İşte o duvar bu şehre yüklediğimiz lüzumsuz anlam!

Levent Ustabaşı Yazdı "İşte o duvar bu şehre yüklediğimiz lüzumsuz anlam!"

Avukat Cihan Aksoy’un Trabzon tespitlerini bu hafta sizlerle paylaşmak, tekrar aynaya bakarak bazı şeylerle yüzleşmenizi sağlamak istedim.

Yüzleşmeye hazır olanlar aşağıdaki satırları tek tek okuyup, yavaş yavaş sindirsin.

Ve tekrar düşünsün…

Trabzon dışına her çıktığımda şuna bir kez daha emin oluyorum ki; bu şehir efsunlu ve çok ciddi bir şekilde hipnotize olmuş vaziyetteyiz!…

*

Dışardan etkilenmeye en ufak bir tahammülü olmayan, kapalı kültür ve anlayışın hüküm sürdüğü bu coğrafya, hayatta ikinci bir şansı olmayacak insanları öğütmekle meşgul…

*

Her şeyi biliyoruz ve her şeyin en doğrusunu biliyoruz. Kimse bizden daha doğru bilmiyor. Çünkü biz Trabzonluyuz, seçilmişiz bizden başka kimse bu hayatı doğru yaşayamaz... Neden?

*

Bu dik kafalılığın, ukalalığın dünyanın hiçbir yerinde emsali yok... Pekala neyi başardık bugüne kadar... Saygı duyulacak ne yaptık! Balık pişirme videosu çekip soğan kırıyoruz, başka da bir katma değerimiz yok... Ne güzel!

*

Şehirde bir dükkanda bir devlet kurumunda bir işim olduğunda, kim bilir nasıl bir megaloman profille karşılacağımın gerginliğini yaşıyorum. Bir de yabancı birini düşünün neye uğradığını şaşırır..

*
Şehir mimari anlamda hiçbir şeye benzemiyor. Bitişik nizam tuğla sıvasız duvarlar… Üçgen binalar, estetik yoksunu dış cepheler, dar bozuk yollar, park trafik problemi vs vs… 25 senede çözülmüş herhangi bir sorunu yok bu şehrin…

*

Döneminin iyi sayılabilecek liselerinde eğitim alıp da aile işi yada ticaret haricinde bu şehirde, Trabzon’da yaşamaya devam eden veya devam etmek zorunda kalan her birey bu ülke için kayıp bir değerdir.

*
Sanki görünmez bir duvar dünyayla irtibatımızı koparıyor, dışarda ne olup bittiğinin hiçbir önemi yok! Çünkü bu şehir bize yetiyor diye düşünüyoruz. İşte o görünmez duvar bu şehre yüklediğimiz lüzumsuz anlamdan başka bi şey değil…

*
Samsun’un adı Samsun... Tanımlayacak bir insan profili bile yok... Şehrin son yirmi yılına bakın çıldırırsınız... Bu şehrin adı Trabzon olsa ömrünün sonuna kadar il sınırının bir santim ötesine çıkmadan insan olur...

*
Giresun’un mahallesine apartman altına dükkan açan Starbucks, sana gelmiyor(!) ya da on senedir bi Zara getiremedin. Ne yapsın bu şehrin gençleri instagram olmasa hala Uzunsokak’ta kot pantolonun altına Rugan ayakkabıyla dolaşıyorlardı…

*

Düzene kibarlığa saygıya hasret yaşıyoruz bu şehirde. Şehir dışından gelen misafirimin vatandaşla doğrudan iletişime geçmesine bile müsaade etmiyorum ben giriyorum araya ne olur ne olmaz diye. Bunun mu havasını atıyoruz bütün Türkiye’ye.

*
Burası bir bataklık olma yolunda hızla ilerliyor... Bu şehrin dinamikleri şehre sahip çıkmıyor. Bu şehrin sahibi yok fırsatı olan, imkanı olan, g*tüne güvenen kaçsın kurtarsın kendini... Benim biraz daha işim var, ben alacaklıyım bu şehirden...

*
Yüzyıllar öncesinin ekmeğini yeme devri bitti. Alternatifsiz değiliz, liman şehri değiliz, ticaret şehri değiliz, spor şehri değiliz, sanat şehri değiliz, sanayi hiç değiliz. Suni Arap turizmi kisvesi altında iki kuruş para için doğal değerlerimizi de heba ettik... E ne peki bu Trabzon?

*
Cevap bu işte sevgili kardeşim, bir şey değiliz yani... Bir şeyiz zannediyoruz ya... Değiliz... Ama ben yarın Trabzon’a geri döndüğümde Akçabaat’tan ötesi umrumda olmayacak. Bu efsunlu değirmen böyle öğütmeye devam ediyor bizi işte…!

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri