Namus(suzluk)

Gogol’ün “Ölü Canlar” romanında Çiçikov, ölmüş ama henüz kayıttan düşülmemiş köle köylüleri kâğıt üstünde satın almaktadır. Bu sayede kendisini mülk sahibi gibi gösterip devleti dolandıracaktır. “Bir süre önce salgınlar oldu, Tanrı’ya şükürler olsun, çok insan öldü!” diye sevinebilen bir insancıktır Çiçikov.

“Sözlük, dilin anayasası” olduğuna göre, bakmalı kara kaplı kitaba: “Namus; doğruluk ve dürüstlüktür.” diyor kitap. Bir de “ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık…”

Öyleyse gelin, namus(suzluk) bağlamında, kurmaca olmayan bazı olaylara bir göz atalım…

Şahsın biri tüfekle karısını öldürmüş. “Beraber intihar edecektik, ben sızmış kalmışım. O yüzden şey oldu…” diye bir acayip savunma yapmış. İnsan ne garip bir canlı. Daha dün evliliğe ikna edebilmek için diller döktüğü, kendisinden 18 yaş küçük bir kadını… Bir de “Eşim erkeklerle mesajlaşıyordu.” cümlesini araya sokuşturmuş. “Zaten 112’yi arayıp birlikte intihar edeceğimizi söylediydim.” diye de bir şeyler geveliyor.

Çifte cinayetten hüküm giyen bir başka şahıs ise, "Olay günü düğündeydim, halay çektiğim görüntüler var. İnsan cinayet işledikten sonra düğüne gider mi?" diye savunmuş kendini.

Bir kadın, 4 yaşındaki hasta oğlu için izinsiz yardım kampanyası başlatıp topladığı 167 bin dolarla sefa sürmüş. Yasak aşklar filan… Sonra çıkıp canlı yayında bir yığın itirafta bulunmuş. Hemen ardından gözaltına almışlar hanımefendiyi. Usta katiller, cinayet başarılarıyla takdir edilip gururlanmak isterler.

Enkazdan sağ çıkarılan bir baba, tedavisinin bitiminde 17 yaşındaki oğlunun öldüğünü öğrenmiş. Eşyalarını bulmaya çalıştığı çocuğunun cep telefonunu bir vinç operatörü çalmış. Geri vermek için para istiyor. Bir de içindeki fotoğrafları silmiş, her biri paha biçilemez yadigâr. İyiliğe koşut, hayatta kötülük de var gücüyle yaşamaya devam ediyor işte. Haftalık veya aylık, 50 -100 avro gibi ücretlerle abone toplayan müneccimler türemiş bu arada. Parayı öderseniz deprem olmadan önce size haber verecekler.

Rize’nin “dertlere deva, hastalıklara şifa” Anzer balını bilirsiniz. Endemik çiçeklerin nektarından az miktarda elde ediliyor. Balın hiç olmadığı yıl bile oluyormuş. Ama “ticari zekâ” her sorunu bir şekilde çözüyor. “300 kilo üretiliyor, 30 ton satılıyor.” diye yakınmakta bir iş insanı…

Ölüm de yaşamın bir parçası ve yaşam, tüm parçalarıyla devam ediyor. Hindistan Gujarat’ta bir gelin düğün esnasında ölmüş. Mutluluk sığamamış gelinin minik kalbine. Fakat babası düğün bozulsun istememiş. Derhal diğer kızını teklif ve ikame etmiş gelin olarak. Böylece ilkin düğün tamamlanmış, bir süre beklemiş cenaze…

NOT: Ramazan Bayramı’mızla birlikte yarınki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun. Sevgi, kardeşlik ve huzur içinde nice bayramlara…

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri