İtirafın elli tonu…

Okudum ve itiraf ediyorum çok da keyif aldım..Grinin Elli Tonu, Karanlığın Elli Tonu ve şimdi de devam kitabı Özgürlüğün Elli Tonu.Ben okuyup bitirdiğim tarihte ikinci kitap Karanlığın Elli Tonu cıkmış fakat Türkiye'de basımı tamamlanıp satışa sunulmamışt

Okudum ve itiraf ediyorum çok da keyif aldım..

Grinin Elli Tonu, Karanlığın Elli Tonu ve şimdi de devam kitabı Özgürlüğün Elli Tonu.

Ben okuyup bitirdiğim tarihte ikinci kitap Karanlığın Elli Tonu cıkmış fakat Türkiye'de basımı tamamlanıp satışa sunulmamıştı henüz.

Ee kabul ediyorum, kitaba sahip olmak için  nüfuzumu kullandım. :))

Nüfuzen bana en yakınlardan biri  (kardeşim) matbaa işinde ve kitabı bir an önce elime almak için yardımını istedim.

Ben yardım istedim diyorum ama kendisi cevaben "emredersin sahip" dediğine göre pek bir tutkulu talep etmiş olmalıyım..


Sığ bir okuyucu sanmayın beni. Zira her üç kitapta da edebi bir haz, değer yok. Fakat az bulunan bir şey var ki bayıldım; cesaret.

Tutkuyu enfes bir şekilde kelimelere dökmüş ve bir kadın yazar olarak da hiç çekinmemiş.

Seride cinsellik on planda, aralarda yaşamdan küçük kesitler.

Karakterleri yaptıklarından sebep yargılarken ani duygu değişimleriyle acır, sever, affeder oluyorsunuz. Farklı açılardan sevmeler anlatılıyor…

Bu giriş cümlelerinin sebebi bir takım gözlemlerimden bahsetmek istemem.

Malumumuz, Türk kadınına seksi konuşmak tabu. Kınar bakışlar, cık cıklar kafa sallamalar havada uçuşur küçük bir cümle sonrası.  

Ama  esasen biliyoruz ki en çok da kadınlar rahattırlar bir araya geldiklerinde mahremlerini konuşurken. Birbirlerine anlatırlar, üzülürler, kızarlar, gülüşürler…

Yine de bu çok konuşulan konuyu evlilik ilişkisinde pek bir yanlış değerlendirirler.

Her ilişkinin iki tarafı olduğunu unuturlar. O imzalar atılmışsa tensel temas aniden kadının ceza veya ödül malzemesi olur. Adeta kendisini soyutlar bu paylaşımdan ve tek taraflı kılar.

Eşinin tavırlarından mı memnun değil hop ceza, yasaklar gelir. İyi bir şeyler mi olmuş ödül zamanı.

Hâlbuki konuşmak, birlikte aynı softaya oturmak kadar, yarınları planlamak kadar doğal ve iki kişiye ait değil midir bu paylaşımlar da.

Beklentilere, memnuniyetlere kısaca ilişkiye sahip çıkmalı. Birliktelikleri kozların paylaşıldığı arenaya değil, paylaşımın mutlak olduğu oyunlara çevirmek mümkün.

Bir şekilde flört edip evlenmiş olan çiftler çok çabuk unutuyorlar sadece elleri birebirine değsin istenen o zamanları. İple çekilen buluşmaları. Ve belki de evlenebilmek için göstermiş oldukları onca gayreti.

Meslek icabı bazen bu özel ilişkilerin tam ortasında duruyor ve dinliyoruz hissiyatları.

Gözlerdeki vazgeçmeleri net görebiliyoruz.

Asıl endişe insana dair ilişkilerde tahammül sınırlarının hakikaten düşmüş olması.

Sevmeler, idare etmeler yerini öfke nöbetlerine bırakmış. Bu da bir başka yazının konusu olsun.

Sonuç; biraz daha gayret ve açık olalım birbirimize.

Kızıp köpürmelerimiz kadar çabuk hatırlayalım sevmeleri, kıymet vermeleri.

Hayatı keyifli hale getirmek için iki kişi yeterli, bırakalım bahaneleri. 

HAFTADAN NOTLAR        :

♦ Moskova’nın Şifresi yeni rekorlara koşuyor. Trabzon’dan, Trabzonspor’dan bahsediliyorsa hep destek tam destek. Galaya davet edilip izlemiş olduğumdan, destek için eşimin önerisiyle birkaç değişik seansa bilet alıp çevremdekilere verdim. Gidin, izleyin, destek olun lütfen.

♦ Eskişehirspor hezimetinden sonra Urfaspor ile yapılan müsabakada taraftar Avni Aker’in yolunu bulamamıştı. Yazık; birileri TARAFTAR kelimesinin sözlük anlamına tekrar bakmalı. Ben baktım “sadece iyi günlerde yanında..” gibi bir açıklama göremedim..

E hadi Gençlerbirliği’ne atılan 4 gol, stat yolundaki sisi kaldırır, şimdilik…

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri