Ligimizde rekabet ne kadar üst seviyede olursa marka değeri o kadar yükselir...
Bu cümle Trabzonspor'un Sivasspor ve Bursaspor müsabakalarında narkozsuz ameliyatından sonra, Yönetim Kurulumuzun gösterdiği tepkiye cevap olarak, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yayımlanan bildirinin içerisinden alınmıştır.
O gün de yazmıştık, bu gün de tekrar edelim; Bu cümlenin meali şu idi;
Eyyy Trabzonspor, sen kim oluyorsun da puan farkını böyle açıyorsun,sonra ben üç İstanbul"un isyanını nasıl yatıştırırım, reytingimi nasıl sağlarım,yayıncı kuruluşa ne derim? Onun için haddini bil, dengeyi bozma. Sen bozarsan ben iki maçta düzelttiririm.
Evet, Bu kez Trabzonspor ile birlikte Sivasspor hadlerini aşarak dengeyi bozmuş ve İstanbul dukalığının üç evladından birine 7, diğerine 6, bir diğerine ise 4 puan fark atmış durumdadır. Bu evlatların formsuzluğunu da göz önüne alırsak bu puan farkı doğal olarak artmaya da devam edecektir. İşte bunun farkında olan Beşiktaşlılar Eyvah, bu hafta da kaybedersek puan farkı dokuz, biz artık şampiyonlukta yokuz Fenerbahçeliler Hemen bulmalıyız birkaç piyon, yoksa olamayız şampiyon diye düşünürken ligi forse eden Trabzonspor ve Sivasspor"a en yakın olan Galatasaray ise Puan farkı dört, yayınla bir deklarasyon ayıplarını ört diyerek ağır bir bildiri kaleme alıyordu.
Aslında Dereli dereyi tam geçemedi, sayesinde Emre Aşık ve Milan Baroş bu hafta da formayı giyiverdi. Baroş'un Dereli'nin formasına sürdüğü kan ise formanın değil futbolun kirliliğini temsil ediyordu. Avrupa"da olsa bu büyük bir sansasyon, oysa görüntülerle bile Baroş'a ceza veremedi bizim federasyon. Dereli formayı yıkar formadaki kan çıkar, Federasyonun Baroş'a ceza vermesi ise biraz sıkar.
Demem odur ki dostlar; Bazı kafalara göre, Ligimizin marka değerinin artması üç İstanbul'un yarış içerisinde olması ile paralellik gösterdiğine göre, Süper Lige ikinci kez denge gelmesi için senaryolar hazırlanmış olup İnönü'de uygulamaya konulması yüksek olasılıktır.
İstanbul takımlarının yerli-yabancı tüm sporcularının kendi başarısızlık ve güçsüzlüklerini örtmek adına camialarının güçlerine ve medya desteklerine de güvenerek, rakibe ve hakemlere karşı ne kadar çirkefleştikleri son haftalarda daha da açıkça görülmektedir. İnönü"de önce taraftarımız, sonra saha içerisindeki sporcularımız saha içinden ve dışından ve basından gelecek tahriklere karşı tepkisiz olmak durumundadır. Aksi halde Milan Baroş'a, Emre Belözoğlu'na, İbrahim Üzülmez'e ve onlar gibilere çıkamayan sarı ve kırmızılar bizim çocuklarımıza gösterilmek için şimdiden boyanmaktadır.