Ekonomi üzerine kafa yoranların, bugünün en iyi uygulamalarına (BEST PRACTICE’lere) değil; geleceğin nasıl değişebileceğini öngörebileceğimiz, yarınlarda geçerli olacak en iyi uygulamalara (NEXT PRACTICE’lere) odaklanmaya ihtiyacı var. Ve tabiki Trabzon’umuzun geleceği için de öngörebileceğimiz en iyi uygulamaları düşünüp, planlayıp, tatbik etmeliyiz. Gelişmiş kentlerin “kalkınma – gelişme” adına neleri, nasıl yaptıklarına da bakmamız gerekiyor. Kıymetini bilmesek de bu amaçla (Trabzon’un kalkınması adına) katılımcı yöntemlerle yapılmış ve yol gösterecek çalıştay raporlarımız var. “Trabzon halkı ne raporlara, ne ortak akla değer verir. Kimseden akıl almayı sevmez, azıcık bir köşesi olanın bile üsttenci bir bakışı vardır” diyenlere inat, Trabzon’da insanlara Next Practice’e nasıl odaklanmaları gerektiğini anlatmak, yani insanlara bilgi satmak, kulağa nasıl geliyor?
Bu hafta size bir işletme koçuyla olan sohbetimi aktaracağım. Boğaziçi Üniversitesi İktisat bölümünde eğitim alıp Trabzon’a dönen Hasan Kamil Hayali’nin hikayesi, üniversite eğitiminde öğrenci derneği başkanlığı ile başladı, Trabzon’a dönüşünde Trabzon Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanlığına; TÜRKONFED Başkan Yardımcılığına ve Ukrayna Ticaret ve Sanayi Odası temsilciliğine kadar uzadı. İş hayatına ise Toyota Trabzon bayiliğinde başladı; otomotiv sektöründe geçirdiği 13 seneden sonra bayiliği sattı ve sektörden çıktı. Ardından danışmanlık ile başladığı süreci şu anda dünyada 85 ülkede aktif olan Action Coach firmasının ortağı ve sertifikalı işletme koçu olarak devam ettiriyor. İşletme Koçluğundan şimdilerde tekil koçluğa geçti; haftada bir gerçekleştirdiği work shoplarda iş dünyası temsilcileri ve iş sahipleri ile buluşuyor.
Trabzon ve iş dünyası üzerine sohbetimizin odağında olan soru;
Neden Türkiye'de ve hatta yurtdışında başarılı onlarca firmamız yok? Neden Trabzonlu firmalar içlerinden yeterince başarı hikayesi çıkaramıyor?
Trabzon’da ticaret ve lojistik, turizm, teknoloji ve bilişim, tarım, tasarım, spor ve sanat gibi ön plana çıkması gereken sektörlerde değişen bir şey yok...
Hayali’nin temel tespiti, benim de yıllardır bu köşeden seslendirdiğim bir şey: “Madem Trabzon’u konuşacağız, biraz Trabzonluluk yapalım, en sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyelim: Trabzon’un en büyük meselesi, “odaklanma” meselesidir. Nasıl bir insan, başarıyı ancak odaklanma ile yakalayabilirse, aynı şekilde bir şehir de başarılı olabilmek için önceliklerini belirlemeli; sonra, kamu kurumları, özel sektörü, üniversiteleri, iş insanları ve halkıyla bu öncelikler üzerine odaklanmalı, her şeyini bu önceliklere göre belirlemelidir.”
Üniversiteden Trabzon’a döndüğünde TOYOTA Plazada marka bayiliği hazırdı, işi babasından devraldı ve yıllarca otomobil bayiliği ve sigorta acenteliği yaptı. Trabzon, hem hacim olarak, hem de iş insanları niceliği olarak sınırlı bir iş dünyasına sahip ve herkes birbirini tanıyor. Ve Hayali diyorki, “Onüç yıl sonra, sektörün geleceğinde kendimi konumlandıramadım. Ben bir iş insanıyım, iş insanından işini yönetmesi beklenirken iş, iş insanını yönetmeye başlıyor.”
Bence önemli bir tespit. Şimdi herkes bir düşünsün, iş insanı olmanıza da gerek yok. Soru şu, siz mi işinizi yönetiyorsunuz, yoksa işiniz mi sizi? Zor bir soru, öyle bol keseden “tabiki ben yönetiyorum demeyin”, insan neleri ıskalıyor bir düşünün.
Peki, kontrolü ele almaya karar veren Hayali, koçluk işiyle ilgili diyor ki “Bu işi Trabzon’da yapmaya karar verdiğimde, ciddi bir muhalefetle karşılaşmıştım. “Trabzon’da bu işler zordur”, “Trabzonluya işini daha iyi yapmayı mı öğreteceksin”, “Geç habu işleri…” türü bir sürü yorum… Trabzon iş alemini tanıyordum, bilfiil iş yapmıştım, STK’lar içinde önemli görevlerde bulunmuştum ve tecrübelerim bana şunu düşündürüyordu: Trabzon’un işletme koçluğuna, şimdilerde tekil koçluğa ciddi ve acilen ihtiyacı vardı. Şu anda, gıda, inşaat, otomotiv, dekorasyon, cafe/restaurant, hukuk, hekimlik, kozmetik, üretim sektörlerinden Trabzon’un en önemli şirketleriyle çalışıyorum. Bu şirketlerin ortak noktası ise, iş sahiplerinin vizyoner ve yeniliğe açık bakış açısı...”
O detayları anlattıkça şaşırıyorum, bu şehirde bu kadar vizyonu açık iş insanı varsa, bu şehir neden vasatlığa teslim oldu onyıllardır?
İşletme koçluğundan tekil koçluğa geçiş yapmış olan Hayali, bunu şöyle açıklıyor:
“Koçluğun temeli; Müşterilerimize doğru sorular sorarak onların içerisindeki cevapları dışarıya çıkartıyoruz. Bir işletmenin tıkır tıkır çalışması için bilinmesi ve davranışa dönüşmesi gereken altyapıyı hazırlıyorum. Ulusal ve uluslararası marka olmanın yolu da buradan geçiyor.
Trabzon’da güzel hamburger yiyebileceğimiz bir kaç yer sayabiliriz. Bir ya da iki iş insanından söz edebiliriz. En iyi kazanan uluslararası marka McDonald’s dır. McDonald’s bu işi nasıl yapıyor?
Cevap basit; yaptığı işe bilgi katıyor…
Tekil koçluk ile hedeflediğimiz de bu; tıkır tıkır çalışan karlı, hedefi ulusal ya da uluslararası işletmeleri var etmektir.”
Yıllarca iş dünyasının sivil toplum kanadında çalışmış bir insan olarak, bu tespite katılmamak mümkün değil. Babadan kalma veya sıfırdan kurulma, farketmez. Kendi sınırları içerisinde başarılı veya başarısız, yine farketmez. Lütfen şuan şu satırı okurken, içinizde bu sorunun cevabını verin kendinize: İşinize bilgi katıyor musunuz?
Yoksa siz de benim işimi benden daha iyi kim bilecek diyenlerden misiniz?
Hayali’nin bir de hayali var
Diyor ki: “Trabzon için hayalim bir “Kentsel Gelişim Vakfı”nın hayata geçirilmesi. Bunun için de çaba harcamak istiyorum. Bundan hem Trabzon, hem bölgemiz, hem de Türkiye kazanacaktır. Elbette sektörel önceliklerimiz üzerinde uzlaşmamız gerekir. İşte bu önceliklerin ortaya konulmasında, bahsi geçen Kentsel Gelişim Vakfı’nın büyük etkisi ve katkısı olacaktır. İşte o zaman, Trabzon neye odaklanabileceğini daha net olarak bilebilecek ve Trabzonlunun çalışkan ve hırslı yapısı bir katma değere dönüşecektir.”
Keşke sevgili Hayali gibi insanların sayısı artsa ve Trabzonlu’ya kendini sorgulatma ve cevaplarını bulmada yardımcı olsa. Çok ihtiyacımız yok mu sizce de?