İçeriye kötü haber sızdırmayan evler

“Evler her gün yollar bizi dışarı: - Git, getir!.. Emredilen ekmeği akşamları Alın terlerimiz getirecektir.”

Böyle der Necatigil bir şirinde. Ama bir akşam olur, o ekmek eve gelmez. Geçen yıl 1.843 emekçi yaşamını yitirmiş iş kazalarında. Gün olmuş, “Sağ çıkıp günlük savaştan / Evin yolunu tutmuşum” diyememiş 19 can Trabzon’da, 17 can Ordu’da, 12 can Rize’de… 

Yaşamak için kaplumbağa, kafasını kabuğundan çıkarmalı. Ama “dışarısı” da sıkıntılı, tehlikeli, belalı. Freni patlamış bir kamyon, yolunu şaşırmış bir mermi, eften püften sebeple kabından taşmış bir öfke, ticaret kılığına bürünmüş bir düzenbazlık sizi bulabilir. Bir insanın başına bir hâl geldi mi bazen düşünürüm: Belki de benim yerime yaşadı o garibim bunu. Tam o vakitte orada, onun yerinde ben olabilirdim.

Aslında hemen hepimiz zaman zaman bazı musibetlerden payımızı alıyoruz. 

Basında yer almış şu haberlere bakar mısınız:

“Dolmuşta ön koltukta oturan yolcuya, sen bana neden baktın, diye küfür ve hakaret eden kişi, daha sonra diğer yolcularla da tartıştı.”

“Bir dükkânda alışveriş yapan müşteri, alacağı ürüne indirim yapılmayınca ortalığı birbirine kattı, tezgâhtarın suratına çay döktü.” 

“Kalabalık metrobüste ‘biraz ilerle’ tartışması yüzünden çıkan kavgada bir kişi bıçaklandı.”

“Bazı vatandaşlar arasında tuvalet sırası yüzünden kavga çıktı.”

“Bir şahıs yoldan geçerken tartıştığı kişiye balkondan tencere atmak isterken aşağıya düştü…”

Evlerin dışı, sokaklar, yollar, duvarlar, yollardaki türlü türlü insanlar… Her an, her yerde bir şeyler olabilir. 

Bizim Temel de yüksekçe bir yerden paat diye düşmüş, sokağın ortasında baygın yatıyor. İnsanlar toplanmış. Cemal, ötelerden koşarak gelmiş:

- La açılın bakayım! Ne oliy ha burda?..

Temel yavaş yavaş kendine gelirken gözlerini aralayıp zorlukla cevap vermiş:

- Ben da bilmeyrum gardaşum. Ben da yeni geldum…

En güvenli mekânlar, evlerimizin içi. Dış dünyanın dertlerinden, belalarından uzağız. Ama orada da çoğu kez yalnızlık, tenhalık, gariplik, hüzün…

Şöyle diyor “Evler Şairi” Behçet Usta:

“Bir karanlık içinde bu evler,

Aydınlıkları öyle az ki!

İçeriye sevinç, keder, hiçbir haber

Sızdırmayan ev arıyoruz.

Bulunmaz ki!”

“İçeriye kötü haber sızdırmayan ev” fikri çok güzel ama olanaksız.

Ev sahibi dayanacak kapına. Doğal gazın, elektriğin, suyun sahibi gelip faturasını uzatacak. 

İnsansın ne de olsa. Akşam pazarları dağılırken oralardan atıklar toplayan insanları, marketlerde kilit vurulan bebek maması haberlerini, emekli milletvekillerinin sadece 51 bin 790 lira maaş alabildiğini, sokak röportajlarında her şeyin çok iyi olduğunu hararetle söyleyip duran yoksul insanların hâllerini… görmeden duramazsın ki!..  

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri