Trabzonspor ,son oynadığı kupa karşılaşmasında Eskişehirspor önünde çıkardığı ilk 11 ‘in aynısını, Galatasaray önünde de sahaya sürerek, bu sezonun son maçında bir ilke imza attı.
Bordo mavililer bu sezon ilk kez üst üste aynı 11 ile bir maça çıkarak, bizleri de şaşırttı.
Çünkü ; Bu sezonun ilk yarısında bu hiç olmamıştı.
Halil ve Hamit Altıntop kardeşler karşı karşıya rakip oldular. Kupa maçında dinlendirilen Alanzinho oyuna yedek kulübesinde başladı.
İlk 11 de forma giyen Serkan ve Zokora Sarı kart sınırındaydı.
Sakatlıkları devam eden Bamba,Colman,Mustafa ve Soner in yanı sıra Vittek,Cech,Barış,Yasin,Janko ve kaleci Zeki bu maçın kadrosunda yoktular.
*
Bu kışın ilk soğuğu geldi. Trabzon’a, sisli ve ince çiseli bir hava Bıldırcın avı öncesi gibi, yağmurlukları dağıtılan futbol severler ve taraftarlar tribünleri doldururken, 1050 resmi ve özel güvenlik görevlisinin hazır bulundu. Her iki takımda 90 dakikaya oldukça gergin başladı.
İlk 45 dakikada her iki takımın özelikle hücum oyuncularının pastaki isabet oranı oldukça düşüktü. Ev sahibi de kazandığı topları çabuk kullanamayıp, kendi yarı alanından rakip sahaya mehter takımı çıkınca, çok kötü bir ilk yarı seyretti, Avni Aker’de kiler ve ekran başındakiler. Öyle mi ? öyle.
Özellikle Galatasaray bu yarıda topa daha çok hakim görüntüsü veren ekip olurken ,onlarında stresli oluşu ve rakipten çekinmesi rahat olamamalarını sağladı.
*
Her iki takımın for hattındaki yetenekli ve bireysel kabiliyeti olan oyuncular son vuruşlarda isabetsiz ve yetersiz kalınca gol sesi çıkmadı.
Özellikle Trabzonspor takımında Henrique, ilk yarıda iyi ve görevini yapan oyuncular arasında yer almasına rağmen, kaçırdığı net pozisyonlar görevini yapmasına engel teşkil etmedi.
Bir grup bordo mavili taraftarın Umut Bulut’u alkışlarken, aynı filmin kareleri gibi Trabzon’dan Avrupa’ya gidiyorum diye ayrılan ve Galatasaray’a giden Selçuk İnan’ı bırakıp,Burak Yılmaz’a tepki göstermeleri ve durmadan bu oyuncuya İ..e , diye bağırmaları da bence pek şık olmadı.
En azından bu adam 30 un üzerinde gol atarak, Trabzonspor forması altında gol kralı oldu . Ayrıca bordo mavili bu takımın 2010-2011 sezonundaki şampiyonluğun en büyük pay sahibi olmasının unutulması üzücüydü.
*
Şut yüzdesini az tutan her iki takımda, ilk yarıda ancak hava alarak kendilerine yakışmayan bir futbol izlettiler.
İkinci yarıya çıkarken Henrique formasını Aykut’a teslim etmesi ve bu oyuncunun orta sahaya en azından destek vermesi yerindeydi. Çatırdayan orta bloğun Aykut’la biraz daha dengeye gelmesi, ikinci yarıda Trabzonspor’un rakibine oranla oyuna biraz daha ağırlığını koymasını sağlayan kısımlardan biri oldu.
Daha erken oyuna alınması gereken ama oyuna geç giren Alanzinho’nun da takıma katılımıyla Adrian ,Halil ve Olcan’ı sarı kırmızılı defansa yakın daha çok önde tutmak isteyen Şenol hoca, bu kararında olumlu olduysa da, elinden geleni yapan Halil’in yerine Emre Güral’ı da daha erken dakikalarda değil de uzatmalarda oyuna koyması da, bi o kadar olumsuzdu.
*
Konuk ekip de Umut, Amrabat ve Hamit in yerlerini 2.yarı içerisinde Yekta, Aydın ve Elmander’e bırakması pek oyuna takımları adına etki yapmadı diyebiliriz.
Bu yarıda 5 kişi ile defans da çakılı oynamaya başlayan Galatasaray, bunda da Muaffak oldu. Çünkü ; Bu yarıda daha net pozisyonlar bulan Trabzonspor son vuruşlarda mesafeyi, hızı ve rotayı ayarlayamayınca sonuca gidemedi.
Alanzinho’nun 72.dakikada oyuna katılımı Trabzonspor’un, tüfeğin haznesine son mermiyi sürme hamlesi gibi bir şeydi.
Alanzinho oyuna hareket getirdi ama kaptırdığı 2 top, az kalsın kalesinde gol yediriyordu.
Demek ki zamansız ve gereksiz ayakta top tutmak bazen ters tepiyor.
*
Yine de her ika takıma bu ağır sahadaki dişe diş mücadelelerinden dolayı saygı duymak lazım.
Orta Hakem Yunus Yıldırıma gelince, Trabzon’un ataklarında arka pozisyonda yerde yatan bir oyuncu olduğunda, düdük çalarak bu atakları hep kesti. Aynı şeyi Galatasaray için yapmadı dersem yalan olmaz.