KTÜ’deki Rektörlük seçimlerini ele aldıkça bilgi belge herşey önüme kondu.
İşten atılan taşeron işçi, hastanede çalışan hemşire, kampüsteki güvenlik görevlisi, hizmetlisi, memuru, hocası, öğrencisi…
Ne çok derdi varmış bu KTÜ’nün meğer.
Benim yazdıklarım ne ki! Bir memnuniyetsizlik, bir bıkkınlık, bir umutsuzluk.
***
Önceden de iyi tanıdığım ve üniversitede iyi tanınan bir Hocamıza geçenlerde Uzunsokak’ta rastladım.
Beni iyi takip ettiğini söyledi, hemen havaya girdim.
Hal hatır sorduktan sonra doğrudan bir dalış yaptım: “Hocam! Nasıl gidiyor işler? Seçim havaları ne durumda?”
Bir söyledim, bin işittim: “Levent! Ne sor, ne ben söyleyeyim. Her geçen gün daha kötüye gidiyor. Yorulduk artık. Heyecan yok. Ufuk yok. Hani diyorlar ya: Daral gelmeye başladı. Motivasyonumuzu kaybettik. Bu seçimi bekliyoruz. Sonrasına bakacağız.”
***
Hocayı yakalamışken bir de paralel konusundan bahsettim: “Üniversitede paralel kalmamış.” dedim.
O da, “Yahu he he” diye güldü.
Onun da anlamadığı bazı şeyler varmış.
Ortalıkta “Muhterem Hoca Efendi” diye dolanan adamlar şimdilerde renk değiştirmişler.
Düne kadar elinde davul zurna bu yapıdan olduğunu açık açık söyleyenler, bu yapının gücüyle önemli pozisyonlara gelenler bugünlerde gizleniyormuş.
Hatta içlerinden bazıları aman durum çakılmasın diye paralele veryansın bile ediyorlarmış.
Bizim Hoca gibilerde saf saf bakakalıyorlarmış.
Hoca bir de uyarıyor beni: “Bak Levent! Bu adamlar her türlü iftirayı çamuru atmakta maharetlidir. İkimiz paralelci olup çıkarız demedi deme…”
Dayanamadım o sıra…
Bastım kahkahayı..
Hatta Hocaya moral verdim biraz.
Üniversitede yürütülen, “Hallettik biz bu işi” algısından canı sıkılmış.
Öyle değil Hocam bu işler. Yemezler o ucuz numaraları. Herkes her şeyi biliyor. Daha önce de yazdım. Devlet mi? O daha da derinini, dibini dibini biliyor..
***
Mesajı aldım.
Bu Hocamızı iyi tanırım.
Çok çalışkan ve başarılıdır. Projeleri var. Buralı. Burayı seviyor. Ama... Bir şeyler eksik. Eski heyecanı kalmamış.
Öğrencide de görüyorum aynı hali. Bir mutsuzluk almış gidiyor.
Bir an KTÜ uzatmaları oynuyor diye düşündüm. Uzatmada bir gol gelmesi lazım.
Bu gol KTÜ’yü kümede bırakır. Ondan sonra da yeni ve doğru bir yönetimle ve isabetli işlerle ve kararlarla yeniden canlanır. Eski günlerine döner.
Ben bu seçim dönemini KTÜ’nün uzatma dakikalarına benzetiyorum. Gol gelmeli.
Üniversiteyi dinliyorum, şehri dinliyorum, kulislere dalıp siyasileri dinliyorum. Hava iyi. O beklenen ve istenen gol gelecek.
KTÜ bir alt lige düşmeyecek. Ondan sonra da Şampiyonlar Ligi’ne yükselmek için oynayacak. Bu Hocamız da gitmeyecek.
KTÜ daha mutlu olacak.
Stat sloganıyla bitirelim yazımızı ve seslenelim KTÜ’ye:
Bizler inandık, siz de inanın.