Rakibinin özelliğini bilerek oyunu kabul etmek, forse etmek ve yönlendirmek neticesinde, Hikmet Karaman'ın dersini iyi çalıştığını, özellikle ilk 45 dakikada sonunu merak ettiğim bir yeşilçam filmi gibi seyrettim.
Önemli oyuncularından cezalı olan Uğur, Bertolacci, İbrahim Akdağ, covid olan Bilal, sakat olan Kemen, Mensah ve Emrah'ı evinde bırakmak zorunda kalarak misafirliğe çıkan sarı kırmızılılar, konuk evinde bulduğu iki farkı koruyamayınca, son dakikada Neakaeme'nin golüne boynunu bükmek zorunda kaldı.
Soğuk ve yağmurlu havaya rağmen, gökyüzündeki yıldızların görevini tribünlerde üstlenen bordo mavi taraftarlar; hem parasını verip bilet aldı hem de takımına ve futbolcularına prim ve üç puan kazandırdı. Şampiyonluk kelimesini bugüne kadar ağzıma almadım ve yazmadım, ama 0-2 den 3-2' ye dönüş; kahramanların kaybettikleri cephedeki mevzilerine dönüşleri, şampiyonluğun ayak sesleri gibiydi.
Gervinho, Trondsen, Marek, Dorukhan'ın sakat olduğu, İsmail ve Hüseyin 21 kişilik kadroda yer almadığı, bu Djaniny'in gecesinde, bir maestro izledim.
***
Trabzonspor'un eski oyuncularından İbrahima Yattara'nın da tribünde olduğu bu karşılaşmayı, ofsayttan attığı için sayılmayan golle açan Karaman'ın öğrencileri, 90 dakika boyunca oyunu hiç çirkinleştirmedikleri ve adam gibi mücadele ettikleri için alkışlamasam ayıp ederim.
Gavranoviç ve kaptan Thiam'ın attığı goller yürekleri ağıza getirmedi değil! Avcı'nın devre arasında beklediğim en az iki değişikliği, üç oyuncuyla yapması ve ikinci yarıya bu üç damar değişikliğiyle başlaması, bana göre gecenin olumlu olan bypassıydı!
Oyuna çok dökük başlayan Bakasetas ve Ahmet Can'ın yanı sıra, mevkisinde kilitli kalan Puchacz, devre arasında soyunma odasında duşlarını almaya gönderilirken, yerlerine Denswil, Yusuf ve Djaniny'yi oyuna sokan Avcı turnayı gözünden vurdu!
İkinci 45 dakikaya gaz almış gelerek, müthiş bir konsantrasyonla çıkan ligin beyi, taraftarlarınıda arkasına alarak rakibine kurduğu baskı ve saha presi, önce Visca'nın ardından Djaniny'nin gollerini getirdi.
Karşılaşmanın üçte birlik son bölümüne 2-2'lik skorla giren bordo mavililer de; Peres ve Ömür'ün aynı yan direğe vurarak oyuna dönen topları, sanki puslu havanın dişi kurt tuzağıydı!
***
Konuk ekip ideal 11 ile çıkamadı bu geceye doğrudur. Çıksaydı ne olurdu bilemem ama bildiğim şu ki; ikinci yarının hemen başında oyuna giren Djaniny neredeyse hatasız ve harika oynadı. Top tekniği, topu ayağında iyi saklaması ve kullanması, bu oyuncunun hücum değilde, sanki yılların orta saha maestrosu gibiydi. 40 bin kişi ile kapalı gişe oynayan "galibiyet" filminin başrol oyuncusu oldu. Galibiyet primininin başrol oyuncusu oldu; Djaniny ve de Avcı.
İlerleyen sürede Ömür ve Siopis'in yerlerini bıraktığı Berat ve Koita'nın kalan stresli süreye hemen adapte olması ve uzatmanın son dakikasında VAR'a giden Erkan Özdamar'ın ele çarpma neticesinde verdiği penaltı, karanlık tünelin ucunda görünen ışık gibi oldu.
Nwakaeme'nin şık penaltı golü ile gelen bu galibiyet, Fenerbahçe deplasmanı öncesi Abdullah Hoca'nın ve maçın kaderini değiştiren Djaniny'in ıslak imzasıyla geceyi aydınlattı.
O zaman I kissed you Djaniny
(Öptüm seni Djaniny.)