde, NBA takımlarının takibindeyse, son olarak ayrılan Gani Lawal,  Euroleage takımlarından Panathinaikos’a gidiyorsa ortada bir sorun vardır. Sanırım bunu çözecek olan da  sayın başkan Abiş Hopikoğlu, sayın Muharrem Usta ve sayın menajer Nihat Mala olacaktır…

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri