İçimiz, yüreğimiz yanıyor kolay değil 13 fidan yeşermeden toprak oldu, hakkın rahmetine kavuştu, cenabı Allah şehitlerimizin ailelerine yakınlarına sabırlar versin, bu mübarek günde bu olmamalıydı,bunu yapanlarda değil Müslümanlık insanlık bile hiç kalmamış, bu vatan evlatlarına nasıl kıydınız!
İmralı’da ininde bulunan vatan haini terörist başı bu olayların başlamasında yine her zamanki gibi öncü rolü oynadı, düğmeye bastı operasyonları başlattı. Nasıl mı? Geçtiğimiz günler de Avukatları aracılığı ile yaptığı açıklamada “ Bağımsız milletvekillerinin Meclis'e dönüşünü Kürt sorununun anayasal çözümüne dönük somut adımların atılmasına endeksledi. Öcalan, İmralı'ya gelen heyetle yaptığı görüşmelerde üzerinde anlaşılan konularda 15 Temmuz'a kadar adım atılmaması halinde örgütün topyekûn saldırıya geçeceği mesajını da verdi” bu mesaja bağlı olarak BDP Diyarbakır il Başkanlığı’nda yapılan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) olağanüstü toplantısının ardından DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel TUĞLUK “Türkiye halklarının ulusal bütünlüğüne bağlı kalarak Kürt Halkı olarak demokratik özerkliğimizi ilan ediyoruz. Demokratik özerklik sadece Kürt halkı için değil, tüm Türkiye halklarının farklı kimlik kültürlerin kendisini özgürce ifade edeceği ve kendi kendilerini yöneteceği bir çözüm modelidir.Tüm toplumların doğal yaşam sistemidir. Demokratik özerklik bir devleti yıkmak yeni bir devlet kurmak değildir. Halkın devlet olmayan kendi coğrafyasındaki öz yönetime katılma sistemidir” açıklamasıyla Kürt özerkliğini ilan etti ve sonucunda aynı saatlerde aynen 1984 yılında olduğu gibi , hain bir saldırı ile 13 tomurcuk, çiçek açmadan soldu gitti.
Bunların olacağı baştan belliydi, PKK hiçbir zaman söylemlerinde samimi ve gerçekçi olmamıştır olamazda, arkasında dış güçler vardır ve onlar tarafından piyon olarak kullanılmaya devam edilecektir. Son iki yıl içersinde konuşlu olduğu bölgelerde ki gelişmeler PKK yı, lojistik ve idari anlamda köşeye sıkıştırmıştır. Bu krizi aşmak ve süre kazanmak için BDP milletvekilleri ve İmralı da yatan cani devreye girerek Hükümet yetkilileri ile anlaşmak istediklerini bu nedenle ateş kes ilan ettiklerini ifade ettiler. Bu süreç içerisinde bir yandan Hükümet yetkililerimiz, diğer yandan da Güvenlik güçlerimiz PKK uzantıları tarafından çeşitli görüşme safsataları ile zaman kaybına uğratılmış ve bunun sonunda Kırsal alanda bulunan eşkıya silah ve mühimmat desteği sağlayarak, karların erimesi ile birlikte eylemlere başlamıştır.
Son yapılan eylem; Özerkliğin ilan edilmesi ve İmralı canisi ÖCALAN’ın açıklamaları ile aynı zaman paralelinde meydana gelmiş olup, bundan sonra bu eylemler daha da yoğunlaşarak devam edecektir. Alçakça, kahpece yapılan bu eylem sonrası KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı açıklamada, “Burada saldıran PKK'lılar değil, askerdir. Gerçek böyle olmasına rağmen, çeşitli çevrelerin ve Türk basınının gerçekleri çarpıtarak, sanki PKK'lılar saldırmış gibi göstermesi doğru değildir ve bu tür çarpıtmalar olumlu hiçbir şeye hizmet etmeyecektir” denmiştir. İşte bu hainler yaptıkları işi kabullenmeyecek kadar korkak, aşağılık bir şekilde bu türde de açıklamalar yapabilmektedirler.
