Medıcalpark Stadyumu’nu doldurdun, bağıran ve bağırmayan taraftarı da arkana aldın ama oyuna kötü başladın.
Tribünlerde ev sahibine destek verenden çoktu, tiyatro izlemeye gelen de... Anlamak mümkün değil.
Beşiktaş’ın taraftarına bakıyorum, bir de 20 bin kişilik Göztepe taraftarına…
Adamlar susmak bilmiyor. Takımın kötü başlamışsa onu ayağa kaldıracak olan sensin.
Sabaha kadar o soğuk ve yağmur da stadyumun içinde koreografi hazırlayan , kupa heykelini yerine dikmek için uğraşan o taraftarlara yazık değil mi?
Ne zaman Trabzon golü Burak’la ikinci yarı buldu, tezahüratını esirgemeyen değil de, seyreden taraftar kesimi ayağa kalktı!
Yine de tribünleri dolduran herkesi alkışlamak lazım.
İşte böyle bir atmosferde başladı, Trabzonspor-Fenerbahçe maçı.
*
Bu karşılaşmanın skoru ne olursa olsun, şu cümleyi yazacaktım; Ben olsam bu maça son haftalara kadar oynadığı, oyunu beğenmediğim ama son günlerde toparlamaya başlayan Sosa ile başlardım. Rıza hoca ne düşündüyse bilmiyorum.
Ancak ikinci yarının ilk dakikasında oyuna kötü başlayan Yusuf yerini Sosa’ya bırakarak, soyunma odasında kaldı.
Karşılaşmaya iyi başlayan Sarı lacivertlilerin de, kötü başlayan Bordo mavililerin de, ilk 45 dakikada net bir gol pozisyonu yoktu. Çünkü iki takımda gergin ve stresliydi.
Buna rağmen topla çok oynayan taraf, ilk yarıda Fenerbahçe oldu. Oyunu istediği gibi forse etti.
Zaman zaman Alper ve Aatif’in kanatlardan getirdiği toplar da, Trabzonspor kalesinde sıkıntı yarattı.
*
İkinci yarının 2. dakikasında konuk ekip İsmail ile yüzde yüzlük bir gol pozisyonundan faydalanamadı.
Ardından Mehmet Topal da takımı adına, 2. net pozisyonu kaçırdı.
Abdülkadir’in nefis pasını kafa ile Fenerbahçe kalesine gönderen Burak, Sosa’nın da oyuna girmesiyle iyi işler yapmaya başladı. Bunun neticesinde de 66. Dakika da kaleci Volkan ile karşı karşıya kalmasına rağmen, takımının ve kendinin 2. golüne imzasını atamadı.
Fenerbahçe’nin kenar yönetimi bu dakikalarda Aatif’i oyundan alıp, Valbuena’yı sahaya sürdü. Sürmesiyle de konuk ekip yine hareketlendi.
*
Trabzon takımında Mustafa ve Novak sakat, Hubocan da bu gece cezalıydı.
Fenerbahçe’de ise Neto, Martin, Janssen, Yiğithan ve Şener sakat olan ve kadroda olmayan oyunculardı.
İkinci 45 dakikada özellikle Burak’ın golünden sonra oyuna ağırlığını koyan taraf, ev sahibi oldu ama bunda topa basan adam Sosa’nın etkisi olmadı desem yalan yazmış olurum.
Yakaladığı 3-4 pozisyonu değerlendiremeyen Sarı lacivertliler, buna rağmen yinede oyundan düşmedi.
Bordo mavililer in ağırlığını koymaya başladığı dakikalarda, Fenerbahçe takımı fazla kullandığı köşe atışlarından birinde, uzatma dahil son 10 dakikaya girildiğin de, Souza’nın kafa vuruşuyla beraberliği buldu.
Bu golde Alper ile Durica'nın havadaki mücadelesinde, top en son Alper'den auta çıkmasına rağmen, ne orta hakem Palabıyık, ne de karşıdaki yan hakem bu ince noktayı farkedemedi. Durica'dan çıktı diye verdikleri köşe atışı, Trabzon'un kalesinde golle sonuçlanmasının hesabını şimdi kim verecek?
*
Bu arada Bordo mavili ekipte bu maçta, özellikle Abdülkadir, Burak, Kamil Ahmet, Durica ve Sosa'ya ayrı bir parantez açıp alkışlamak gerekir.
Trabzonspor tarihinin kendi sahasında 41 Bin kişiyle rekor kırdığı bu karşılaşmada, bana göre her iki taraf da hak ettiğini aldı.
İki takımın bu sezon kendi aralarında oynadığı iki karşılaşmada, gollü beraberliklerle sonuçlanırken, bu 90 dakikada her iki takımıda olması gerekenden daha fazla endişeli buldum dersem inanın.
Bana göre ikisi de 2 puan kaybetti. Yenemiyorsan yenilmeyeceksin, doğru.
Bu maçta da Trabzon ekibi bunu yaptı.
Daha bu derenin altından çok sular akar.
Süper Ligin bitimine 15 maç var ve havada asılı duran, sahibini bekleyen 45 puan gibi oldukça yüksek bir rakam var ortada.
Asıl ben, Bordo mavili taraftarları bu hafta sonu yine Trabzon’da oynanacak olan Göztepe maçına bekliyorum.
Görünen o ki, ligin seyir defterinde bu iş daha bitmedi.
Hak ettiklerini aldılar
Hak ettiklerini aldılar