Yönetmelik gereği Akyazı Transit yolunu ve tünellerini bu günkü haliyle trafiğe açmak büyük bir risktir.
Trabzon Akyazı aktif heyelan sahasının detay jeolojik, jeofizik ve jeoteknik etütleri yapılmadan; bölgenin gerçek heyelan tehlikesinin boyutları saptanmadan, kara yolunu ve Akyazı tünellerini trafiğe açmak, 2006 tarihli Karayolu Afet Yönetmenliğine aykırı olup, gelecekte olabilecek felaketlere davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir.
Öte yandan, aktif Akyazı heyelan sahasının detay etüdü heyelan sahasının denizdeki devamı üzerinde kurulan 40.000 kişilik Akyazı stadının zemin güvenliğini sorgulayacağı gibi şehir planlaması oluşumuna ve Akyazı sırtlarının imar sorununa da katkı sağlayabilecektir.
Ülkemizde doğal afetlerin felaketlere dönüşmesinin en büyük nedeni yasa ve yönetmeliklerin etkin bir şekilde uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.
Akyazı aktif heyelan sahasının heyelan tehlikesi orta-yüksek derecededir.
Ancak heyelan sahası Akyazı Tünelleri ve Transit Karayoluna ek olarak heyelan sahasının denizdeki devamı üzerinde kurulan 40.000 kişilik Akyazı Stadı için potansiyel bir tehlike oluşturduğundan heyelan riski (can ve mal kaybı) çok yüksektir.
Buna rağmen, bu güne dek heyelan sahasının potansiyel tehlikesini yansıtacak, yönetmeliklere uygun, detay jeolojik, jeofizik ve jeoteknik etütler yapılamamıştır.
Oysa 2006 tarihli ’ Karayolu yolboyu mühendislik yapıları için afet Yönetmeliği’ karayolundaki mühendislik yapılarının afete karşı dayanıklı olacak şekilde projelendirilmesini ve mevcut yapıların afete karşı korunması için gerekli olan temel esasları ayrıntılı bir şekilde belirtmiştir.
Bu yönetmeliğin heyelanla ilgili 50-54 maddeleri gereği Akyazı tünellerini ve transit karayolunu bu günkü haliyle trafiğe açmak mümkün değildir.
Çünkü Karayolları yönetmeliğine göre Akyazı’daki mühendislik yapıları için bir tehdit unsuru oluşturan Akyazı heyelan sahasının üst düzey bilgi ve deneyime dayanan detaylı jeolojik, jeofizik ve jeoteknik etütleri yapılmadan Transit Karayolunu ve Akyazı tünellerini trafiğe açmak büyük bir risktir.
Bu bağlamda Akyazı sırtlarındaki kitle kaymasını basit bir duvar yıkıntısı olarak yorumlamak yanlıştır.
Aksine, kitle kaymasını engelleyemeyen duvar ve onun yıkıntısı Akyazı sırtlarının bir bütün olarak heyelan sahası olduğunu gösteren önemli ikazlardan sadece bir tanesidir.
Buna ek olarak, arazinin basamaklı topoğrafyası ve yaygın açılma çatlakları Akyazı heyelan sahasının karayolu ve tüneller üzerindeki potansiyel tehlikesini yansıtan diğer unsurlardır.
Bu görüş doğrultusunda Karayollarının transit yolu haftalardır trafiğe kapalı tutması yönetmeliğe uygun ve yerinde bir karardır.
Özetle Akyazı aktif heyelan sahasının yönetmeliğin 50 maddesi gereği ayrıntılı jeolojik, jeofizik ve jeoteknik etütleri yapılmadan, bölgenin gerçek heyelan tehlikesinin boyutları saptanmadan, kara yolunu ve tünelleri trafiğe açmak gelecekte olabilecek felaketlere davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir.
Öte yandan yine Karayolları Afet Yönetmeliğinin 30. maddesi gereği son yüzyılda Akçaabat- Trabzon arasında, Karadeniz’de oluşan 4-5 büyüklüğündeki depremlerle, diğer mikro depremlerin heyelanlı sahalar üzerindeki olasılı etkileri araştırılmalıdır.
Çünkü bu tür tehlikeleri dikkate almayan ve 1996 yılından beri yenilenmeyen Türkiye Deprem Tehlikesi Haritası karayollarındaki sahil mühendislik yapıları için gerçek bir tehlike unsurudur.
Bütün bunlara ek olarak, Akyazı heyelan sahasının yönetmelik gereği yapılması elzem olan ayrıntılı jeolojik, jeofizik ve jeoteknik çalışmaları heyelan sahasının denizdeki devamı üzerindeki Akyazı stadının güvenliğini de sorgulayacaktır.
Akyazı aktif heyelan sahasının detay etüdü sadece mühendislik yapılarının güvenliğine değil, şehir planlaması ve Akyazı sırtlarının imar sorununa da katkı sağlayabilecektir.