Hain saldırının sorumluları olan BDP uzantılı milletvekilleri ile cani ÖCALAN hakkında mutlaka acil tedbirler alınmalı özellikle ÖCALAN’ın tüm görüşmelerine (buna Avukatları da dahil olmak üzere) görüşme yasağı getirilmeli, azmettirici olması bakımından da hücre cezasına çarptırılmalıdır. BDP uzantılı milletvekillerinin ise vekilliklerinin düşürülmesi ve bu Ülkede Terör suçlarına karışanların İDAM edilmesi amacıyla kanun çıkartılması yönünde; Allah inancı olan, vatanı ve milletini seven ,içinde gerçek Türk kanı taşıyan Milletvekillerimiz mutlaka çalışmalar yapmalı, şehitlerimizin kanı yerde kalmamalıdır.
Kısacası pamuk ipliğine bağlı gelişme ve görüşmeler tamamen kopmuştur. Bundan sonra geri dönüş asla olamaz olmamalıdır da, yıllarca İRA’ya karşı savaş veren İngiltere’nin sonuçta nasıl başarılı olduğuna bir bakın, ya da diğer ülkelerin terörle mücadelelerini bir inceleyin.
Kürt özerkliğinden bahsediliyor, özerklik açıklaması yapılıyor. Bu ülke toprakları üzerinde yaşayan herkes Laz, Kürt, Abaza, Gürcü v.s her kim olursa olsun herkes birbirinin kardeşidir ve herkesim mutlu ve özgürce yaşama hakkına sahiptir. Ama nedense Kürt olduğunu iddia eden Aysel TUĞLUK ya da PKK’lılar dışında hiç kimsenin ağzından Kürtler Özerk olsun açıklamasını ben bugüne kadar duymadım, kaldı ki benim de çok sayıda sevdiğim Türkiye aşığı yüzlerce Kürt kardeşim, arkadaşım dostum var. Bu bakımdan Ülkenin parçalanmasına matuf olan bu tür açıklamaları yapanlar hakkında gereği mutlaka yapılmalıdır.
Sayın Başbakanım; Bu gün gelinen noktada ülkemiz için sizin bir şans olduğunuzu düşünüyorum. Gerek ülkemizin şuan içerisinden geçmekte olduğu hususlar gerekse yaşanan değişimler ve Siyaset alanında gösterdiğiniz başarı ve büyüklüğünüzü, Terör konusunda da gösterip bu hainlere “Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü” konusunda iyi bir ders vermeniz gerektiği inancını taşımaktayım. Türk halkı terör konusunda artık bıkmıştır. Sülük gibi Türk halkının yakasına yapışan bu belanın yok edilmesi için, halk size her türlü desteği fazlasıyla severek vermektedir. Yeter ki siz bu canilere karşı dik durun.
Terör konusunda çok canlar yandı, yetimler çoğaldı, analar kınalı kuzularının arkasından sürekli göz yaşı döküyor, babalar ateşi içine gömüp vatan sağ olsun diyorlar. Ancak sabır kalmadı sayın Başbakanım nereye kadar bekleyeceğiz, canımız yanıyor içimiz kan ağlıyor bu halkın sabır taşı bir gün çatlarsa ortada herhangi bir Etnik grup, PKK ya da hainler kalır mı diye de düşünmeden edemiyorum.
“Ard arda dizili ay yıldızlı bayraklara bürünmüş, hayatının baharında soldurulmuş, kefenlerine kan bulaştırılmış cennet bekçileri, uğurlanıyor analarının feryatlarıyla mekanların en yücesine, Hain pusularla söndürülen yaşamlara her geçen gün yenileri ekleniyor.Acımadan namertçe arkadan uzanıyor katillerin eli gencecik bedenlere.Kıydıkları canların hesabı bu dünyada sorulmasa bile, mahşer de yakalarına yapışacak koskoca bir millet var bu topraklar üzerinde”