Fenerbahçenin PSV ile yaptığı Şampiyonlar Ligi müsabakasında PSV li sporcu Eric Addo'nun Semih Şentürk'e tükürüğüne UEFA nın verdiği 4 Müsabakadan men cezasını bir ibret vesikası olarak ULUSOY'UN FEDERASYONU'NUN dikkatlerine sunarak sözlerime (Pardon; ''yazıma'') başlamak istiyorum.
Şark cephesini soruyorsanız değişen birşey yok,bu hafta da Kayserispor'a üç puan kaybettik.
Birçok kez görevi bırakması gereken,ancak ısrarla devam eden ex hocamız da,en kritik dönemde görevi bırakarak bir darbe daha vurup gitmeyi yeğledi bu şehirden.
Değişen bir şey yok dedik ama,değişen şeyler de vardı bugün Kayseri'de.
Ahmet Özen adında bir genç vardı kosoca Trabzonspor'un başında.
Takımın cesaretli,akılcı ve atak oyunu bizleri keyiflendirdi ve ümitlendirdi gerçekten,
Ancak maalesef bu kez de İnce bir hakem hatasının skora kalınca yansımasıyla üç puandan olduk.
Üzülme be Ahmet Hoca,bugün belki yoksun ama sen yarınlarımızsın.
Keşke Trabzonspor takımındaki görev süren bir maç ile sınırlanmasaydı,
Kaybetmiş olsan da,sezonun en iyi Trabzonspor'unu izlettirdiğin için teşekkürler.
Bu maçı sen kaybetmedin unutma ve sakın yılma.
Bu akşam Kayseri'de alınacak başka dersler de vardı ;
Jefferson'un maç eksiğine rağmen gösterdiği performansla,
Ferhat'ın ilk 11 de çıkıp 90 dakika kusursuz oynayarak,
Tolunay Kafkas'ın protestolara rağmen maç sonu verdiği demeç ile birilerine verdiği ders vardı,
Hepsini,özellikle Tolunay'ı kutluyor gözlerinden öpüyorum.
Bu kadar övgü arasında bir de eleştiri yapalım;
Sevgili Süleyman Hurma da Türk Futbol piyasasında varlığının kilometre taşlarından en önemlisinin Trabzonspor Kulübü olduğunu unutmasın.
Bu akşam tribünlerden bir başka fotograf daha ilişti gözüme;
Uzun süredir bir araya gelmeyen,gelse de görüntülere girmeyen yöneticilerimiz yeni hocamız Ersun Yanal'ın etrafında pervane olmuşlardı.
Kameralar ne zaman Ersun Hoca'ya dönse sağında ve solundaki yöneticiler değişiyordu.
Kimi telefon uzatıyor,kimi başka bir konuya dikkatini çekiyor,ama hepsi bir şekilde yeniden aday olduklarında en büyük transferleri olarak gördükleri Ersun Hoca'dan uzaklaşmak istemiyorlardı.
Belli ki yöneticilik dönemlerinin en büyük icraatı olarak gördükleri bu transferin ilk fotograflarının dışında kalmak istemiyorlardı.
Ersun Hoca'dan söz açılmışken;
2001 yılında Özkan Sümer'in başkanlığı, benim de yöneticilikl yaptığım dönemde Ankaragücü teknik direktörüyken,bir Rizespor müsabakası dönüşü Trabzonspor'la görüşmek üzere Zorlu oteldeki randevusuna gelmeyen ve bir hafta boyunca Telefonunu kapayıp,sonra da Gençlerbirliği ile anlaşan Ersun Hoca Trabzonspor'a 6 yıl gecikmeyle gelmiştir.
Madem ki iktidar sahibi yönetim kurulu Trabzon'lu bir teknik adam düşünmemiştir,
Hoş Gelmiştir.
Trabzonspor'un hocası tüm Trabzonspor'luların hocasıdır.
Mukavele imzaladığı günden itibaren ona sahip çıkıp,destek vermek her Trabzonspor'lunun görevidir.Kaldı ki Ersun Yanal Türkiye'nin önde gelen teknik adamlarından biri olduğu gibi,bence mevcut milli takım hocasından da önemli bir futbol adamıdır.
Bir başka bakışla;
Trabzonspor'u küçültme çabalarının zirve yaptığı günümüzde Ersun Yanal'ın transferi Trabzonspor'un büyüklüğünün bir başka kanıtıdır.
Yakın geçmişe baktığımızda Türk Milli Takımında görev almış üç teknik adamın çalıştığı hiçbir kulüp yoktur ki biz bunu; Özkan Sümer,Şenol Güneş ve Ersun Yanal ile belgeledik.
Bu haftaki yazımız biraz dağınık oldu,yani her telden.
Son söz olarak, kongrenin her geçen gün yaklaştığını ve bu kongrede dikkatli olmanız gerektiğini bir kez daha hatırlatarak;
Yönetimin yetersizliği,taraftarın eğitimsizliği,kadronun dengesizliğine rağmen şairin ifade ettiği gibi
Aralık Ayında da olsa;
''Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler.''
Mesajı ile sizlere veda ediyorum.
Kalın sağlıcakla.