Bu karşılaşma öncesinde, ertelenen Malatya lig maçı ve Nwakaeme’nin cezasının iptal edilip, edilmeyeceği konusunda gerginlik yaşayan her iki kulüp, saha içindeki kozlarını bu gece paylaştı.
Taraftarlarının 40 bin kişi ile destek verdikleri Trabzonspor, son haftalarda iyi toparlanan bir takım görüntüsü veren Fenerbahçe önünde, 90 dakikanın ilk dakikası daha dolmadan, Kruse’nin ayağından yediği beklenmeyen golle kötü bir şaşkınlık yaşadı.
Peşinden bir yan topta sarı lacivertli defansta, ceza alanı içerisinde Vedat‘ın eline çarpıp yön değiştiren topa penaltı çalmayan Palabıyık, beni yanıltmadı.
Erken yenilen gole aslında bu tip maçlarda, ev sahibinde iyi gözle ve hayırlı diye bakılır. Öyle de oldu. Ardından kuzeyin kralı uzun boyuna rağmen, ayaklarına da daha iyi ve yumuşak hakim olunca skora denge geldi.
Bordo mavililerin gizli golcüsü sol bek Novak’ın attığı kafa golünde, ona bu gol pasını kafa ile yapan Campi’nin de, orada o anda olmasına olumlu olarak hayret etmedik değil.
Yenilen şok gole, iki golle cevap veren Trabzonspor, karşısında tahmin ettiği gibi iyi bir Fener takımı buldu.
Özellikle Alman Max Kruse’nin ayağına her top geldiğinde, soğuk terler döken Trabzon defansı, özellikle Uğurcan ve Hüseyin’in yerinde müdahaleleriyle bir ‘ohh’çekti.
İlk yarının son saniyelerinde Tolga Ciğerci, konuk ekip adına net bir gol pozisyonunu Uğurcan’a nişanlaması, kaçan bir gol olarak hanelerine yazıldı.
Abdülkadir Ömür ve Ahmet’in sakat olduğu, Nwakaeme’nin cezalı olduğu bordo mavili ekipte, yeni transferlerden Guilherme ikinci yarının başında bekleneni veremeyen Yusuf’un yerine oyuna dahil olması, çok doğru bir varyasyondu.
Diğer iki yeni transfer Manuel Da Costa ve Manoel Messias ise 21 kişilik kadroda tam hazır olmadıkları için yoktular.
Sarı lacivertlilerde ise cezalı oyuncu yoktu. Sadık ve Hasan Ali Kaldırım sakat olanlardı.
Karşılaşmanın üçte birlik son bölümüne girildiğinde Ersun Yanal, Emre, Deniz ve Ferdi’yi oyuna dahil ederek, eşitliği sağlamanın yollarını aradı. Sarı kartı olan, yorulan ve rakibini daha takip edemeyen Ndiaye, formasını Doğan’a verirken! Sturridge’yi de Ekuban’ın yerine sahaya süren Hüseyin hoca, galibiyeti korumak için savaş verdi. Verdi, vermesine de, biliyoruz ki haftalardır doğru dürüst idman yapmayan ve bir gol pozisyonunda arka direğe depar bile atamayan İngiliz Daniel Sturridge’yi beğendiniz mi? Cevabınızı duyar gibiyim. Halen daha bi katkısı yok. Oyna artık be adam oyna.
Her iki takımda, bu bölümde oyunu kendileri adına daha çok forse etmek için uğraştı. Biri beraberliği yakalamak, diğeri galibiyeti korumak için…
Sonunda ise çim zeminin üzerinden mutlu ayrılan taraf, kuzeyin hakları yenmiş çocukları oldu.
Ayrıca kaleci Uğurcan’a burada ayrı bir parantez açmak istiyorum. En az 3 tane çok önemli gol pozisyonunu açısını iyi kapatarak kurtardı ve gecenin an fazla alkışını alan oldu. Teşekkürler Yomralı çocuk, öpüldün.
Bu arada Ekuban ve Yusuf eski formundan çok uzak, yedek kulübesindeki Abdülkadir Parmak’ın de bir an önce toparlaması lazım.
Maç bitiminde ki basın açıklamalarında, "yinede ligde bu sezon son sözü Fenerbahçe söyleyecek’’ diyen Ersun Yanal, acaba ne demek istedi? Güvendiği dağlar mı var?
Demek ki boşuna dememişler şu atasözünü: "Aç tavuk kendini tahıl ambarında görürmüş’’
Bu arada maç bittikten sonra, sahanın ortasında orta hakeme gereksizce itirazlarını sürdürüp, kasıtlı bir şrkilde kırmızı kart görerek önlerindeki kupa maçında oynamayıp, ligde forma giyme ayarı veren Gustavo'yu da kutlamak lazım!
Fenerbahçe’de en az 3 kez kesin sarı kart ve haliyle kırmızı kart görmesi gereken Serdar Aziz’e kart bile göstermeyen Palabıyık, hafta içinde hakkında yazılan olumsuz pasajları bile haksız çıkarmadı.
…Ve iddia ediyorum; Ali Palabıyık denilen orta hakem! Bu maçta çoğunlukta olarak, inisiyatif haklarını özellikle 2-1 den sonra, Fenerbahçe adına kullandı ama oda havasını aldı.