Sel ve toprak kayması Beşikdüzü’nün kaderi değildir!
Bu olaylar karşısında kader demek, Allah’tan geldi demek işin kolay tarafıdır.
***
Yaptığın iyi işleri senden biliyor, yaşadığın kötülükler Allah’tan geliyor, oh ne alâ Müslümanlık!
***
Beşikdüzü son 5 yıldır sel felaketini çok sık yaşamaya başladı.
Bu üçüncü yaşanmışlık.
Umarız son olur.
Gerçi diğer ikisinde de böyle demiştik.
Ancak bu bir sel baskını falan değil tam bir felaket oldu.
***
Bu noktaya nasıl geldik?
Cevabını nasıl verirseniz verin soru önemli bir sorudur.
Ancak bundan sonra ne yapmalıyız sorusu çok daha önemli ve faydalıdır.
Geçmişte bu şunu yaptı öbürü bunu yapamadı tartışmaları Beşikdüzü’ne fayda sağlamaz.
***
Gerçekten, bundan sonra ne yapmalıyız?
Önce her konuda olduğu gibi bu sorunda da yanlış ve çarpık düşüncelerden arınmamız gerekiyor.
Sorunu köklü biçimde çözmenin tek yolu bilim ve teknolojidir.
Onun yolundan ve ışığından ayrılmayacaksınız.
İyi bir kulun, iyi bir insanın ve vatandaşın başka bir bakış açısı olmamalı.
***
Doğayla mücadele etmek derken doğayı tahrip etmemek gerekir.
Bunun yerine doğayla iç içe ve uyumlu yaşamak onun düzenini bozmamak gerekiyor.
Konuyla ilgili geniş bilgi almak isteyen okuyucularımız Haber61.net’ te Prof Dr. Sayın Osman Bektaş’ın yazılarını daha sıkı takip etsin.
***
Sonra yapılan/yapılacak hizmetleri eleştiren birileri varsa onları ötekileştirmemeli!
Hepimiz bu ülkenin evladı ve hizmetçisiyiz.
Birbirimizi dinlemek ve anlamak durumundayız.
Doğrularımızı söyleyerek ilçemize hizmet etmek zorundayız.
***
Beşikdüzü, tam 7 adet dere üzerinde kurulmuş bir yerleşke.
Zaman içerisinde bazı derelerin üstü kapanarak yok sayılmış.
Hatta dere akarlarının üzerine ev yapılmasına bile izin verilerek çarpık bir kentleşme ortaya çıkmış.
Önünden de bir sahil yolu geçirilmiş ki sanki dersiniz Çatalca’nın mitolojik 50 km’lik savunma surları buraya kadar uzanmış.
Böylece İlçe merkezi bir çukurun içerisine gömülmüş kalmış.
Sonra da DSİ, gelmiş dereleri ıslah edeceğim diyerek hesapsız kitapsız bir iş çıkarmış.
Sonra da her şiddetli yağmur sonrası ah vah…
***
Seçilmişler, seçenler ve atanmışlar!
Bu sonucun oluşmasında kimse kimseden daha az suçlu veya suçsuz değil.
Gelinen nokta çarpık ve talan vari anlayışımızın sonucudur.
Ve bu noktada kişisel eleştiriler yapmak, dünü yermek yerine bize yakışan bu dakikadan sonra neler yapabileceğimizi tartışmaktır.
Bu ilçe için kentsel dönüşüm ve üniversitenin gelmesi nasıl gerçekçi bir hedefse teleferik çalışması da bir o kadar gereksiz ve yanlış bir projedir.
Alt yapıyı dile getirmemek, unutmak ve unutturmaksa bir o kadar daha yanlıştır.
***
İlçemizin en büyük eksikliği bir acil eylem planının olmamasıdır!
Sivil toplum örgütleri ve halkın da düşüncelerinin yer aldığı bir acil eylem planı.
Bu konuda yıllardır yazıp çiziyoruz ama nafile.
Acil eylem planını, ilçede yapılması gereken hizmetleri kapsayan bir bütün olarak görmek gerekir.
Doğal afetlere karşılık yapılacak planlama ve hizmetler de bu bütünün bir parçası olarak görülmelidir.
***
Şimdi bugüne bakarsak ilçede zarar görmeyen esnaf yok.
Zararları, altına üstüne bakmadan kesinlikle karşılanmalıdır.
Bu konuda en büyük güvence de sayın Soylu’dur.
Daha önce yaşanılan sel felaketlerinde zararlarının karşılanmadığını söyleyenlerin, kentsel dönüşümün başlatılmasının ve alt yapı sorunumuzun giderilmesinin tek güvencesidir sayın Bakanımız.
***
Yaşanılan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz.