Mitomani hastalığını Muharrem Usta’dan, Konfabulasyon’u ise Atilla Dilaver’in sosyal medya hesabında yazmasıyla öğrendik.
Mitomani, kendi söylediği yalana inanma hastalığı, en sade dille.
Mitomanilerin en büyük özellikleri de hatalarını bertaraf etme adına çarkı felek misali döndükçe daha fazlasını söylemeleri.
Ne menem bir hastalıksa; garip olan, söyleyenlerin bu yalanlara sizden veya bizden çok daha çabuk inanmaları!
Asıl sorun söyledikleri yalanlara kendilerinin inanmalarının ötesinde başkalarının da bu hastalığa yakalanmışların peşinden sürüklenmesi ve yaşadıkları hayal kırıklığı karşısında “sözde” isyankâr tavır sergilemeleri.
Tıpta bunun adı var mı, bilemiyoruz. Bilenlerin tez elden söylemesini rica ediyoruz.
Sözde diyoruz çünkü bildiğimiz halde inanmak istediğimizden çok çabuk inanıyoruz.
Örneğin, Lucescu’ya!
Örneğin, feda deyip oyuncu maaşlarında indirime gidilme safsatasına.
Örneğin, İHO’dan kalan borcun resmi olarak 400 milyon olarak açıklanmasından 2 yıl sonra 1 milyona vurduğunda eski dönemden 600 milyon borç kaldı denilmesine.
Örneğin, seçim sürecinde tüzüğün değişmesi konusunda “ivedilikle yapılması” gerektiğini dile getirip 2 yıllık süreçte suspus olunmasına.
Örneğin, Akyazı Spor Kompleksi Şenol Güneş “Sıtadyumu” isim hakkı konusunda dünyaca ünlü kurumsallarla görüşme yapıldığı en kısa sürede sonuca gidileceği vaadine rağmen sıradan bir vakıf üniversitesine kalınmasına.
Örneğin, Yusuf Yazıcı ve Abdulkadir’in sürekli olarak transfer dedikodularına alet edilmesine…
Daha bir sürü örneği var da, neyse!
****
Muharrem Usta’nın mitonamisiyle, sevgili Atilla Dilaver’in konfabulasyonu kuzen sayılabilecek iki farklı hastalık!
Konfabulasyon da, yaşanmışlıkları, isimleri ve yerleri biraz da yılların getirdiği yorgunluğun, özlem duyulan ancak gerçekleştirilemeyen olayların bunamanın da getirdiği bir etkiyle allandıra pullandıra ve çoğunlukla da kendinizle özdeşleştirerek hikayeleştiriyorsunuz.
Çoğunlukla da hikayenin kahramanı siz oluyorsunuz.
Bu iki hastalığın ortak noktası ise, olayları olduğundan farklı yansıtmak!
Tıpkı, –cahilliğime bağışlayın, bir türlü Mitomaniye mi yoksa Konfabulasyon’a mı girer karar veremedim- “Biz Lucescu’yla çok iyi bir arkadaşız, çok sık görüşüyoruz” söyleminden sonra “Ortak arkadaşlarımız var onların aracılığıyla görüşüyoruz” yumuşaklığına geçiş süreci gibi.
Tıpkı, Sadi hoca için, “ hocamız alt yapıya geri dönmek istiyor” denildiği gibi.
Tıpkı, Lucescu ismini Lucescu variye dönüştürmek gibi.
Tıpkı 50.yılda şampiyonluk gibi.
Yok bu daha farklı...
Kesinlikle gerçekçilikten çok uzak bir durum.
Şampiyon olmak için illa da pahalı transferler gerektirmediğini bilmemek elbette bir hastalık değildir ama başkanımızın futbolu bilmediğinin göstergesidir.
***
Çok açık ve net olarak bir kez daha söyleyelim ve yazalım!
Bizim Mitomani’li veya Konfabulasyon’lu hastalıklar taşıyanlarla ilgimiz yok.
Konumuz bu hastalıklı insanlar değil!
Vurgulamak istediğimiz, Muharrem Usta’nın yönetim anlayışı olarak İHO’dan hiçbir farkı olmaması.
***
Aralık Mali Kongresi’nin seçimli bir kongre olması gerektiğini yazmayacağız.
Görülen o ki, istifaların devamı gelecek ve seçim kaçınılmaz, en doğru yol.
Sayın başkan, Malatya maçı sonrası zaten “Seçimli kongre olmayacak” derken aslında olacağını söyledi.
Öyle ya daha geçen hafta “Ersun Hocamızın arkasındayız” deyip Malatya maçı hazırlıklarını Rıza Hocayla başlayan biz değildik!
***
Rıza Hoca konusu açılmışken, içinde bulunduğumuz şartlara göre yanlış bir tercih olmadığı görüşündeyiz.
Hocamıza desteğimiz ve güvenimiz eleştiri yapmak hakkımız saklı kalmak şartıyla tam.
İzninizle bu konuyu başka bir yazıya bırakalım.
***
İnancımızın tam olduğu bir başka konuda Aralık Mali Kongresi’nin seçimli olağan üstü bir kongreye dönüşeceği.
Kurtuluş reçetesinin ilk ilacı budur!
Sonrasında gerçek anlamda 2 yıllık bir feda süreci ve ekonomik yük getiren oyunculardan kurtuluş!
Üçüncüsü de alt yapının üretkenliğinin devamının sağlanması ve 1461 Trabzonspor takımının gerçek kimliğine dönüştürülmesi!
Sonuncusu da camianın içini dışını bilen takım, yönetim ve taraftar arasında köprü vazifesi kurabilecek bir idari menecer eksikliğini giderebilmek.
Gerisi teferruat!
Evet, Muharrem Usta hala orada mısın, sesimiz geliyor mu?