Müdürüm...

Tarihin yaprakları 1988 yılının sıcak bir Ağustos gününü gösteriyordu. Hiç unutmam,güneşli ve toz,toprak bir ortamdı. Yıkılan SSCB’nin O zamanki yenilikçi devlet adamı Mihail Gorbaçov, Perestroika ilan etmişti. Dünya’ da artık dengeler değişecekti.      

Tarihin yaprakları 1988 yılının sıcak bir Ağustos gününü gösteriyordu.

Hiç unutmam,güneşli ve toz,toprak bir ortamdı.

Yıkılan SSCB’nin O zamanki yenilikçi devlet adamı Mihail Gorbaçov, Perestroika ilan etmişti.

Dünya’ da artık dengeler değişecekti.

                                               *

Biz,bir grup muhabir arkadaş, o gün Rusya topraklarına sınır kapısı henüz açılmaya hazır olmayan,Hopa’daki Sarp kapısındaydık. Mahşeri bir kalabalık vardı.

Tarihi günü anlatan en iyi fotoğrafı çekebilmek için bir kamyon kasasının üstüne çıktım.

Diğer arkadaşlarda günü anlatabilen tek kare fotoğrafı çekebilmek için kendilerine iyi bir mevzi arıyordu.

Sarp ve karşı sınır kapısı, Sarpi tarafından gelen insanlar birbirlerini akrabalarını arıyor, toprak kuru zeminde kalkan toz bulutu içerisinde, birbirlerini bulup sarılan akrabalar ağlıyor,göz yaşları toz bulutlarına karışıp gidiyordu.

Özellikle Sarpi kapısına da en yakın olan Gürcüler,Acarlar,Lazlar ve Megrel lazları birbirleriyle kucaklaşıyorken,biri Türkçe,diğeri Rusça konuşuyor, iyi anlaşamayınca da aralarında kendi ana dilleri olan “ Gürcüce “ ve “ Lazca” konuşuyorlardı.

Yakın akrabaydılar ama dinler farklıydı. Orada kalanlar Hristiyan,Türkiye tarafına geçenler,Osmanlı ile zamanla İslam diniyle tanışmıştı.

                                               *

Siyasal sistemin yeniden yapılanması anlamına gelen , eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin kendi uygulaması, 69 yıllık bu demir perde ülkesinin yeni liderinin perestroika ilan etmesiyle ve bir çok yeni devletin doğuşuyla sonuçlanmıştı.

Her iki tarafın insanı için,sıra entegrasyona gelmişti.

Yüzlerce insan Türkiye’ye girmeye başlıyor, Rusya’nın dört bir tarafındaki yeni ülkelerden gelen insanlar,Batumi’den,Türkiye’ye açılıyor,bunun en önemli mola duraklarından biri de, Trabzon oluyordu.

                                               *

Evet,tam 23 yıldır devam eden bu karşılıklı gidiş,gelişler ,önce merak, sonra turizm,daha sonra da ekonomi ve ticaret,ardından bavul ticareti ve sonu bazen çok kötü, bazen de mutlu evliliklerle biten, aşk ve sevgi girişimlerine de dönüşmüştü.

Bu şehirde ve bölgede bir çok arkadaşımız , komşu topraklardan gelen bayanlarla,mutlu evlilikler yaptı ve çoluk, çocuğa karıştı.

Türkiye’de,Rusya’da hem de Bağımsız Cumhuriyetlerinde ve bu şehir de bununla birlikte Trabzon’da, Ruslara ve Bağımsız Cumhuriyet topluluklarına hitap edecek bir çok mağaza açılmıştı.

Bölgede Rus pazarları diye tabir edilen pazarlar açılıyor. Rusya’dan gelen enteresan tarzda ilginç ufak,tefek eşyalar, bavul ticareti altında bu pazarlarda uygun rakamlarla yerli ve yabancı turistler için alıcı buluyordu.

                                               *

 

Zamanla kime nasıl davranacağımızı bilmediğimiz ve her gelen Rusya Federasyonu vatandaşına,özellikle Bağımsız Cumhuriyet topluluklarının insanlarına, çoğu yerde maddi ve manevi yanlış davranışlarda da bulunduğumuz ve de hor gördüğümüz için,artık o kalabalık giriş,çıkışlar sayısı giderek hızla azalmıştı.

O dönemlerde Rusya de yaşanılan büyük devalüasyon orada ve burada ticari hayatı da sarsarken, bir çok Türk iş adamı da iflas etmek zorunda kalmıştı.

Sarp kapısından girenler de,artık daha özgür ve rahat ettikleri Kemalpaşa,Hopa veya Arhavi’de kalıyor yada  direkt Trabzon havalimanının yolunun tutuyor ver elini Ankara,İstanbul,İzmir,Adana, ve Antalya diyerek,Trabzon’a bir simit parası bile bırakmadan, uçup gidiyordu.

                                                 *

Öncelikle,Trabzon’da ki insani bir ihtiyaç, kendisine yeni bir ortam yarattı. Karşılıklı iş imkanlarının aranması  işsizlere, eğlence yerlerine yada benzer yan işletmelere de  iş imkanı sağladı. Bunlarda yetmiyormuş gibi,özellikle bölgedeki eğlence mekanlarına takılan ,yerli ve yabancı uyrukla bayanlar, özelikle üzerine basarak söylüyorum. Trabzon’da son 19-20 yıldır ,normalden fazla polis uygulamalarına tanık oldu.

                                                 *

Her basın toplantısında ,bu şehrin Valisiyle,Belediye Başkanıyla, Emniyet Müdürüyle ve jandarma Alay Komutanıyla, bunlar ve benzer sorunlar konuşuldu,tartışıldı,yazıldı,çizildi.

Ama bu süre içerisinde devam eden mesleğimizde de şunu gördüm.

Sarpi sınır kapısından gelip,Trabzon’dan içeri giren yabancıların sayısının hızla azaldığını,bireysel ve ekonomik rakamlar zaten bugün gösteriyor.

Türkiye’nin hiç bir yerinde bu sıklıkta yapılmayan  gece uygulamaları,Trabzon’un gece hayatında sıklaşınca,bu mekanların, otellerin,cafe’lerin işletmeleri ve bunlara bağlı açık kalan yan kuruluşlar,toplamda yüzlerce çalışanı, evlerine bir kaç lirayı bile zor getirebilmeye başladılar.

Sanayisi ve Fabrikası olmayan bu şehirde, gece çalışan bu insanlar,sabahları ilkokula giden çocuklarına bir simit parasını bile veremediklerini biliyorum.

Zincirin halkaları gibi,ya bu insanları taşıyan taksiciler,iç ve dış giyim mağazaları,erkek ve bayan kuaförleri,bijuteri mağazaları,gece açık olan restoranlar ,çorbacılar, haliyle onlarında bu konuda

yoğun şikayeti ve maddi sıkıntısı başladı.

                                               *

Hazırlıksız bir sigara yasağı da, ekonomik sıkıntılardan tam gırtlağa kadar gelmiş ve gerilmiş olan mekan sahipleri,dönem dönem kendi söylevleriyle, taciz yemeye başlayınca, ortam da zaman zaman gerildi.

İşletmeciler ve çalışanları ,kendi deyimleriyle,iddialarıyla, her hafta iş yerlerinde arama,

tarama,kimlik ve pasaport kontrolü,yani uygulama yapılmaya başlanınca,yerli ve yabancı,şehir içi,yurt içi ve yurt dışından gelen müşterilerinin artık rahatsız olup kaçtığını ve yasal çerçeve de, burada bulunan bazı yabancı uyruklu bayanlarında,maalesef  korkudan,kaldıkları yerlerden gündüz bile  dışarı çıkamadıklarını, 10 lira bile harcamadıklarını belirtmek istiyorum.

                                                *

Gazetecilere dert yanan gece esnafı; ”Ne yapalım iş yerlerini kapatıp. işsiz kalıp sokağa mı çıkalım,psikopat mı olalım ? sağa sola mı saldıralım ? biz devletin polisine,

jandarmasına,panzerine taş mı atıyoruz ? El mi kaldırıyoruz ? Vatan haini de değiliz.Biz uygulama yapılmasın demiyoruz ama bu mekanlara, her hafta abone gibi gelinir de, içerdekiler rahatsız edilir mi ? İşletme sahipleri ve müşterilerle tartışılır mı ? Bir mekan 10-15 gün kapatılmaya kalkılır da,buna da Trabzon Belediyesi müsaade eder mi ?

Belediye durumu para cezasına çevirme yetkisi var iken, kapatma kararına uçarak imza atması düşündürücüdür. Hani bu kenti Turizm kenti,Turizm cenneti yapacaklardı ? Yıllar önce karanlık sokaklarında gezdiğimiz, artık ışıl ışıl olan Batum aldı başını gidiyor,siz ise boş işlerle uğraşın.

Antalya,İzmir,Samsun,Sinop,İstanbul,Ankara,Adana,Hatay,Mersin,Aydın,Edirne,Mardin vsb… Bu ülkenin kentleri de, Trabzon Afganistan’a mı bağlandı Müdürüm ? “ sözleri düşündürücüdür sanırım.

Hani derler ya  ; Bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu…

                                               *

Trabzon Emniyet Müdürü  Ertan Yavaş, kısa bir süre önce başladığı görevindeki ilk basın toplantısında demedi mi ki  “ Bu şehirde 20 kişiye, iş verenin ayağını öperim “ çok da hoşuma gitmişti bu açıklama.

İşletmeci işini kanuni ve yasal bir şekilde yapıyorsa, eğlence mekanından çıkan erkeğin, yanındaki bayanlara,Asayiş ekiplerinin “ Nereye gidiyorsunuz ? Neden berabersiniz ?

Neden Transparan giyiyorsunuz ? Burada niye alkol alıyorsun, başka yerde içsene

( Köprü altında mı içsin ? ) Bu saat de nereye gidiyorsunuz gibi,şeklinde M.Ö’ den kalma banal soruları sormak, İnsan Hak ve Hukukunu rencide etmekten başka bir şey değildir.

Uygulamalarda mekandan artık yerli yada yabancı kadın,her ne sebepse alıp götüremeyen ekiplerin, kimseyi bulamayınca mutfakta çalışan yabancı uyruklu yaşlı kadını alıp, Emniyete götürmeleri iş yaptık görüntüsünün son noktası olsa gerek.

Geçtiğimiz hafta sonu, Batakhaneler var iken , İskele caddesindeki daha düzgün mekanlara giren, Asayiş ekipleri yine arama kararını göstermiş “Kuzey Irak’tan terörist sızması var,ihbarı geldi uygulama yapıyoruz “ dedikten sonra mekanda oturan 8 tane yerli-yabancı bayanı alıp giderken,iş yeri yetkililerinden birisi dayanamamış demiş ki ; “ Kuzey Irak’tan bunlar mı geldi,gele gele terörist diye...”  Kemal Sunal’ın komedi filmleri gibi değil mi ?

                                               *

Arkadaş,ben sigara içmem,kumar oynamam,alkol kullanmam.

Peki ben böyleyim diye ,başkalarının da bunu yapmamasını ancak bir arkadaş öğüdü olarak söyleyebilirim. Toplumu benim gibi yaşasın diye zorlama mantığını uygulatmam gibi bir yaklaşım olabilir mi ?

Eğer eğlence yeri işletmek yasak değilse,buralar pres ve taciz uygulamak niyedir ?

o zaman tüm Türkiye de yasaklayın da olsun,bitsin “ Gece sokağa çıkmak ve eğlenmek yasaktır. Oturun ağlayın !.. “

Ben olsam sizin yerinizde, gece iş yerlerini değil, önce gündüz uzun sokakta etrafı rahatsız eden fırlama,süpyan, kızlı-erkekli oluşmuş 3-4 tane  grubu, o sokaktan temizler ve kendilerini düzeltmemeleri halinde bir daha da o sokağa sokmazdım.

                                               *

Dikkat etmişimdir hep,Trabzon’da göreve yeni başlayan Emniyet Müdürlerinin neredeyse hepsinin,söz konusu yerlerin oto kontrollerini sağlamaları gerekirken, ilk icraatları eğlence mekanlarına,gelir gelmez uygulama yaptırmaları olmuştur.

Bu yüzden bir çok iş adamı,iş kadını artık, Trabzon’a gelince eğlenmek için gece dışarı çıkmadığını ve para harcamadığını ve bu kente para bırakmadığını bizzat biliyorum,duyuyorum.

Son yılbaşı haftası Trabzon da ki 4 eğlence mekanı, 10-15 günlüğüne kapatılırken bölgemizden yaklaşık 10 bin kişinin yılbaşı gecesi, yıllar önce yoksulluk kokusundan giremediğimiz Batum’a geçerek, oraya milyarlarca doları bıraktığını biliyor musunuz acaba ?

                                               *

Evet,Sevgili Emniyet Müdürüm,Türkiye’nin Eğitim ve Öğretim seviyesi en yüksek olan ili Tunceli’de olduğu gibi !.. Eğer gece yaşantısı yasak değil, gece sokağa çıkma yasağı da yoksa,sanırım bu işte bir terslik var.

Bizi burada ilgilendiren sanayisiz,fabrikasız, işsiz,güçsüz ve lig şampiyonluğuna hasret bir Trabzon’un,bir nebze de olsa ekonomisinin canlı tutulmaya çalışılmasıdır.

Tam 23 yıldan beri bu Trabzon’a, Valiler,Emniyet Müdürleri,Jandarma Alay Komutanları ,

Asayiş Şubesi Müdürleri,Ahlak Masası Ekipleri gelip,gitmiştir ama Trabzon ve gece esnafı iyi,kötü halen yerindedir.

O zaman yaşamak için can çekişen bu esnafı ve bu kenti ve de bu sektörü, her hafta sonu bitirmeye değil ,genelde dışarıdan oto kontrolü sağlamaya çalışalım, ne dersiniz ?

İnsanlar, sizlerle kendilerini rahatsız değil, güvende hissetsin.

Sormazlar mı adama Müdürüm ? Antalya turistlik kent de,Trabzon muristlik kent mi diye ?

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri